TV ekranlarında bizleri bilgilendiren değerli tıpçılarımız ara ara yabancı kavramları kullandıkları için yeterince anlaşılamamaktadırlar. Bazen de çelişkili kavramlar kullanılmakta ve yanlışlar yayılmaktadır. Londra’da virüs ile ilgili sokak afişlerinde sosyal mesafe kavramı yanlış bir şekilde kullanılıyor diye biz de aynı yanlışı yapmaya mecbur değiliz. Üstünde durulması gereken kavram insanlarımızın birbirine olan fiziki mesafesidir. Fiziki mesafe korunmadan, ara açılmadan öldürücü virüsle mücadele etmek zor olmaktadır. Fertler arasındaki fiziki mesafeyi açabilmek için öncelikle toplumda sosyal mesafeyi fertler arasında daraltmak gerekir. Bunun için fertleri virüsle mücadelede daha fazla bilgilendirmek, farklı yaklaşımlarla zihinleri karıştırmamak, insanları şuurlandırmak ve ortak aklı ve sosyal kabulü işler hale getirmek gerekmektedir. Şu halde; asıl olan fiziki mesafedir. Bunun için sosyal mesafenin ve gerekli davranış şeklinin yaygınlaştırılması gereklidir.
Bunlar yapılmadığı sürece, sosyal mesafeyi açarak fiziki mesafeyi kapamak zorlaşabilir. Ortaya çıkan bazı görüntülerden herkes rahatsız olmaktadır. Şuursuz, tehlikenin belki de tam farkında olmadan ortada dolaşan topluluklar, mevsimi olmamasına ve sokağa çıkmak yasak olmasına rağmen, yasağı çiğneyip denize bile girenler görülmüştür. Yasa ve kural dinlemeyen bu gibi tipler yasakları çiğneyerek kendi kendilerini tatmin etmektedirler.
Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü isimli kitabımızda da belirtiğimiz gibi, sosyal mesafe konusunda bir örnek üzerinde duralım. Fiziki mesafe çok olsa bile, fertlerin ve sosyal gurupların belirli bir millete, onun değerlerine, sembollerine, çıkarlarına içten bağlılık sürebilir. Bu durum fiziki mesafenin uzaklığına rağmen, sosyal mesafenin az olduğunu gösterir. Diğer taraftan, bunun tersi olarak fert ve sosyal guruplar arasında fiziki mesafe çok az olabilir; fakat bunların belirli bir millete mensubiyet şuuru, ortak milli kültürü paylaşma özelliği, bütün yerine parçanın ele alınması, etnik veya mezhep taassubu öne çıkmış olabilir. İnsanlar fiziki yakınlığa rağmen, birbirinden uzak ve milli kültür ile yabancılaşma durumuna düşerler. Bu durumda, fiziki mesafe sıfır bile olsa, sosyal mesafe çoktur. Fert ve sosyal gurupların milli ve dini bayramları, belirli gün ve ayları paylaşma özellikleri zayıflar.
Aslında milletleşemeyen toplumlarda etnik ve mezhep taassubu öne çıkar. Bu ülkeler milli çıkarlarını değil, etnik veya mezhep çıkarlarını savunur hale gelerek, emperyalist ülkelerin toprak bütünlüklerini çiğneme teşebbüslerine karşı direnemezler. Suriye ve Irak örnekleri bunun tipik misâlleridir.