Sosyolog Dr. Abdülkadir Sezgin ile Türkiye’nin Alevî Meselesini Konuştuk.

95

Oğuz Çetinoğlu: Türkiye’ye patinaj yaptırmak isteyen Hıristiyan batı,
sunî bir Alevî Meselesi oluşturmaya, geliştirmeye ve gaile hâline getirmeye
çalışıyor.  Alevî-Sünni bütünleşmesi için
çalışan bir din adamı olarak gelişmeleri yakından takip ettiğiniz biliniyor.
Nedir, neler oluyor anlatır mısınız?

Dr. Abdülkadir
Sezgin:
Ülkemizde yaşayan ve kendisini ‘Alevî
olarak tanımlayan halk aynen Âşık Veysel gibi, ‘Türküm, Müslümanım’ demekte, kendisini ‘Türk Milleti’nin özü
olarak kabul etmektedir.

Alevî dernek ve vakıflarının çoğunluğu ise, Sovyetler
Birliği’nin dağılması sonrasında, Avrupa ülkelerinde dağınık ve teşkilatsız
kalan eski sosyalistlere -Almanya başta olmak üzere- AB ülkelerinde kurdurulan
derneklerin uzantısı olan gruplar gibi görünmektedir.

Bu dernekleri kuranların tamamına yakını yıllar önce
Alevîlikle bağını koparmış, Sovyetlerin çöküşü ile yaşadıkları şoktan
uyandıklarında kendilerini Alevî teşkilatı yöneticisi olarak gören Marksist
ideolojiyi dünya görüşü olarak benimsemiş kimselerdir.

Bu sebeple de Alevîlik konusu incelenip değerlendirilirken
halk ile kuruluşların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.

Bu yapılmadığında problem anlaşılamaz ve/ya çözülemez.

Çetinoğlu: Alevî olmayanlar Alevîliği nasıl yorumluyorlar?

Dr. Sezgin:
Üzülerek ifade etmeliyim ki, başta Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanları olmak
üzere Alevî olmayan veya kendisini ‘Alevî’
olarak adlandırmayan kesimde son derece olumsuz ve Aleviliği dışlayan yerleşmiş
bir anlayış vardır.

Çetinoğlu: Ülke nüfusunu çoğunluğunu oluşturan bu kesimde Alevîlik
nasıl algılanıyor?

Dr. Sezgin:
Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı yönetici ve çalışanları
arasındaki algılamalar halkın da algılamalarına örnek olacağı için bu kurum
çalışanları arasındaki algılama biçimlerini cümleler halinde sıralamak uygun
olacaktır:

 

-Alevîlik ayrı bir dindir.

-Alevîlik sapık bir din anlayışıdır.

-Alevîlik İslam dışıdır.

-Alevîlik ateizmdir.

-Alevîlik Müslümanlığın içindedir.

-Alevîlik bir kültürdür.

-Alevîlik bir alt kültürdür.

-Alevîlik bir mezheptir.

-Alevîlik diğer tarikatlar gibi bir tarikattır.

Çetinoğlu: Hiçbirinin aklına ‘Alevîlik
din değildir, Alevîlik mezhep değildir, Alevîlik meşreptir
.’ Demek gelmiyor
mu?

Dr. Sezgin:
Şüphesiz bu doğru düşünceye sâhip olanlar vardır. Fakat maalesef azınlıktadır.
Tamamına yakını din eğitim ve öğretimi gören ve doğrudan din konusu ile meşgul
olanlardaki algılama bile bu kadar yanlışlıklar, çelişkiler içermektedir.

İlahiyat fakültelerinde yapılmış master ve doktora
çalışmalarında da ‘Alevîlerin Şiî / Caferî olduğuna dair tezler olması bu
şaşkınlığın eseri olmalıdır.

Toplumun Alevî olmayan katmanlarında da ‘kestiği yenmez’, ‘kendileriyle evlenilmez’ 
şeklindeki algılamanın yaygın olduğu da bilinmektedir.

Din ile ciddî ilişkileri olup olmadığı tartışılan sanatkâr,
programcı gibi insanların rastgele söyledikleri ‘mumsöndü’ sözleri bu alandaki anlamaların ne kadar yanlış olduğunu
göstermesi bakımından çok önemlidir.

Belirtilen sebeplerle öncelikle Alevî olmayanların tamamının
‘Alevî algılama’larını düzeltecek ‘toplumun
din konusunda doğru olarak aydınlatılması’
meselesi bulunduğu kabul edilmelidir.

Çetinoğlu: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu meseleye olan ilgisi,
câmi cemaatinin alâkasının çok gerisinde. Yavuz Bülent Bâkiler, bir din
görevlisi olmadığı halde, İstanbul’daki bir câmide, Cuma sohbeti olarak,
Alevîlik hakkında konuştu. Namazdan sonra çok büyük bir kalabalık etrafını
sardı. Sorular sordu, teşekkürler edildi, gençler yanında yaşlı insanlarda elini
öpmeye teşebbüs etti.

Câmi görevlisinin ifadesine
göre hiçbir konuşma, Yavuz Bülent Bakilerin konuşması kadar alâka görmemiş.
Demek ki bu mesele, hassasiyet sâhibi insanların gayretleriyle çözüme
kavuşturulabilecek…

Dr. Sezgin: İsabetli
bir değerlendirme. Tekrarlanmasını faydalı görürüm. Fakat söz konusu konuşmanın
Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarına yapılması çok daha faydalı ve hatta
elzemdir. Böyle bir çalışma, problemin çözülmesindeki temel sosyal yapıyı
oluşturacaktır. Bu son derece önemlidir. Fakat Başkanlığın böyle bir çözüme
sıcak bakması mümkün değil gibi görülüyor.

Alevîlik konusunda öncelikle görüş birliğinin sağlanması
gereken en önemli alan Diyanet İşleri Başkanlığı alanıdır.

Bu sağlanmadan Alevîlik meselesi çözülemez. Çünkü din
konusunda devletin ana hizmet birimi Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Bu sıfatla meselenin
çözüleceği yer de Diyanet İşleri Başkanlığıdır.

 

 

 

Dr. ABDÜLKADIR SEZGİN

1948 Yılında Yozgat’ta doğdu. İlköğrenimini Yozgat’ta, orta
öğrenimini Yozgat, Ankara ve İstanbul’da tamamladı. 1971 yılında İstanbul
Yüksek İslam Enstitüsü’nü bitirdi. 1970 yılında İstanbul Şehzade Camii Hatibi
olarak başladığı memuriyet hayatında, Müftülük, Vaizlik, İl Müftü
Yardımcılığı, Din Bilgisi ve Ahlak Öğretmenliği, Diyanet Yayınevi Müdürlüğü,
Başkanlık Merkezinde Uzmanlık, Şube Müdürlüğü, Müfettiş Yardımcılığı,
Müfettişlik ve Başmüfettişlik yaptı

Kasım 2011 de emekli oldu. İstanbul – Eminönü Din Görevlileri
Cemiyeti Başkanlığı yaptı. Cumhuriyetin 50. yılında Müftü olarak bulunduğu
Tekirdağ Malkara ilçesinde ‘Cumhuriyet Camii’ adıyla bir cami yaptırdı.
Trakya bölgesinde ilçede ilk İmam – Hatip Lisesini bu ilçede açtırdı.
Yunanistan, AB ve ABD’nin Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması taleplerine
karşı, alternatif olarak, eğitim dili Türkçe ve Türk soylu Hıristiyanlar ve
diğerlerine hitabedecek şekilde, 1977 yılında; ‘İstanbul Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi’nde Hıristiyanlık bölümü açılması Projesi’ni geliştirdi ve
YÖK tarafından 1999 yılında proje ‘Diğer Dinler Bölümü’ adıyla kabul
edilerek, açılmaya karar verildi. İstanbul Üniversitesi ve İlahiyat Fakültesi
yönetimlerinin ilgisiz ve isteksizliği sebebiyle öğrenci alınmadı ve 2005
yılında öğrencisizlikten kapandı. Yaklaşık
300 camii bulunan Caferi Türklerin din adamı ihtiyaçlarını karşılamak üzere,
Iğdır veya Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde de bir Caferi Bölümü
açılmasına dair projenin kabulü için çalışmaları cemaatin ve Diyanet’in
muhalefeti sebebiyle açılamadı. 1978 yılında, Seyyid Ahmed Arvasi
başkanlığında beş kişi tarafından kurulan Türk Gençlik Vakfı kurucuları
arasında yer aldı, hâlen bu vakfın Mütevelli Heyeti üyesidir.                                                                                                                                                

1987-1991 yılları arasında Prof. Dr. Şaban Karataş
başkanlığındaki Ankara Aydınlar Ocağı Yönetim Kurulu üyeliğinde bulundu.
1992-1995 yılları arasında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de Din Hizmetleri
Müşaviri olarak görev yaptı. Bakü Devlet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin
açılmasını sağladı ve iki öğretim yılı ‘İlimler Namzedi’ (Doçent) unvanı ile
Öğretim üyeliği yaptı. Azerbaycan’da İmam – Hatip Lisesi’ne benzeyen beş adet
‘İlahiyat Temayüllü Lise’nin açılışını sağladı. Gazi Üniversitesi Türk
Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi’nin 1988-2007 yılları arasında
Bilim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı. Hâlen aynı merkezin danışmanı, İlim
Kurulu Üyesi ve ilmî hakem olarak ilişkisi devam ediyor. Emniyet Genel
Müdürlüğü hizmet içi eğitim programlarına 1996-2001 yılları arasında beş yıl
konferansçı ve öğretim üyesi sıfatıyla katıldı.

Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü’nde,
‘Cumhuriyet Döneminde Dinî Hayatın Meselelerinin Tarihî Kökenleri’ tezi ile
Yüksek lisans yaparak ‘Bilim Uzmanı’ oldu. On ilde, yaklaşık on bin Alevî
denek üzerinde araştırma yaptı ve yaklaşık iki bin Alevî köyü gezdi. İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde ‘Türkiye’de Alevîlik – Bektaşîlik
Üzerine Sosyolojik Bir Araştırma ’ konulu tezi ile de ‘Bilim doktoru ’ oldu.
Yayımlanmış ilmî içerikli 12 kitabı ve yüzden fazla makalesi bulunmaktadır.
Evli, 3 evlât ve 5 torun sâhibidir.

Önceki İçerikBelli Yaş Gruplarına Konulan Sokağa Çıkma Yasağı
Sonraki İçerikKopyadan Yolsuzluğa, Sosyal Ahlaksızlık
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.