Tarihin derinliklerine göz
attığımızda, gelişmiş milletlerin bu günkü duruma gelmeleri için hangi
badireleri atlattıklarını, nasıl bedeller ödediklerini kolaylıkla anlayabiliriz.
Yani bedel ödemeden hiçbir ülkenin, hiçbir kimsenin başarısının altında
imzasını göremeyiz.
Avrupa, Bin dörtyüzlü yıllarda
matbaanın icadıyla, büyük bir uyanışa geçerken biz ancak yaklaşık üç yüz sene
sonra mücellitlerin işsiz kalacaklarını düşünerek karşı çıkmalarına rağmen 3.
Ahmet’ten müsaade alan İbrahim Müteferrika tarafından kurulan ilk matbuat
makinasıyla tanışıyoruz.
Bu üç yüz sene gibi geçen uzun
zaman içerisinde Avrupa, Kilisenin baskılarından kurtulmuş, dünyanın döndüğü Galile’nin
hayatına mal olsa da onun tarafından ispatlanmış, pusulanın icadı gerçekleşmiş,
İncil dâhil dünyada basılı ne kadar kitap varsa Avrupa’nın çeşitli dillerine
çevrilmiştir. Hatta Kur-anı Kerimi dahi kendi dillerine çevirdiler(Biz halâ
Türkçe Kur-an tartışması içindeyiz). Bu arada İtalya’da Machiavelli, Tasso,
Rafael, Ronsard, Leonardo da Vinci, Mikelanjelo, Monteigne, Aristo, Jean
Bullant, Pierre Locot, Rabelais gibi isimler, Almanya da insan ve düşünce üzerine
çalışmış ilim ve sanat adamları, Erasmus, Röklen, Luther, Elbrecht Dürer.
Tiyatro alanında, William Shakespeare, Cervantes, Velasguez, Rembrandt,
Kopernik gibi sanatçılar ve daha birçoğu bulunmaktadır. İşte bunlar Avrupa
Rönesans’ının dünyaya kazandırdığı isimler ve eserleri.
Şunu da itiraf etmeliyim ki,
Türkler olarak bizim de bilim ve sanatın birçok dalında Avrupa’ya örnek olmuş
bilim adamlarımız çoktur.
Bunlar: Felsefe dalında Farabi,
Gökbilim ve uzay çalışmalarında Biruni, Astronom ve Matematikçi Ali Kuşçu,
Mekanik biliminin kurucusu El-Cezeri, Tıp
adamı Ak Şemsettin, Astronomi ve matematik bilgini Takiyyudin Raşit, Modern
kimyanın kurucusu Cabir Bin Hayyan, 500 Yıl önce dünya haritasını çizen Piri
Reis gibi âlim ve bilginlerimiz vardır.
Özellikle imparatorluğun son yıllarında
devlet, ilim ve sanattan kopmuştur. Ülkede ilim ve eğitimin şart olduğunu gören
3. Mustafa, Fransız bilim adamı Baron de Tott ve Kaptan-ı Derya Cezayirli Gazi
Hasan Paşa öncülüğünde 1776 yılında Kasımpaşa da Mühendishane Mektebi kurarlar.
Buna bizim bilginlerimiz çok içerler ve itiraz ederler. “Biz burada dururken padişahımız bir gayrimüslim görevlendirdi ”
diye. İstanbul’da işi bitip ülkesine
dönen Baron de Tott hatıralarında bakın neler yazar:
“Padişah büyük memurlardan seçilen iki mümeyyiz huzurunda bu itiraz
edenleri imtihan etmemi emretti. Aralarında altı kişi imtihana girip eski
eğitim sisteminin şeref ve haysiyetini savunmak için ayrıldılar. Bu imtihanda
kısaca bir üçgenin üç açısının toplamının ne olduğunu sordum. İçlerinden en
cesuru bana: “üçgenine göre” cevabını verince, imtihanı daha fazla uzatmaya
hacet kalmadığını anladım.” (Taha Akyol: Bilim ve Yanılgı, s. 21-23)
Kurtuluş savaşından sonra devlet
olmanın sorumluluğunu tekrar üstlenen Türkiye, bilim yönünde büyük atılımlar
yapmıştır. Kısa zamanda birçok bilim adamımız yetişmiştir. Bunlardan bazıları: Ord.
Prof. Tevfik Sağlam, Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman, Prof. Dr. Hulusi Behçet, Ord.
Prof. Ali Fuat Başgil, Ord. Prof. Cahit Arf, Prof. Dr. Remziye Hisar, Prof. Dr.
Halil İnalcık, Prof. Dr. Gazi Yaşargil, Prof. Dr. Dilhan Eryurt, Prof. Dr.
Oktay Sinanoğlu, Prof. Dr. Mehmet Haberal, Prof. Dr. Aziz Sancar gibi birçok
isim dünya bilim adamları listesinde yerlerini almışlardır.
Buraya kadar anlatmak
istediklerimin asıl amacı, belli aşamalardan geçip, bedeller ödemeden başarıya
kolay ulaşılmıyor. Cumhuriyet dönemi son neslin evlatları olarak; İslamiyet’i
hazır bulmuşuz, geliştirememiş, aksine yozlaştırmışız. Halâ Mustafa Kemal
Atatürk’ün mirasını yiyor, onun çapında bir dahi, bir kahraman yetiştirememiş
ve git gide onun ismini de yozlaştırıyoruz.
Eğitimde, adalet ve ekonomi de
oldukça geriyiz. Bunlardan biri olmayınca ne medeni ne de gelişmiş ülkeler sıralamasında
ismimizi göremeyiz.
O zaman, eğitim ve liyakate değer
vermeliyiz hukuka değer vermeliyiz, güzel ahlaklı nesiller yetiştirmeliyiz,
bunun ilk şartında liyakat önde geliyor. Eğer bunlar gerçekleşirse inanın
ekonomimiz de kendiliğinden düzelecektir.
Sağlıklı, mutlu kalın.