Büyük Görev (2)

105

Peki nerede yapılacak bu ulvî öğretim derseniz?

Nerede olacak, sayısız câmilerimiz yine ne güne duruyor?

Namaz vakitleri arasında câmiler;

Kur’an öğretimi bakımından en iyi mekânlardır.

Gerekirse, imam ve müezzinlere ek ücret de verilebilir.

Böylece parayla ölçülemiyecek kadar değerli olan hizmetleri,

Bir nebze de olsa karşılanmış olur.

Unutmıyalım ki,

Kur’an öğrenmenin yaşı yoktur.

Ne kadar erken başlanırsa o kadar iyidir.

Çünkü Kur’an ilahî bir kitaptır.

Bu yüzden hangi milletten olursa olsun;

Her çocuk onu rahatça öğrenebilir.

Okuyabilir.

Zira her dil, Kur’anı;

Rahatça telâffuz edebilecek kabiliyette yaratıldığı gibi,

Kur’an da, her dile yatkın bir mahiyette vahiy olunmuştur ki,

Bu onun mucize oluşunun, bir başka delil ve kanıtıdır.

 

Yapılmazsa, devlete düşen büyük görev

Yerine getirilir, bu takdirde ev ev

 

Devlet diyemez, hiçbir konuda bana ne

Devletin eğilmesi, dünyada an’ane

 

Hele Türkiye gibi, dünyada kritik noktada bir ülke

Bırakamaz ki denetimsiz hiçbir şeyi, bu iyi biline

 

Türkiye, tutmuşken tarihinde, orta yol diyerek Ehl-i Sünneti

Fırak-ı Dalle’ye, aradığı fırsat için, çıkaramaz daveti

 

Her yol deneniyor, Türkiyeyi, ille de batırmak için

Yanlış yorumlıyarak, dine bile dedirtiyorlar, geçin

 

Kim ne derse desin, Türkiye itilmek isteniyor girdaba

Bunun için, kendine özgü, çok değişik konumu da caba

 

Türkler ve Türkleşmiş müslüman kavimlerden oluşuyor Türk milleti

Bu, düşmana veriyor -maalesef- bizi parçalama cesareti

 

Hele din gibi, iki tarafı da, keskin bir kılıç

Edilse ihmal, sebep olur almaya, tarihî hınç

 

Velhasıl:

 

Devlet, Kur’anı da öğretmeli zamanında, çocuğa temelden

Dış güçleri caydırmalı, hayal kuracağı, yıkıcı emelden

 

 

Önceki İçerikBaşka İyi Yok
Sonraki İçerikAna Dilde Eğitim (1)
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.