Virüslü Genel Manzara

75

Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz. Dikkatli olmaya mecburuz. Maalesef AB ve uluslararası kuruluşların çoğu kayıpları oynuyor. Her ülke kendini düşünüyor. Bu durumda herşeyi yönetenlerden ve kamu görevlilerinden bekleyemeyiz.

            Maalesef yıllardır koruyucu, kollayıcı ve destekleyici sosyal devlet anlayışından uzaklaştık. Devletten de baba mı olurmuş dedik. Herşeyde şahsi çıkar ve kârı ençoklaştırmayı düşündük. Topluma dönük sosyal faydayı ve sosyal adalet kavramını unuttuk. Halkın çıkarının yerini çoğu zaman belirli sermaye çevrelerinin, yakın çevrenin ve bilhassa müteahhitlerin çıkarları aldı.

            Kimse hastalığı kendine layık görmüyor. Koruma altında olduğunu zannediyor. Genci yaşlısı virüsü hafife alıyor. Olup bitenlerden ders çıkarmıyor. Acaba neden?

            Genelde keyfine ve zevkine çok düşkün olduk. Aristokrat ruhlu vatandaşlar ortaya çıktı. Kibir, gurur ve çevreyi küçümseyici davranışlar arttı. Tevazu kayboldu. Şükretmek unutuldu. Borç harç, her alanda gösteriş tüketimi ve israf patladı. Hemen ve kolay isyan eder olduk. Evinde kütüphanesi olmayanların elinde pahalı telefonlar, altlarında son model arabalar var. Marka merakı her konuda statü sembolü oldu. Davranış ve algılamalarımız kültürel yapı özelliklerimizle çelişti. Moral değerlerimiz aşındı; maddi-manevi tatmin dengesi bozuldu. Meşru-gayri meşru ayırımı zayıfladı. Davranış bozuklukları ve sapma davranışlar normalleşti. Ayağımızı yorganımıza göre uzatma anlayışı terkedildi; doyumsuzluk ortaya çıktı. Komik ve garip bir tüketim yarışı başladı. Fertçilik, faydacılık, maddecilik ve benmerkezcilik öne çıktı. Dayanışma ve Türk milletine,  bütüne mensubiyet yerini parçalara aidiyete bıraktı. Bundan dolayı fedakârlıkları ve kuralları dışlayan gençler ve yaşlılar, uyarılara rağmen ölüme meydan okur gibi ortada dolaşıyor. Cehalet de bazılarını cesur yapıyor.

            Bazı tedbirler şunlar olabilir:

         Ücretsiz izin ve özel sektörde işten çıkarmalar önlenmelidir. Mağdur olanların ev kiraları ve ücretleri Fransa’da olduğu gibi büyük oranda devletçe karşılanmalıdır.

         Büyük fedakârlıklar yapan sağlıkçılara yeni bazı imkân ve hakların getirilmesi isabetlidir. Üç aylık ikramiye verilmesi uygun olabilir. Sadece alkış yetmiyor.

         Zaruri bir tüketim maddesi olan ekmeğin fiyatı aşağı çekilmelidir.

         Umreden dönen son kafilenin (11.000 kişi) 14 günlük karantina işlemleri acaba nasıl yürütülüyor? Daha önce dönen yaklaşık 10.000 kişi ne durumdadır bilemiyoruz. Keşke son kafileler gönderilmemiş olsaydı.

         Elektrik, su ve doğalgaz borçları sadece ertelenmemeli; indirime de gidilebilmelidir.

         En düşük emekli maaşı asgari ücretin altında olmamalıdır.

         Havaalanı, köprü, altgeçit gibi yap-işlet-devret şeklindeki yatırımların müteahhitlerine yapılan ve hazineye aşırı yük olan ödemeler bir yıl ertelenmelidir.

         Türkiye için önceliği olmayan İstanbul Kanalı gibi projelerde erteleme ve tekrar gözden geçirme yapılmalıdır.

         Sağlık Bakanlığı, sağlıkçılar ve diğer kamu kuruluşlarının başarılı hizmet ve gayretleri takdir edilmelidir.

Önceki İçerikKoronaşeytan veya Cambaza Bak Oyunu, Bize Düşen Görev
Sonraki İçerikÇanakkale, Adı Kanla Yazılan Destan…
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)