Ege’nin Efeleri

61

Gürbüz Azak, 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 154 sayfalık eserinde; İstiklal Savaşı’na milis kuvvetleri olarak katılan efeleri anlatıyor. Kitapta; gerek vatan müdafaasındaki kahramanlıkları, gerekse ahlâk abidesi olarak mertlikleriyle, hizmet aşkları ile sayılan ve sevilen, kâmil insan karakterine sâhip örnek alınacak 7 kişinin hayat hikâyeleri var. Fevkalâde duygulu, nefes kesici heyecanlarla dolu bölümler okuyucuyu sayfalara, satırlara bağlıyor. Kahramanlarımız: Adnan Menderes, Demirci Mehmet, Çakıcı Mehmet, Gökçen Efe, Gümüş Diş, Emir Ayşe ve Yörük Ali’dir. 

Adnan Menderes, insanlarımızın büyük bir ekseriyeti olarak siyaset ve devlet adamı, başbakan olarak bilinir. Gürbüz Azak, mazlum ve mağdur şehidimizin, toprak, vatan ve millet sevgisini, okuyanın yürek tellerini inleten duygularını ve hazin vedasını, mermere yazar gibi, unutulması mümkün olmayacak bir ihtişamla okuyucuya aktarıyor.

Yaşı, 70’ten az olanlar Adnan Menderes’in haşmetini ve dramını kitaplardan veya kendilerine anlatılanlardan öğrenmişlerdir. Yazılanların ve anlatılanların pek azı, Gürbüz Azak’ın kaleminden çıkanlar kadar yürektendir, tesirlidir.  Gürbüz Azak, kelimelerle adeta Menderes’i ete kemiğe büründürüyor, karşımıza oturtuyor ve konuşturuyor:

“Ben Adnan Menderes!

Öksüz ve yetim büyüdüm. Babam beni doya doya sevemedi. Ben daha çok küçükken verem illetinden kurtulamadı. Hemen ardından annemi de aynı hastalıktan yitirdim. Kız kardeşim Melike’nin alın yazısı da aynıydı. 5-6 yaşında iken körpe vücudunu toprağa teslim ettik. ‘Baba’ diye koşacağım zaman babam yoktu. İleride belki dertlerimi, sızılarını paylaşacağım kız kardeşim pek küçükken göçtü. Çaresiz bir ana, bütün dallarımı koparır benim. Hemen tenha köşelere sığınır, orada bir başıma ağlar, ağlarım…

Babam öldüğünde ağlayamadım. Annem öldüğünde de… Kardeşimin yokluğunu nice sonra fark etmişimdir.

Ben Adnan Menderes…

Ben, insanları severdim.

İnsanların sevdiklerini, hem de yurdumu…

Daha da sevmeğe artık zaman yok.

 Dışarıya darağacı kurdular.

 Altı kişi yakınında durdular.

 Belli ki vakit tamam…

Şimdi bir daha anlıyorum:

Bu vatanı sevmek kolay değildir.

 Ama bu toprağın sevenleri hep olacaktır

***

Harp ve Sulh’, ‘Anna Karenina’ ve ‘Diriliş’ gibi eserleri dünya kültürüne armağan eden Rus yazar Tolstoy (1828-1910) diyor ki: ‘Romanlarımı yazarken, kalemimi mürekkep kabına batırmak yerine, ruhumun karanlıklarına daldırır ve oradan aldığım duyguları kâğıda geçiririm.’

Günümüzde mürekkep hokkası yok, divit yok… Sessiz gariban klavyeler, gürültücü ve çığırtkan daktilo tuşlarını mahzenlere, tavan aralarına attı. Yazı âletleri değil, insanlar bile mekanik hâle geldi, makineleşti. Nâzım Hikmetov, ‘Trum trak, turum trak makinalşmak istiyorum’ demişti. O’na inat tsunami gücündeki duyguları yüreklerine sağmayan insanlarımız var. Duygularını, nerede nasıl çoğalttıkları, zenginleştirdikleri bilinemeyen Gürbüzler, Azaklar… beyin ve yürek sancılarını sayfalara, sayfalardan okuyucuya başarı ile aktarabiliyorlar. Ege’nin Efeleri,  böyle bir başarının bercestesidir.

Siz hiç 5 metrekarelik hücrede, yıl uzunluğundaki günleri 30 santimetrekarelik demir parmaklıklı pencereden denizi ve gökyüzünü ve nadiren de olsa pencere önünden geçen martıları seyretmekle teselli buldunuz ve bu teselliyle mutlu oldunuz mu? Sizi oraya tıkan kuvvetin pencerenin camını siyaha boyatmak suretiyle bu teselliyi de elinizden alma zulmetine maruz kaldınız mı?

Ve daha niceleri…

Ölmeden ölüme mahkûm edilmiş, milletin sevgilisi bir başbakan… ve aynı milletten olmakla utanç… utanç ne demek, tiksinti duyulacak zalim kumandan ve başsavcı bozuntuları…

Gerçek güç sâhipleri, bulundukları makama güç verirler. Zâti güçleri Lût gölü, egoları Himalayalar seviyesinde olan zavallılar ise hasbelkader işgal ettikleri mevkilerden güç alırlar ve ancak Marpuis de Sade* taklitçisi olabilirler.

Bayrak taşıyanların geriye bakmaya vakti olmuyor.

Ve Adnan Menderes’in son dakikaları, son sözleri ve arşa yükselen asil duyguları… Kendi el yazısıyla Arap harfleriyle yazılmış veda mektubu:

Sizlere dargın değilim. Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki, Adnan Menderes, hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir. İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme karar-ı metanetle gittiğimi silâhların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz?

Şunu da söyleyeyim ki, milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendilerinizi yine de 1950’de kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi milletle el ele vererek, Adnan Menderes’in ölümü sizi ebediyete kadar takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Ama buna rağmen merhametim sizlerle beraberdir.’

Eserin diğer sayfalarında Adnan Menderes’le alakalı belge ve fotoğraflar, Ege’nin diğer efelerinin efsanevî hayatlarından destansı bölümler yer alıyor.

………………………..

*Marpuis de Sade: 1740-1814 yılları arasında yaşamış Fransız yazar. Zamanının ahlâk anlayışına aykırı davranışları sebebiyle toplam 30 yıl hapiste yatı. Kitaplarını hapishanede yazdı. Kitaplarında insanoğlunun içindeki çarpık duyguları ve kötülüğü, fazilet ve iyilik duygularıyla çarpıştırdı. Yazdıklarıyla birçok filozof ve edebiyatçıyı etkiledi. O’nun başkalarına acı vermekten zevk alma duyguları, sonraki yıllarda Sade isminden hareket edilerek ‘sadizm’ olarak adlandırıldı.   

MİHRÂBAD YAYINLARI:

 Prof. Dr. Kâzım İsmail Gürkan Caddesi Nu: 8 Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-514 28 28

Belgegeçer: 0.212-528 24 01 bilgi@mihrabadyayinlari.com  www.mihrabadyayinları.com

 

     

 

GÜRBÜZ AZAK:

     1938 yılında Denizli’nin Acıpayam ilçesinde doğdu. İstanbul’da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden Yüksek Mimar olarak mezun oldu. 

     Meslek olarak gazeteciliği ve yazarlığı seçti. 1961 yılında Hür Vatan gazetesinde ressam ve grafiker olarak çalışmaya başladı. Yeni İstanbul ve Bâbıâl’de Sabah gazetelerinde,  Büyük Doğu Dergisi’nde, Yeni Asya, Doğuş, Tercüman ve Türkiye gazetelerinde ressam, grafiker, köşe yazarı ve çeşitli kademelerde idareci olarak çalıştı.  Yazı ve kitaplarında Gürbüz Azak, Nedim Gürbüz, Oğuz Akalan ve Alış imzalarını kullandı. 1969-1974 yılları arasında atölye kurarak serbest ressamlık yaptı. Birçok dergide yazdı.

     Çok yönlü sanatkârdır: Katikatür çizdi, roman, şiir, hikâyeler ve mizahî eserler yazdı, hazırladığı çizgi roman film olarak TGRT’de gösterildi.

     Pek çok armağana lâyık görüldü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve ESKADER işbirliği ile adına saygı programları tertip edildi.

     Yayınlanmış eserleri: Deneme: Dostlara Mektup (1977, Nedim Gürbüz adıyla), Sizi Biri Arıyor (1985), Atlar Hazır mı? (1990), Dünyayı Ölüler Yönetir (1997).

<

Önceki İçerikSarımsak ve Korona Virüsü
Sonraki İçerikŞuralarda Yerli İlaç ve Aşı Konusu…
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.