Türkçenin Mücahid Kalemi Yavuz Bülent Bâkiler

100

Türkçe ile alâkalı bilgisi ve
hassasiyeti çok üst seviyede olan Emekli Dr. Öğretim Üyesi Yesevîzâde Alparslan Yasa, ‘Türkçenin
Mücâhid Kalemi
’ olarak tavsif ettiği şâir, edip ve hatip Yavuz Bülent Bâkiler’i anlatıyor.

Edebperver bir edip ve muharrir
olan Muhterem Alparslan Yasa Beyefendi, Yavuz Bülent Bâkiler’i, bütün
husûsiyetleri ile ve husûsiyetlerine sadık kalarak anlattığı kitabından üç
paragraf:

Kılıçtan
keskin bir kalem

Haklı dava doğru bilgi üzerinde yükselir.
Lâkin dâvanın muvaffakiyeti için doğru bilgi yetmez. Onu ustalıkla, tesirlice
kullanmak lâzım gelir. Bâkiler’in nâdir rastlanır kabiliyeti işte bu noktada
kendini gösteriyor… O, Türk dili ve edebiyâtı hakkında büyük bir bilgi
birikimine sâhibdir… Üstelik, bu birikim sâdece kitâbî değildir; seyâhatlerle,
şahsî müşâhedelerle ve hakkelyakîn tecrübelerle zenginleştirilmiştir. Mâmâfih
haklı dava için bu kadarı dahi noksan kalıyor. İşlek bir zekâyla bunlar
üzerinde teemmül etmek ve doğru neticelere varmak gerekiyor. Bir kerre doğru
bilgi, haklı dâvâ hakkında sağlam kanâat edinince artık onu inançla müdâfaa
edebilirsiniz. Hâlbuki bu uğurda semereli bir netice istihsâl etmek için
inançlı olmak dahi kâfi değil… Bir de kelâmını ve kalemini tesirli kullanmak
gerek… Tesirli, yâni mahâretle, yâni san’atle…

Bâkiler, kelâmı da, kalemi de gayet mâhir
bir san’atkâr… Onu dinlerken veyâ okurken sözleri içinize işliyor ve bir ânda
onunla “hisdaş” oluveriyorsunuz… Evet, “hisdaş”; çünki o, müspet bilgilerle
sâdece sizi düşündürüp size doğruyu göstermiyor; kendi hissettiklerini de hissettiriyor…
Buna, samimî olduğu için, dâvasına yürekten inandığı için muvaffak oluyor…
Tabiî hepsi bu kadar değil… Ayrıca, kelâm ve kalemiyle hissettirme san’atini
de biliyor… Bu haslet ise, hem Allâh vergisi, hem de büyük çalışma mahsûlü…

Kalemi pek kıvrak… Ve pek keskin…
Bakıyorsunuz elinde bâzan bir neşter, bâzan bir cellât kılıcı olmuş… Sâdece
hakka hizmet ediyor… Hak bahis mevzûu olduğunda şifâ dağıtan müşfik bir el…
Hakkın düşmanları karşısında ise önünde durulamaz Zülfikâr… (S: 6)

Müellif Yasa eserine, ‘Bir Bâkiler Tasviri’ başlıklı yazısından
sonra ‘Târihî Türkçenin eşsiz
madâfaanâmesi
’ başlıklı makale ile devam ediyor. Ele aldığı mevzu, üstâdın
Sözüm Doğrusu’ isimli iki cilt
hâlinde yayımlanan kitabı.

Akabinde, çerçeve içerisinde,
‘Târihî Türkçe’ fehvasını açıklıyor:

“Târihî Türkçe”, Milletimiz tarafından
yoğrulan ve Milletimizi yoğuran, mantığı, düşünce tarzımızı ve her kelimesi,
târihimizi aksettiren, bilebildiğimiz en eski Türkçeden, Göktürkçeden başlayıp,
Uygurcayla ilerleyip İslâmla hidâyete erişimize muvâzî olarak Karahanlı, Eski
Anadolu ve Osmanlı Türkçeleriyle istihâle geçire geçire, fethettiğimiz,
kendimize vatan yaptığımız memleketler nisbetinde zenginleşe zenginleşe, klasik
mûsikîmiz kadar âhengli, nağmeli telâffuzuyla incele incele 19. asır sonlarında
kemâle eren, hâsılı asırlardan süzülüp gelen, bütün bir târihimizle yüklü zarîf
İstanbul Türkçesidir. (s: 11)

Üslûp
mütehassısı olan Dr. Yasa, konacağı çiçeği bilen arılar gibi, diğer üslûp
mütehassısı edip Bâkiler’in berceste satırlarını seçip kitabına almaya devam
ediyor. Yavuz Bülent Bâkiler’in satırları bir şikâyetnâme olduğu kadar,
Türkçeyi kısırlaştıran eblehlere atılan oklar, sallanan kılıçlar gibidir:

“Biz,
kelimelerle düşünürüz. Kelimelerle konuşuruz. Çok güzel bir deyimimiz var: ‘Ayağını
yorganına göre uzatmak.’ Bu deyimi dilimiz için kullanırsak şöyle bir benzetme
yapmış oluruz: Bu deyimdeki yorgan, bildiğimiz, kullandığımız kelime
sayımızdır, yani dil dağarcığımızdır. Ayak ise meramımızdır. Yani herkes
meramını, istediklerini, düşündüklerini ancak bildiği, be-nimsediği, sevdiği
kelimelerle anlatır, yazar.

“Yorgan
kısa olduğu zaman ayak ya karına doğru çekilir veya açıkta kalır. Konuşmada ve
yazmada da böyle. Kelime dağarcığımız yeteri kadar zengin değilse, ifadede
tökezlemeler başlar. İkide bir tekrarlanan ‘şey’ kelimesi, yani, falan, filân
tekrarları, aaa ve ııı çirkinliği, bizi çıkmazlara sokar. Bu kelime noksanlığı,
yazıda daha çok acısını hissettirir. Bizi gülünç duruma düşürür. Okuyucuyu
öfkelendirir.

“Bu
budamalardan dilimiz, edebiyatımız ne kazanıyor? Yorganımızı neden küçültüp
duru-yoruz? Bir elif gibi rahat ve güzel, boylu poslu uzanmak varken, bir
virgül gibi, bir soru işareti gibi kıvrılıp kalmak, tortop olup küçülmek neden?”

(II/52/53)  

Aynı zamanda
araştırmacı yazar olan Dr. Yasa, kendisiyle ve edip Bâkiler’le hemfikir olan
muharrirlerden de misaller veriyor:  

“Bir zamanlar, yeni Türkçe ve yeni terimler
hakkında fikirlerimizi yazmaktan memnû idik. Vatan hainliği gibi bir şeydi bu!
Biz yazabilsek bile, onları hiçbir gazete veya mecmûa neşredemezdi. […]

“İnsafı, idraki, irfanı topal; fakat hırsı,
haysiyetsizliği, menfaatperestliği sağlam bir takım muharrirler (!), iğrenç bir
dalkavukluk ve eyyamgüderlik hüviyeti içinde, ha bire bu hareketi
alkışlıyorlar; yüzde yüz öldürücü ve zehirleyici bir iş olan mâhut lisan
inkılâbını ihyâkâr mânâlarla göklere çıkarıyorlardı. Sâde bu inkılâb aleyhinde
yazmak değil, meclislerde konuşmak da tehlikeliydi. İkinci Abdülhamîd’e isnâd
edilen hafiyelik teşkilâtının daniskası işte bu meclislerdeydi. Tek aleyhdâr
sözle, insanın, her şeyden mahrûm kalması işten bile değildi. Bu yüzdendir ki
bir takım ilim adamlarımız, edîblerimiz, hocalarımız fâcianın çapını pekâlâ
takdir ettikleri hâlde, ağızlarını açamıyorlar; gizli gizli mâtem tutmakla
iktifa ediyorlardı. […]

 
“…Sâdece bir nefsin, kendi kendisini ve kendi sakat irâdesini
putlaştırmak istemesi ve bu dâvâya da binlerce “Hû!” diyen ucuz ve kolay
sahtekâr ve mürâî elde etmesi yüzünden, hiçbir zamân ve mekânda hiçbir milletin
başından geçmemiş bir felâket hâlinde, başımıza, bütün târihimizi,
mukaddesâtımızı, mâzimizi, rûhumuzu, benliğimizi iptâl gayesi beslenircesine,
uydurma dil belâsı çıkarıldı.

“Fakat ne hâdisenin millî varlığımıza
tevcih edilen hakaret ve sûikasd tarafı tam anlaşılabildi, ne de bu bahiste
erkekçe ve insanca tek bir aksülamel gösterilebildi. Alelusûl ve daha binlerce
millî kıymetle bir arada, lisân ırzımıza da, sükûtî rızâmız karşısında apaçık
tecâvüz edildi. Eski kadınların ‘sağa, nağa, niği’ tekerlemelerinden daha vahşî
bir nesneye, resmî devlet ve mekteb lisânı pâyesi verilmek ve koskoca milletin
şu kadar asırlık, mevcûd ve mahfûz ana dili yok edilmek istendi. Evet, sâdece
bedâhat ifâde eden bu dâvâ üzerinde, felâketin derecesini teşrihten fazla tek
kelime söylemeyi ve lüzûmsuz ilim gayretlerine kalkmayı bile zâid addederim.
Hızla neticeye gelelim:    

“Hükümetin, dil mes’elesini, ön plana
alması lâzımdır.”

(Münir Süleyman Çapanoğlu -1894/1973-, “Dil Fâciamız”,
Büyük Doğu, 6. yıl, sayı: 25, 8 Eylül 1950, ss. 14-15; Abdurrahman Acer,
Türkçenin Müdâfaası, İstanbul: Sebil Yİ., 2008, ss. 81-86.)   

Eserde Türkçemizi kısırlaştıran, leyleği kuşa çevirme
çabasında olanların yanında, dilimiz hakkında müspet düşüncelere sâhip
muharrirlerin yazılarından da misaller yer alıyor. Yahya Kemal’den Şemseddin
Sâmi’den, Cemil Meriç’ten, Tarık Buğra’dan ve diğerlerinden…

Türkçemizin
Mücâhid Kalemi Yavuz Bülent Bâkiler
’ isimli eserin 2. Fasıl serlevhalı
bölümünde Yavuz Bülent Bâkiler ve Yesevîzâde Alparslan Yasa ile yapılmış Türkçe
mevzulu 3’er adet röportaj yer alıyor.

Türkçemizi doğru ve güzel konuşmak, yazmak isteyenlere
paha biçilemez bilgiler sunan 13,5 X 21 santim ölçülerinde 252 sayfalık eser,
2020 yılında yayımlandı.

YAKIN PLAN YAYINLARI:

 Cumhuriyet
Mahallesi, Halaskârgazi Caddesi, Nu: 97-7 Osmanbey, Şişli – İstanbul. Telefon:
0.212-458, 20 22 / Belgegeçer: 0.212-458 20 77 e-posta:
bilgi@yakinplan.com.tr  /  www.yakinplan.com.tr     

 

YAVUZ BÜLENT BÂKİLER:

     23 Nisan 1936 târihinde Sivas’ta doğdu,
ilk ve orta öğrenimini babasının görev yeri değişiklikleri sebebiyle  Sivas, Gaziantep ve Malatya’da tamamladı.
1960’ta Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. Fakülte hayatı
boyunca ve resmî öğretim hayatının yanında, Türk Ocakları Ankara Şubesi
çatısı altında Türkiye’de dönemin önemli kültür adamlarının rahle-i
tedrisinden özel eğitim gördü.  Dört
yıl Ankara Radyosunda çalıştı.

     1969-1973 yılları arasında Sivas’ta
avukatlık mesleğini icra etti. Aynı yıllarda Sivas’taki mahallî gazetelerde
makaleler yazdı, döneminin iktidar partisi olan Adâlet Partisi’nin Sivas İl
Başkanlığına seçildi, milletvekili adayı oldu.  Bir süre Başbakanlık Toprak-Tarım Reformu
Müsteşarlığı’nda Hukuk Müşavirliği görevinde bulundu.

     1976-1979 yılları arasında Ankara
televizyonunda görev aldı. TRT Kurumu’ndan Kültür Bakanlığı’na Müsteşar
Yardımcısı olarak naklen tâyin edildi.

     12 Eylül 1980 darbesinden bir süre sonra
Bakanlık Müşavirliği’ne alındı. Kültür Bakanlığı’ndan Başbakanlık
Müşavirliği’ne nakledildi. Oradan emekliye ayrıldı, İstanbul’a yerleşti.
Türkiye dâhilinde ve yurt dışında 1000’e yakın konferans verdi. Dâvet geldikçe
konferanslara devam ediyor.

     Televizyon kanallarında birçok kültür ve
gezi programı hazırlayıp sundu. Çeşitli gazete ve dergilerde
fıkralar-makaleler yazdı. Kitapları ve televizyon programları dolayısıyla
kendisine yirmi sekiz armağan verildi.

     Şiir
Kitapları:
*Yalnızlık, *Duvak, *Seninle, *Harman. Antolojileri: *Şiirimizde Ana, *Sivas’a
Şiir
.                           Nesir
Kitapları: *Üsküpten Kosova’ya, *Avrupa’da Türk İzleri, *Türkistan Türkistan, *Âşık Veysel,
*Elçibey, *Mehmet Akif’te Çağdaş Türkiye İdeali, *Sözün Doğrusu 1 -2, *Sevgi
Mektupları, *Gidenlerin Ardından, *Ârif Nihat Asya İhtişamı, *Tabuları Yıkmak, *Muhsin Başkan, *Unutamadıklarım,
*Gönlümdekiler ve Ötekiler, *Kılıçlar ve Kalemler, *Sorgular Savunmalar, *Azerbaycan Yüreğimde Bir Şahdamardır. *Serdengeçti, Geldi Geçti.

     Ayrıca Azerbaycan edebiyatından Hasan Hasanov’un
*Brüksel Mektupları ile Bahtiyar
Vahabzade’nin *Feryat, *İkinci Ses, *Nereye Gidiyor Bu Dünya, *Özümüzü
Kesen Kılıç (Göktürkler)
adlı eserlerini Azerbaycan Türkçesinden Türkiye
Türkçesine çevirdi. 

     Hakkında yazılar kitaplar: Selçuk
Karakılıç: *Yavuz Bülent Bâkiler’e
Armağan
: Size Derisi Yayınları, İstanbul 2006, Oğuz Çetinoğlu-Mehmet Şâdi
Polat: Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı.
Yakın
Plan
Yayınları, İstanbul 2016, Yesevîzâde Alparslan Yasa: Türkçenin Mücâhid Kalemi Yavuz Bülent Bâkiler.  Yakın Plân Yayınları, İstanbul 2020

 

 

YESEVÎZÂDE ALPARSLAN YASA:

     1949 senesinde Şanlıurfa’nın Bozova
kazasında doğdu. Baba tarafından Türkistanlı (Fergana’nın Beşarık kazâsmdan,
Hoca Ahmed Yesevî sülâlesine mensûb bir âile), anne tarafından Halfetilidir.

     1967-1973 senelerinde Millî Eğitim
Bakanlığı burslusu olarak ve iktisâd tahsili maksadıyle Fransa’da bulundu;
fakat, tahsilini tamâmlıyamadan Türkiye’ye döndü. Avdetinde Siyasal Bilgiler
Fakültesi’ne kaydolduğu hâlde o anarşi senelerinde yine tahsilini yarım
bırakmak mecbûriyetinde kaldı. Bu arada, Yesevîzâde imzâsıyle, mecmûa ve
gazetelerde araştırma makaleleri ve ayrıca kitaplar neşretmekteydi. Bu
devrede, bâzıları gazetelerde sâdece tefrika olarak kalan on iki kitap
neşretti. Bunlar, daha ziyâde, bâzı siyâsî doktrinler, milletlerarası
siyâsetin perde-arkası, Yahûdilik ve Masonlukla alâkalıdır. İslâm hakkındaki
birçok çalışmasından sâdece iki tânesini kitap hâlinde neşretmeye muvaffak
oldu.

     Anarşi mağdûrları için çıkarılan aftan
istifâde ederek, 1992-1993 öğretim yılında SBF’ye tekrâr kayıt yaptırdı ve
-hem çalışıp hem okumak sûretiyle- 1998 Ekiminde bu Fakültenin İktisâd
Bölümü’nden mezûn oldu. Hâcettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı
Bölümünde 2003 Haziranında kabûl edilen Yüksek Lisans Tezi ve aynı Bölümde
2009 Haziranında Doktora Tezi kabul edilerek tahsil hayatını tamamladı.
Hâcettepe Üniversitesi’nin Fransızca Mütercim-Tercümanlık Anabilim Dalında
2000-2001 Öğretim Yılından başlıyarak 2013-2014 Bahar Dönemi sonuna kadar
evvelâ ‘Araştırma Görevlisi’, sonra ‘Öğretim Görevlisi’ sıfatıyle, tercüme
sâhası ile alâkalı muhtelif derslerle berâber, mukayeseli Fransız-Türk
edebiyatı, kültürler arası haberleşme, mukayeseli Fransız-Türk grameri,
iktisâd, hukuk, Avrupa Topluluğu hukuku, milletler arası kuruluşlar, gazete
dili gibi 20 civârında farklı ders verdi. Sonra 15 ay kadar Abant İzzet
Baysal Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünde Yrd. Doç. olarak
çalıştı ve orada matbûat târihi dersini verdi. 2016 Nisanında yaş haddinden
emekliye sevk edildi.

     2002 senesinden beri, tercüme sâhasıyle,
ayrıca mukayeseli edebiyat ve Fransız edebiyatı ile alâkalı ve muhtelif
akademik mecmûalarda neşredilmiş -bâzıları kitap hacminde- 18 makalesi
bulunmaktadır. Bunlardan mâadâ, kitap bölümü, tercüme kitapları, milletler
arası sempozyumlarda sunduğu tebliğleri, değişik tercüme kitaplar hakkında
hakem raporları ve (ortak müellifi olduğu Türk Eğitim Sistemi. Alternatif
Perspektif, gibi daha başka münteşir akademik çalışmaları mevcûddur.

 

 

 

KUŞBAKIŞI

DÜNYADA
VE TÜRKİYE’DE AVRASYACILIK

Abdurrahman
Külünk
,
13,5 X 21 santim ölçülerindeki 272 sayfalık eserinde soğuk savaş sonrasını Türkiye
açısından değerlendirmektedir.

SSCB’nin dağılmasından sonra yaşanan
süreçte Türk dış politikasının önünde ‘Türk Dünyası’ sayfası bir imkân olarak
açılmıştır.

Çeşitli dönemlerde, Türkiye gündeminde
yoğun yer işgal etmesine ve bazı çevreler tarafından sahiplenilmesine rağmen
Avrasyacılık, aslında kamuoyu, hükümet ordu tarafından ciddi bir alternatif
olarak ele alınmamıştır.

BİLGEOĞUZ YAYINLARI:

 Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul.
Telefon: 0.212-527 33 65

Belgegeçer: 0.212-527 33 64  e-posta: bilgi@bilgeoguz.com.tr  www.bilgeoguz.com.tr

 

İKİ DÜNYÂ ARASINDA

 

Mehmet Niyazi’nin romanı gurbet insanını anlatıyor. Gurbet,
insanın kendisiyle boy ölçüştüğü yerdir. Aşk ise orada bir başkadır. Yalnız
olan insanın bütün ümitleri o sihirli ilişkide gizlidir. Ona bir adım daha
yaklaşmak heyecanıyla gam dehlizini andıran gecelerde sabahlar iple çekilir; ne
yazık ki kaderde talihsizlik varsa, her doğan gün aradaki duvarı biraz daha
örer. Bu durum hisli ve içli gurbeti yürek ağrılarıyla dokur; ah ne o ağrılara
tahammül edilir, ne de onlardan kopulur…

 

ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş.

İstiklal
Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50

Belgegeçer:
0.212-251 00 12 e-Posta:
otuken@otuken.com.tr  www.otuken.com.tr 

 

 

GERÇEKNÂME

Yazarı Süleyman Üstüner Dede, 13,5 X 19,5
santim ölçülerinde 226 sayfalık eseri için diyor ki:

Bektaşilerin ancak nurlu ışığında Allah’ın
sevgisine ve dostluğuna giden yollarında yürüyebilecekleri Kırkbudağı, öyle
nesiller teslim aldı ki onu cehaletin rüzgârına bıraktılar. Cehâlet rüzgârı da
öyle bir esti, öyle bir esti ki; Kırkbudağın kandillerini söndürdü, onu ayaklar
altına düşürdü! O zaman canlar, bu cehâlet karanlığında yollarını çıkaramaz bir
halde kaldılar. Hurufiler Canları bu halleriyle buldular. Sinsilikte çok
mâhirdirler. Bizlerden olduklarını söyleyerek aramıza sızdılar. Hurufiliği
Alevî Bektaşiliktir diye öğretip, bizleri yolumuzun tersi olan, kendi yollarına
doğru saptırıp götürdüler
.’

BOĞAZİÇİ YAYINLARI:

 Alemdar Mahallesi Çatalçeşme
Sokağı Nu: 44 Kat: 3 Cağaloğlu, İstanbul Telefon: 0.212-520 70 76 Belgegeçer:
0.212-526 09 77
www.bogaziciyayinlari.com.tr  e-posta: yayin.bogazici@gmail.com

bogazici@bogaziciyayinlari.com   

 

 

KISA KISA… / KISA KISA…

1-BAŞLANGIÇ
HİKÂYESİ:

David Christian, Çeviren Ezgi Başer / Doğan Kitap

2-TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?: Süleyman
Kocabaş. Vatan Yayınları Kayseri.

3-KÜLTÜR VE DİN: Prof. Dr. Yümni Sez

Önceki İçerikGaz Müjdesine Ne Kadar Sevinelim?
Sonraki İçerik‘Zafer’ler Kolay Kazanılmıyor Hacı!
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.