Hukuk kuralları
arasında tıpkı organizasyonlarda olduğu gibi bir hiyerarşi yani ast-üst
ilişkisi vardır. Bu ilişkiye “Normlar
hiyerarşisi” denir. Bu hiyerarşinin en tepesinde Anayasa vardır. Anayasanın
altında kanun, kanunun altında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi, Cumhurbaşkanlığı
kararnamesinin altında yönetmelik, yönetmeliğin altında ise genelge vardır. Bu
hiyerarşi aşağıya doğru “amirin emri” ne kadar ilerler.
Normlar hiyerarşisinin varlık sebebi
ise şudur; hiyerarşi içindeki alt hukuk kuralları üst hukuk kurallarına uygun
olmak zorundadır. Buna göre kanunlar Anayasaya, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri
kanunlara, yönetmelikler Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerine, genelgeler yönetmeliklere
ve nihai olarak “amirin emri” bunların hepsine uygun olmalıdır. Anayasaya
aykırı bir kanun hükmü, kanuna aykırı bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesine aykırı bir yönetmelik, yönetmeliğe aykırı bir
genelge ve tüm bunlara aykırı bir emir söz konusu olamaz. Böyle bir aykırılığın
söz konusu olması halinde ortada açık bir hukuksuzluk var demektir.
Hukuksuzluğun denetimini ise yargı sistemi yapar.
Yargı sistemi de kendi içinde bir
hiyerarşiye sahiptir. Yargı sistemi, “adli yargı”, “idari yargı”, “uyuşmazlık
yargısı” ve “Anayasa yargısı” olarak örgütlenmiştir. Adli yargı deyince Hukuk
ve Ceza mahkemeleri ile bunların üst mahkemesi olan Bölge Adliye (İstinaf)
Mahkemelerini ve en en üst denetim yani temyiz mercii olan Yargıtay’ı; idari
yargı deyince İdare ve Vergi mahkemeleri ile üst mahkeme olan Bölge İdare
Mahkemelerini ve temyiz mercii olan Danıştay’ı; uyuşmazlık yargısı derken
Uyuşmazlık Mahkemesi’ni; nihayet anayasa yargısından bahsederken de Anayasa
Mahkemesi’ni kast ediyoruz.
Adli yargı, idari
yargı ve uyuşmazlık yargısı birbirine denk yargı kolları olarak değerlendirilir
ancak Anayasa yargısının statüsü farklıdır. Nasıl ki Anayasa, ülkedeki bütün
hukuk kurallarının tepesindedir aynı şekilde anayasa yargısı da diğer tüm yargı
kollarının üzerindedir. Yine buradan yola çıkarak Anayasa Mahkemesi de tüm
diğer mahkemelerin ve yüksek mahkemelerin üzerindedir. Anayasa Mahkemesi’nin
verdiği kararlar ilk derece mahkemeleri ile istinaf mahkemelerini ve temyiz
mercii olan yüksek mahkemeleri (Yargıtay ve Danıştay’ı) bağlar!
Geçtiğimiz gün İstanbul 14. Ağır
Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin milletvekili Enis Berberoğlu hakkında
daha önce verdiği hak ihlali kararına istinaden yapılan yeniden yargılama
talebini reddetti ve bu red kararıyla Anayasa Mahkemesi’nin daha önce verdiği
kararı hiçe saydı. Bu kararın farklı siyasi saiklerle alındığı aşikâr.
Hukuk, bir ülkede yaşayan bütün
insanların birlikte huzur içinde yaşamalarını amaçlayan ve bu amaçla var olan
bir sistem. Bu nedenle hukuk kuralları herkesin uymak zorunda olduğu
kurallardır. Bu herkesin içinde düz vatandaş kadar, devlet memurları, iş
adamları, siyasiler, hâkim-savcı gibi yargı görevlileri ve hatta Cumhurbaşkanı
bile vardır. Cumhurbaşkanı bile hukuk kurallarına uymak zorundadır.
Kanun, devletin vatandaşına verdiği
sözdür. Devlet kanuna aykırı bir fiil işlerse ve üstüne bir de bu kanuna
aykırılığı hukuk yoluyla gidermezse vatandaşına verdiği sözde durmamış olur. O
zaman da kanunu ihlal etme, kanuna uymama durumu vatandaş için adeta bir hak haline
gelir. Devletin kendisinin koyup kendisinin uymadığı kurala vatandaş da uymaz.
O zaman da kargaşa ve anarşi ortamı doğar. Bu kargaşa ve anarşinin tek müsebbibi,
tek suçlusu devlet olur. Devlet, kendisine gelip hayatın her alanında hukuku hâkim
kılmalıdır. Ekonomik sorunların getirdiği zararlar bir şekilde telafi edilir
ama hukuksuzluktan doğan yaralar kolay kolay iyileşmez! Vesselam…