Covit 19 ve Bulaşma Korkusu

134

2019 Aralık ayında
Çin’de başlayan ve büyük salgın (pandemi) hüviyeti kazanarak tüm dünyayı
etkisine alan Covit 19 virüs hastalığı ülkemiz dahil insanlık için önemli bir
sağlık sorunu olmaya devam etmektedir.Hastalığın kendisi kadar bulaşma korkusu
da ciddi bir sağlık sorunu olmuştur.

       Covit-19 ile ilgili daha önce de
bilgilendirici de
ğerlendirmeler yazmıştım. Burada ŞÜPHELİ
TEMAS
durumunu yazacağım. Covit 19 müspetliği bildirilen veya bu teşhis ile
tedaviye alınan birisinin çevresi dehşet bir korku ve telaşa kapılmakta, bu
duygularla sağlık kurum veya kişilerine başvurmaktadır.

                Böyle bir durumda ne yapmalıyız? İlk önce temas şeklini, derecesini değerlendirmeliyiz. Değerlendirmeyi
hastalığın yakın temas gerektiren damlacık enfeksiyonu olduğunu
unutmayarak yapmalıyız. Bulaşma ihtimali maruz kalma şekli ve süresi ile
ilgilidir. Şüpheli şahıs ile 1.5-2 m den daha kısa mesafede maskesiz temas
bulaşma ihtimalini arttırırken, mesafe ve maske bulaşma ihtimalini ciddi oranda
azaltmaktadır. Kapalı ortamlarda, kalabalıklarda, iç mekânlarda bulaşma
ihtimali artarken; açık ortamlarda, tenha gruplarda, dış mekânlarda ise ciddi
derecede azalmaktadır. İlk durumlarda bile 3-4 dakikalık kısa sürelerde bulaşma
tehlikesi ortadan kalkarken temas süresinin uzaması (10 dakikadan sonrası)
bulaşma ihtimalini artırmaktadır. Virüslü insanın damlacıklarının bulunma
ihtimali olan yüzeyler ile temasta ilk 2-3 saat için bulaşma tehlikesi
oluşurken daha uzun sürelerde bu ihtimal zayıflamaktadır. El temizliğine dikkat
ederek ve bu şüpheli yüzeylere temas sonrası eller göz, burun ve ağıza temas
etmez ise bulaşma olmamaktadır. Ayrıca bu tür şüpheli yüzeylere temas sonrası ellerin
20 sn. sabunlu su ile yıkanması yine bulaşma ihtimalini ortadan kaldırır. Bu
tür şüpheli yüzeylerin 1/100 lük çamaşır suyu ile silinmesi de virüslerin
hastalık yapıcı özelliğini ortadan kaldırarak yine bulaşma zincirini
kırmaktadır. Bu bilgiler ışığında temas şekline bakarak temasları zayıf-orta
ve kuvvetli olarak sınıflandırabiliriz. Zayıf temaslarda bulaşma
ihtimali yok denecek kadar azdır. Bu şekil temaslarda 3-10 gün içinde herhangi
bir şikayet olmaz ise bulaşma olmamıştır ve herhangi bir test, tetkik
yapılmasına gerek duyulmaz. Aynı durum orta temas durumu içinde için de
geçerlidir. Kuvvetli temas durum oluşmuş ise 3 gün sonra PCR tetkiki ile
virüsün araştırılması için sürüntü alınmalıdır. 
Sonuç menfi ise ve herhangi bir şikâyet yoksa bulaş olmamıştır
diyebiliriz. Lakin ateş, öksürük, boğaz ağrısı gibi solunum yolu şikâyetlerinden
biri veya birkaçı olursa 5 ile 7 gün içinde ikinci bir PCR testi kontrolü doğru
olur. Bu ve benzeri şikâyetlerin olması halinde sürüntü tetkiki temiz olsa bile
diğer tetkikler ile takip yapılmalıdır. Bunlar kandaki enfeksiyon bulgularını
gösteren sedimantasyon, crp, kan sayımında beyaz kürelerin yüzde durumu, LDH,
ALT, AST gibi testlerdir. Ayrıca önce A.C. grafisi gerekirse sonra tomografi
teşhiste başvurulacak olan diğer tetkik yollarıdır. Unutmamalıyız ki bunlar
hekimlik mesleğinin uygulamalarıdır ve böyle şüpheli durumları bir hekimin takibinde
geçirmeliyiz. Tabii ki yine böyle bir ön tanıda kesin teşhis konuncaya kadar
geçecek günlerin izolasyona uygun ve gerekli koruyucu tedbirlerin uygulanarak
geçirilmesi önemlidir.

                Önemli gördüğüm diğer
bir husus antikor testleridir. Antikor testleri teşhis amaçlı
kullanılmamalıdır
. Bu testler insanın bu virüsle karşılaşıp
karşılaşmadıklarını gösteren ve kandan yapılan tetkiklerdir. İmmün globulin G
ve M tipleri vardır. M antikoru yakın bir tarihte bu virüsle karşılaşıp
enfeksiyonu geçirdiğimizi gösterir ve 8 ila 12 gün içinde müspetleşip 3-4
haftada kaybolurlar. G antikorları ise 12-15 gün içinde kanda ortaya çıkar ve
3-5 ay, bazen ömür boyu müspetliği devam eder. Bu antikorlar o kişinin bu
hastalığı geçirip bağışıklık kazandığını gösterir. Bu tetkik bu hastalığın
aşısı bulunduğunda o kişinin aşıya ihtiyacı olup olmadığını da gösterecektir.

                Özetlersek bir şüpheli temasta önce temas derecesine
bakılmalıdır. Kuvvetli temas var veya 3-5 gün içinde ÜSYE belirtileri var ise
PCR sürüntü testi yapılmalıdır. Klinik bulgu var ise PCR negatif olsa bile
covit 19 olup olmadığını anlamak için diğer testler ile takip
yapılmalıdır.Geçirilen herhangi bir hastalığımız oldu ise bunun Covit 19 ile
ilgisinin olup olmadığını anlamak için ise antikor testleri yapılmalıdır.Zayıf
temaslarda  ise herhangi bir tetkik
yapılmasına gerek olmayıp vesvese ile panik yapılmamalıdır.

                Son olarak 
bulaşıcı hastalıklarla mücadelede en önemli silahın aşılar olduğunu
unutmamalı ve covit 19 aşısının biran önce bulunup uygulamaya geçilmesini
beklemeliyiz. Nitekim  2020 yıl sonuna
kadar bu  aşının  bulunacağı beklentisi vardır. Aşı bulununcaya
kadar mücadelede  bulaş zincirini kıran
tedbirleri (maske-mesafe-temizlik) kişisel olarak uygulamalı, kalabalık ve
kapalı ortamlardan sakınmaktan başka çaremizin olmadığını
unutmamalıyız.Herhangi şüpheli bir durumda ise panik yapmadan, konuyu bilen birine
danışıp sağlığımız için gerekli tetkik-takip ve tedbirleri alarak sağlığımızı
korumalıyız.

                Sağlıkla kalmanız
dileğiyle.