Oğuz Çetinoğlu: Türkiye’ye patinaj yaptırmak isteyen Hıristiyan batı,
sunî bir Alevî Meselesi oluşturmaya, geliştirmeye ve gaile hâline getirmeye
çalışıyor. Alevî-Sünni bütünleşmesi için
çalışan bir din adamı olarak gelişmeleri yakından takip ettiğiniz biliniyor.
Nedir, neler oluyor anlatır mısınız?
Dr. Abdülkadir
Sezgin: Ülkemizde yaşayan ve kendisini ‘Alevî’
olarak tanımlayan halk aynen Âşık Veysel gibi, ‘Türküm, Müslümanım’ demekte, kendisini ‘Türk Milleti’nin özü’
olarak kabul etmektedir.
Alevî dernek ve vakıflarının çoğunluğu ise, Sovyetler
Birliği’nin dağılması sonrasında, Avrupa ülkelerinde dağınık ve teşkilatsız
kalan eski sosyalistlere -Almanya başta olmak üzere- AB ülkelerinde kurdurulan
derneklerin uzantısı olan gruplar gibi görünmektedir.
Bu dernekleri kuranların tamamına yakını yıllar önce
Alevîlikle bağını koparmış, Sovyetlerin çöküşü ile yaşadıkları şoktan
uyandıklarında kendilerini Alevî teşkilatı yöneticisi olarak gören Marksist
ideolojiyi dünya görüşü olarak benimsemiş kimselerdir.
Bu sebeple de Alevîlik konusu incelenip değerlendirilirken
halk ile kuruluşların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.
Bu yapılmadığında problem anlaşılamaz ve/ya çözülemez.
Çetinoğlu: Alevî olmayanlar Alevîliği nasıl yorumluyorlar?
Dr. Sezgin:
Üzülerek ifade etmeliyim ki, başta Diyanet İşleri Başkanlığı çalışanları olmak
üzere Alevî olmayan veya kendisini ‘Alevî’
olarak adlandırmayan kesimde son derece olumsuz ve Aleviliği dışlayan yerleşmiş
bir anlayış vardır.
Çetinoğlu: Ülke nüfusunu çoğunluğunu oluşturan bu kesimde Alevîlik
nasıl algılanıyor?
Dr. Sezgin:
Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı yönetici ve çalışanları
arasındaki algılamalar halkın da algılamalarına örnek olacağı için bu kurum
çalışanları arasındaki algılama biçimlerini cümleler halinde sıralamak uygun
olacaktır:
-Alevîlik ayrı bir dindir.
-Alevîlik sapık bir din anlayışıdır.
-Alevîlik İslam dışıdır.
-Alevîlik ateizmdir.
-Alevîlik Müslümanlığın içindedir.
-Alevîlik bir kültürdür.
-Alevîlik bir alt kültürdür.
-Alevîlik bir mezheptir.
-Alevîlik diğer tarikatlar gibi bir tarikattır.
Çetinoğlu: Hiçbirinin aklına ‘Alevîlik
din değildir, Alevîlik mezhep değildir, Alevîlik meşreptir.’ Demek gelmiyor
mu?
Dr. Sezgin:
Şüphesiz bu doğru düşünceye sâhip olanlar vardır. Fakat maalesef azınlıktadır.
Tamamına yakını din eğitim ve öğretimi gören ve doğrudan din konusu ile meşgul
olanlardaki algılama bile bu kadar yanlışlıklar, çelişkiler içermektedir.
İlahiyat fakültelerinde yapılmış master ve doktora
çalışmalarında da ‘Alevîlerin Şiî / Caferî olduğuna dair tezler olması bu
şaşkınlığın eseri olmalıdır.
Toplumun Alevî olmayan katmanlarında da ‘kestiği yenmez’, ‘kendileriyle evlenilmez’
şeklindeki algılamanın yaygın olduğu da bilinmektedir.
Din ile ciddî ilişkileri olup olmadığı tartışılan sanatkâr,
programcı gibi insanların rastgele söyledikleri ‘mumsöndü’ sözleri bu alandaki anlamaların ne kadar yanlış olduğunu
göstermesi bakımından çok önemlidir.
Belirtilen sebeplerle öncelikle Alevî olmayanların tamamının
‘Alevî algılama’larını düzeltecek ‘toplumun
din konusunda doğru olarak aydınlatılması’ meselesi bulunduğu kabul edilmelidir.
Çetinoğlu: Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bu meseleye olan ilgisi,
câmi cemaatinin alâkasının çok gerisinde. Yavuz Bülent Bâkiler, bir din
görevlisi olmadığı halde, İstanbul’daki bir câmide, Cuma sohbeti olarak,
Alevîlik hakkında konuştu. Namazdan sonra çok büyük bir kalabalık etrafını
sardı. Sorular sordu, teşekkürler edildi, gençler yanında yaşlı insanlarda elini
öpmeye teşebbüs etti.
Câmi görevlisinin ifadesine
göre hiçbir konuşma, Yavuz Bülent Bakilerin konuşması kadar alâka görmemiş.
Demek ki bu mesele, hassasiyet sâhibi insanların gayretleriyle çözüme
kavuşturulabilecek…
Dr. Sezgin: İsabetli
bir değerlendirme. Tekrarlanmasını faydalı görürüm. Fakat söz konusu konuşmanın
Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarına yapılması çok daha faydalı ve hatta
elzemdir. Böyle bir çalışma, problemin çözülmesindeki temel sosyal yapıyı
oluşturacaktır. Bu son derece önemlidir. Fakat Başkanlığın böyle bir çözüme
sıcak bakması mümkün değil gibi görülüyor.
Alevîlik konusunda öncelikle görüş birliğinin sağlanması
gereken en önemli alan Diyanet İşleri Başkanlığı alanıdır.
Bu sağlanmadan Alevîlik meselesi çözülemez. Çünkü din
konusunda devletin ana hizmet birimi Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Bu sıfatla meselenin
çözüleceği yer de Diyanet İşleri Başkanlığıdır.
Dr. ABDÜLKADIR SEZGİN 1948 Yılında Yozgat’ta doğdu. İlköğrenimini Yozgat’ta, orta Kasım 2011 de emekli oldu. İstanbul – Eminönü Din Görevlileri 1987-1991 yılları arasında Prof. Dr. Şaban Karataş Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü’nde, |