Prof. Dr. AHMET BİCAN ERCİLASUN ile Oğuznâmeler’i Konuştuk.

103

Oğuznâmelerin
mesajlarında; doğruluk, ahlak ve kahramanlık kavramları ön plandadır
.’

Oğuz Çetinoğlu: Oğuznâmeler hakkında umûmî mâhiyette
bilgi lütfeder misiniz?

Prof. Ahmet Bican Ercilasun: Oğuzname, Oğuz Kağan*’ın ve onun
soyundan gelen hükümdarların hayatlarını, yaptıklarını anlatan, Türklere ait
sözlü / efsanevi bir tarih, Oğuz kahramanlarının destani hikâyelerini içine
alan bir destan, Korkut Ata*’nın / Dede Korkut’un hikmetli sözleriyle
atasözlerinden oluşan bir öğüt kitabıdır. Bugün elimizde bulunmayan ilk
Oğuzname’de bunların üçü de bir arada bulunuyordu. Bunların tamamı bugüne de
ulaşmıştır; fakat ayrı ayrı kitaplarda. Elbette her yazma, meydana getirildiği
dönemin rivayetini yansıtmaktadır.

Çetinoğlu: Oğuznâmedeki metinlerin incelenmesiyle
elde edilen bilgilere göre Türklerin İslâmiyet öncesi inanç kültürü ile İslâmî
akideler arasındaki bağlar hakkında hangi bilgilere ulaşmak mümkün olabiliyor?

Prof. Ercilasun: Türklerin Müslümanlıktan önceki inançları hakkında
çeşitli kaynaklar vardır: Komşu devletlerin, özellikle Çin ve Bizans
kaynaklarının yazdıkları, Müslüman olmadan önceki Türkçe metinler ve başta
Oğuznameler olmak üzere Türk destanları. Bütün bu kaynaklar, eski Türklerde tek
Tanrı inancına işaret eder. Tek Tanrı, gökte olduğuna inanılan Türk Tanrısı
idi. Kağan ve katunları o yükseltir, onlara kut* ve ülüşü* o verirdi. Bunun
yanında büyük tabiat varlıklarının da kutsal ruhları vardı. Bir de çocukları
koruyan Umay Ana*. Eski Türklerde “atalar kültü*”  ve ataların ruhlarına at kurban edilmesi de
önemliydi. Bütün bu kaynaklardan, Türk yaşayışında “ahlak”ın da çok önemli
olduğunu anlıyoruz. Yalnız cinsî ahlak değil, her türlü ahlak. Eski Türklerde
içki olark  kımız* içildiğini de Dede
Korkut destanları bize söylüyor.

Çetinoğlu: Oğuznâmeler, günümüz insanlarına ve
özellikle gençlere hangi mesajları veriyor?

Prof. Ercilasun: Oğuznamelerin başlıca mesajı, doğruluk, ahlak ve
kahramanlıktır. Atalara saygı ve soyluluk da en önemli mesajlardandır.

Çetinoğlu: Oğuznâmelerdeki Türk kültürünün günümüze
yansıması hakkındaki düşüncelerinizi okuyucularımız için açıklar mısınız?

Prof. Ercilasun: Oğuznamelerde çok önemli yer
tutan kahramanlık kavramı bugün de kaybolmuş değildir. Türklerde kahramanlık
duygusu genetik* ve kültürel olarak devam etmektedir. Destanlarda yer alan
konukseverlik, merhamet gibi iyi insan nitelikleri de bence yaşamaktadır. Ancak
doğruluk ve ahlak kavramlarının bir hayli yıprandığını söyleyebilirim. Yine de
toplumda ciddi bir ahlak arayışının bulunması bizi umutlandırabilir.

 

AÇIKLAMALAR (Oğuz Çetinoğlu)

Oğuz Kağan:  Oğuz Kağan Destanı’nda anlatılan Oğuz Han,
Büyük Hun Türk İmparatorluğu’nun kurucusu Mete Han ile özdeşleştirilir. Türk
devlet geleneğinin temel taşlarını koyan, Türk Hakanının vazettiği kanunlar,
Oğuz (Türk) Töresi olarak bilinir.


  Korkut Ata:  ‘Dede
Korkut’ olarak da bilinir. Oğuz Türklerinin eski destanlarında yüceltip saygı
gören bir varlık olarak kabul edilmiştir.  Bozkır hayatının geleneklerini ve törelerini çok
iyi bilen, kabile teşkilatını koruyan yarı-efsanevî bir bilgedir ve Türklerin
en eski destanı olan Dede Korkut Kitabı’ndaki hikâyelerin anlatıcısı
ozandır.

   kut:  Orta Çağ Türklerinde ülkeyi yönetme yetkisinin
hükümdar ve ailesine bağlı olması geleneği olarak kabul edilmektedir. Bu
yetkinin Gök Tanrı tarafından verildiği kabul edilir. Ayrıca kelime anlamı
olarak mut ve mutluluk anlamlarına gelmektedir.


  ülüş:  Orta Asya eski Türk devlet geleneğine göre
ülkenin hanedan üyeleri arasında paylaştırılması âdetini ifade etmektedir.
 


Umay Ana: Eski Türk kavimleri Umay’ı, İyilik
tanrıçası, Ana tanrıça ve Hayat tanrıçası kabul ederler. Türk halklarının
çoğunda Umay ana, tanınır ve bilinir. MESELÂ Oğuzlar, Umay anayı ana karnındaki
bebeklerin koruyucusu olara kabul ederler. Hatta “Kim Umay’a hizmet ederse
oğlan çocuğu olur” deyimini atasözü gibi kullanırlardı.  

atalar kültü:   İnsanoğlunun
soyundan geldiği kimselere karşı tabii ve fıtrî olarak her zaman duymakta
olduğu saygı ve sevginin zaman zaman aşırı bir şekle dönüşmesi, ataları
ölümlerinden sonra da çeşitli şekillerde yaşatma fikrini ve gayretlerini ifade
eden anlayış. 


 kımız:   Süt
şekerince zengin olan kısrak sütünden îmâl edilen kımız, beyazımsı bir sıvıdır.
Çok eski bir tarihi vardır. İlk olarak Orta Asya’da Türkistan ve Moğolistan
taraflarında yaşayan kavimlerce içilmiştir. Kımız, benzeri süt ürünleri gibi,
belirli bir mikroorganizma topluluğunun faaliyeti sonucunda meydana gelir.  

genetik:  Bitki, hayvan ve insanlardaki kalıtım
hâdiselerini inceleyen ilim dalı.

Prof. Dr. AHMET BİCAN ERCİLASUN:

     8 Şubat 1943 târihinde İzmir’de dünyaya
geldi. Büyükbabasının vefatı üzerine 1946’da âilece Kıbrıs’ın Gazi Magosa
şehrine bağlı Büyükkonuk Köyü’ne yerleştiler, 1951 yılında İzmir’e döndüler.
İlk ve ortaokul ile İmam Hatip Lisesi’ni İzmir’de okudu.  Fark imtihanı vererek 1963 yılında klasik
lise diploması aldı.

Aynı
yıl, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nde yüksek
tahsile başladı.  Ali Nihat Tarlan,
Abdülkadir Karahan, Zeki Velidi Togan, İbrahim Kafesoğlu, Fahir İz, Prof. Dr.
Mehmet Kaplan, Ömer Faruk Akün, Reşit Rahmeti Arat, Ahmet Caferoğlu, Faruk
Kadri Timurtaş, Muharrem Ergin, Kemal Eraslan, İnci Enginün ve Mertol Tulum …
gibi profesörlerden dersler alarak 1967 yılında mezun oldu.

Ercilasun,
1967 yılında Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü’de açılan asistanlık imtihanını kazandı. 

     1967-1971 yılları arasında, bir yandan
Atatürk Üniversitesi’nde öğrencilere Türkiye Türkçesi, Osmanlı Türkçesi,
Orhun Türkçesi dersleri verirken; Kars ve ilçelerinde derlemeler yaptı.

1971
yılında Dr. ünvanını aldı, aynı yıl, Hacettepe Üniversitesi Sosyal ve İdarî
Bilimler Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne öğretim görevlisi olarak
tâyin edildi.

     Haziran 1976- Ağustos 1977 döneminde
Amerika Birleşik Devletleri’nde Washington Üniversitesi’nde misafir
araştırmacı olarak bulundu.

     Doktora sonrasında çalışmalarını daha
ziyâde Türk lehçeleri, eski Türk dili ve Türkiye Türkçesi’nin problemleri
üzerinde çalıştı. 1979 yılında Doçent unvanını aldı.

     1980 yılında Türk Kültürünü Araştırma
Enstitüsü aslî üyeliğine seçilen Doç. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, 1983 yılında
(ek görevle) Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı
Eğitimi Bölümü Başkanlığına tâyin edildi. Bu görevi 1985 yılına kadar devam
etti. 1983 yılında Yüksek Öğretim Kurulu tarafından Türk Dil Kurumu Aslî
Üyeliği’ne seçildi.

     1984 yılında “Dilde Birlik” adlı eseriyle,
Türkiye Millî Kültür Vakfı’nın ‘Fikir Dalı Armağanı’na lâyık görüldü.

     1986 yılında Gazi Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi’ne Profesör olarak tâyin edildi. Bu fakültenin Türk
Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kurdu. 1986-1991 yılları arasında Gazi Üniversitesi
Basın-Yayın Yüksek Okulu müdürlüğü yaptı.

     1991 yılında, dönemin Kültür Bakanı
Namık Kemal Zeybek’in isteği üzerine Türk Cumhuriyetleri’nden gelen bilim
heyetine başkanlık edip, Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü’nü hazırladı.
1992 yılında Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri
ve Edebiyatları Bölümü’nü kurdu ve bölüm başkanı oldu. 1993 yılında Yüksek
Öğretim Kurulu’nda Türk Dünyası Müşâviri olarak görev yaptı.

03.11.1993
târihinde vekâleten; 24.04.1994 târihinde ise, Üçlü Kararname ile asaleten
Türk Dil Kurumu Başkanı olarak tâyin edildi. 06.11.2000 târihinde Türk Dil
Kurumu başkanlığından kendi isteğiyle ayrıldı. 20.01.2001 – 20.01.2002 târihleri
arasında Türkiye-Kırgızistan Manas Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaptı;
fakültenin dekanlığını ve Türkoloji Bölümü’nün başkanlığını üstlendi. Hâlen
Gazi Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde
öğretim üyesidir.

     Türk Cumhuriyetleri’ni, ata dede Türk
yurtlarını araştırma, inceleme, belgeleme ve görüntüleme maksadıyla defalarca
dolaştı, Türk dünyasının problemleri üzerinde çalıştı,  şiir, deneme, hikâye, roman yazdı. Türk
Kültürünü Araştırma Enstitüsü, Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı ve Azerbaycan
Kültür Derneği üyesidir.

    
Kitap hâlinde yayınlanmış eserleri:

Arpaçay
Köylerinden Derlemeler, Bugünkü Türk Alfabeleri, Kars İli Ağızları-Ses
Bilgisi, Kutadgu Bilig Grameri-Fiil, Dilde Birlik, Uygur Halk Masalları
(Şekür Turan’la), Türk Dili ve Kompozisyon Bilgileri (Ortak), Moğolistan ve
Çin Günlüğü, Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü, Türk Dünyası Üzerine
İncelemeler, Türk’ün Kayıp Kitabı, Atsız, Türkçülüğün Mistik Önderi, Atsız’ın
Hikâyeleri (Yayına hazırlayan)

Önceki İçerikAyetin Belâgatine Secde
Sonraki İçerikCOVID-19, Aşı ve DNA
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.