(Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu, birinciliği beyaza verdiler.-Özdemir Asaf)
Siyaset veya siyaset dışı yeni oluşan parti ve dernekler, büyük ümit ve beklentilerle kurulur. Mevcutlarından daha farklı olmalılar zira. Uzun zaman diliminde diğerlerinde gördükleri aksaklıkları, hataları demokratik kusurları gidermek için bir araya gelen insan toplulukları, kendi yandaş, fikirdaş ve yoldaşlarıyla toplumda farkındalık yaratmak için bir çatı altında birleşirler.
Bu hal, Türk demokrasi tarihi incelendiğinde hep aynı yolu takip etmiştir. Tek parti dönemindeki(CHP) uygulamaları antidemokratik bulan Menderes ve arkadaşları, daha demokratik bir yönetim biçimi kurmak için CHP den ayrılıp Demokrat Partiyi kurdular. Ama Menderes hükümeti işbaşına geldikten sonra on yıllık iktidarları döneminde uyguladıkları anti demokratik yönetim, gittikçe dozunu artırdı ve yaptıklarının bedelini 1960 darbesiyle ödediler. Ondan sonra gelen hükümetler de, çağdaş hukuk ve çağdaş demokrasiyi Parlamenter sisteme uygulayacakları yerde, anti demokratik ve hukuksuz yönetimlerinin sonucunda her on senede bir darbelere maruz kalarak hem kendileri bedel ödedi, hem de millete ödettiler.
En son AKP iktidarının işbaşına geliş şartlarını ve ileri sürdükleri geçmiş hükümetler dönemindeki uygulamaları az çok biliyoruz. AK Partinin kaza bela olmadan 18 yılını dolduruyor olması; hak hukuk, adalet ve demokrasiyi iyi uygulamasından değil, Türkiye’de kendisine engel çıkaracak zinde güçleri birbirine kırdırarak yollarına devam etmesini bildiler. 18 Yıllık uygulamaya bakıldığında ayakta kalmalarının nedeni ülkeyi iyi yönettiklerinden değil, mevcut muhalefet partilerinin millete güven vermemesinden kaynaklanıyor. Nitekim en büyük özelleştirmeyi kendilerinin yapmasına, kamuya ait arazi ve işletmeleri satmalarına rağmen ekonomik kalkınmada, Cumhuriyet kurulduğundan bu yana Türkiye ortalamasının üzerine bir türlü çıkamadılar.
Yukarıda sıraladığımız sebeplerden dolayı Türk siyasetinde aradığını bulamayan, özellikle aydın ve liyakat sahibi insanların siyasi yönden yeni buluşma adresi, İyi Parti oldu. Bu güne kadar çizgisinde kırığı olmayan, pırıl pırıl bir geçmişe sahip olan Sayın Meral Akşener, henüz parti kurulma aşamasında sayıları yüzde 20-25 bandı arasındaki gayri memnunların yeni umudu olmuştu. Kuruluş sürecinde birtakım olumsuzluklara maruz kalan İYİ Parti, üst üste bazı nedenlerden dolayı kısa aralıklarla olağanüstü kurultay yapma zorunluluğunda kalmıştı.
3 Ağustos 2019 Tarihinde Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezinde gerçekleşen 4. Olağanüstü kurultayı öncesinde, salonu dolduran heyecanlı kalabalığın içinde gözleri pırıl pırıl, yüreklerine ummanı sığdıracak kadar iddialı genç insanlar, İyi parti MYK’ya adaylık için delegelerden oy istiyorlardı. Yaşanılan o anı, o heyecanı ancak orada görüp şahit olanlar anlarlardı. Bu olayı gören herkesin içini büyük umutlar kaplıyordu. Demek ki maya tutmuş, gelecek aydınlık ve hiçbir endişenin duyulmaması gerekiyordu. Ayrıca kurultayda çarşaf liste kararının alınması da, demokrasi yolunda atılan en büyük adımlardan biriydi.
Ancak bu sevinç ve heyecan fazla sürmedi. Oy kullandıktan sonra geldikleri memleketin yolunu tutan delegeler, daha evlerine varmadan oynanan çirkin oyunun iç yüzünü öğrenmiş oluyorlardı. Seçim çarşaf liste usulüne göre olmasına rağmen, liste delinmiş, 110-160 arasına blok liste sokulmuştu…
İşte o an, kongre başlamadan önce delegelerin partililerin yaşadığı heyecan geldi gözlerimin önüne… Tek kelimeyle yazık olmuştu verilen emeklere. İyi Partililer terk edip geldikleri eski partilerinde gördükleri çirkinliklerin aynısını burada da yaşıyorlardı. Değişen bir şey olmamıştı yani. Bir bayrak gibi etrafında toplandıkları İyi Parti genel başkanı Meral Akşener’e rağmen yapılan bu çirkinlik, partilileri karamsarlığa düşürmüştü.
Dileğimiz, bu güne kadar bir takım yanlışlar yapıldı, hiç değilse bundan sonra demokrasi adına, Türk milletinin geleceği adına düzgün işler yapılsın. Çünkü bu gün için Türk siyasal hayatına bakıldığında başka iyi yok…
Kalın sağlıcakla.