Büyük Harpte Türk Harbi

90

Dünyanın dört bir yanını saran Birinci Dünya Savaşı, batılı tarihçiler tarafından uzun yıllar bir Avrupa savaşı olarak işlenmiştir. Bu arada Çanakkale Savaşları ‘ikinci derecede unsurlar‘ olarak görülmüştür. Hâlbuki savaş, Avrupa kıtasında olduğu kadar ve hatta daha fazlasıyla Türkiye ve Rusya topraklarının büyük bölümünün bulunduğu Asya kıta’sında ve Orta Doğu’da, büyük değişikliklere yol açmıştır. Çanakkale Savaşları’nı, Birinci Dünya Savaşı’ndan soyutlamak veya tâlî unsur olarak mütalâa etmek, tarih şuuru ile bağlaştırılamaz. Öyle anlaşılıyor ki batılılar, Birinci Dünya Savaşı’nı başlatırken Osmanlı Devleti’ni, paylaşılacak bir ganimet olarak görüyorlardı. Rüyaları gerçekleşmeyince hüsranlarını, büyük hakikatleri göz ardı etmek suretiyle unutmaya çalıştılar. Aradan 100 yıl geçmesine rağmen, hüsran acıları dinmemiş olacak ki hâlâ, üç maymun rolünü oynamaya devam ediyorlar.

Büyük Harpte Türk Harbi‘ isimli eserin yazarı hakikat aşığı Maurice Larcher Larcher, güneşin balçıkla sıvanmasına mâni olmuştur. Tarih şuuruna sahip vatansever, üretken bir Türk münevver subayı olan Bursalı Yarbay Mehmed Nihad eserin önemini anlamış ve Türkçeye çevirmiştir. Mekânı cennet olsun, kabri nurlarla dolsun.

Eserin askerî kütüphanelerde unutulmasına gönlü razı olmayan Erol Kılınç yayına hazırlamış, Ötüken Neşriyat A.Ş. ise esere lâyık olduğu değeri vererek estetik bir zevkle hazırlanan kapak ve şık bir kutu içerisinde üç cilt hâlinde yeniden kültür dünyamıza armağan etmiştir. Tarih meraklıları adına emeği geçenlere milyonlarca teşekkürlerimi sunuyorum.

Birinci Dünya Savaşı’na Binbaşı olarak katılan General Maurice Larcher, ‘La guerre Turque dans la guerre mondiale‘ isimli kitabını 1926 yılında yayımladı. Kitap Fransız Genelkurmayı tarafından başarılı görülerek mükâfatlandırıldı. Fransa’da yayımlanışından yalnızca bir yıl sonra, Türkiye’de önemli bulunduğundan, Larcher gibi hem subay, hem askerî tarih uzmanı, hem kitap mütercimi, hem de harp okulunda öğretmen olan Bursalı Binbaşı Mehmed Nihad tarafından Türkçeye çevrildi, tahşiye* edildi ve yayımlandı.

Ötüken Neşriyat A. Ş.

İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50

Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: otuken@otuken.com.tr www.otuken.com.tr

*tahşiye: Arapça olan kelimenin açıklaması Türk Dil Kurumu sözlüğünde; ‘dipnot yazma, çıkma yapma‘ olarak geçiyor. Bir başka ifâde ile tahşiye, hâşiye yazma işlemidir. Hâşiye ise bir esere açıklama yazmak, ek bilgiler vermektir. Eskiler bun ‘şerh‘ diyorlardı. Şerhler, sayfa altlarına veya kenarına yazılabildiği gibi müstakil bir kitap olarak da hazırlanabilir. Bu şekilde yazılan kitaplar, bazen asıl kitaptan daha fazla değerli görülmektedir. Büyük Türk İslâm âlimi Serahsî’nin ‘el-Mebsut’ isimli eseri şerh yazma işlemine mükemmel bir örnektir.

 

Maurıce Larcher:

Bir asker çocuğu olan Maurice Larcher, 1885 yılında Fransa’nın kuzeyindeki Calais şehrinde doğdu. Babası da Fransız ordusunda subaydı. Maurice Larcher, 1802’de Napoléon Bonapart tarafından subay yetiştirmek üzere kurulan Saint-Cyr Harp Okulu’nda öğrenim gördü. Babasının gelirinin yetersizliği sebebiyle kendisine burs sağlandı. Parlak bir öğrenciydi. Erken yaşlarda askerî târihe ilgi duymaya başlayan Larcher, en iyi notlarını bu dalda elde etmişti. Osmanlı Devleti topraklarında hiç bulunmamış olmasına rağmen devlet ve ordu hakkında geniş ve derin bilgilere sâhipti.

Birinci Dünya Savaşı sırasında, Larcher, 1914’te Fas Yerli Avcı Alayı’nda, 1915’te Nişan Piyade Alayı’nda vazifeli idi. Ekim 1915’te Almanlar tarafından esir alındı, üç defa başarısızlıkla neticelenen kaçma teşebbüsünden sonra dördüncüde hürriyetine kavuştu.  Ocak 1918’de tekrar Fas’a gönderildi. Savaştan sonra, 1919-1921 Rus-Polonya Savaşı sırasında Rusya’ya düzenlenen Fransız askerî müdâhalesi çerçevesinde Kasım 1919’dan Mayıs 1921’e kadar Polonya ordusunda görevlendirildi. Fransa’ya döndüğünde yüzbaşı rütbesiyle 1925 yılında Fas’taki işgal kuvvetleri komutanının emrine verildi. Aynı yıl Fransa’ya döndükten sonra, 1930-1933 arasında harekâtlardan sorumlu olarak Genelkurmay Başkanlığında daha sonra Millî Savunma Yüksek Kurulu Genel Sekreterliği’nde görevlendirildi ve 1938’e kadar albay rütbesiyle Kuzey Afrika ordusuna dâhil Cezayirli Nişancı Alayı’na komuta etti. İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1940 yılında yine esir düştü. Esâreti sırasında rütbesi tuğgeneralliğe yükseltildi. Esâretten sonra bu rütbeden emekliye ayrıldı.

Türkçeyi Paris’te bir dil okulunda öğrenmişti. Doğu Dilleri Okulu’ndan Arapça ve Türkçe diplomalarını alarak 1923’te mezun oldu. Görev saatleri dışında donanmanın târih birimi için Osmanlıca yazılmış eserleri ve makaleleri Fransızcaya çevirdi. Telif ettiği 2 kitabı da  Kafkas Harekâtı ve Çanakkale 1915 Boğaz Harekâtı isimleriyle Türkçeye çevrilmiştir.

 

Yarbay Mehmed Nihad Bey

1886 yılında Bursa’da doğdu.  42 yıllık kısa hayatına harp tecrübelerinin yanı sıra tercüme ettiği kitapların yer aldığı 39 harp târihî eseri sığdırmıştır. Cumhuriyet’in ilk ve en önemli harp târihçileri arasında yer alan Nihat Bey, asker olmanın ötesinde vatansever bir münevverdir. Tarafsız bir bakış açısıyla yazdığı eserlerinde, muharebelere ilişkin pek çok hatâyı ve ders alınması gereken noktayı titizlikle işlemiştir. Yazılış târihinden bu yana bir asır geçmesine rağmen araştırmacılar tarafından eserlerinden, ‘kaynak kitap‘ olarak faydalanılmaktadır.

Cumhuriyet’in ilk harp târihçisi olan Yarbay Mehmet Nihat Bey, Trablusgarb, Balkan Harbi, Çanakkale ve İstiklâl Savaşı’na katılmıştır. Uzun yıllar Harp Akademisinde öğretmenlik yapmış ve birçok kurmay subayı fikrî yönden etkilemiştir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Harp târihi ile alakalı konferanslar vermiş, vefatından bir yıl öncesine kadar Çanakkale’yi ziyâret edenlere, çarpışmaların geçtiği mekânlarda, çok değerli bilgiler aktarmıştır.

Nihat Bey, yaşadığı dönem ve katıldığı savaşlar itibarıyla döneminin şartlarını objektif bir gözle analiz etmiş ve kendinden sonra gelecek nesillere büyük eserler bırakmıştır. Şâhit olduğu olayları kaleme alarak yakın târihimize ışık tutmuştur.

Bursalı Yarbay Mehmet Nihat Bey, 1928 yılında görev esnasında kaza kurşunu ile İzmir’in Güzelbahçe ilçesinin Klizman bölgesinde şehit düştü.

Harp Akademisi’nde askerî târih dersleri veren ve üretken bir yazar olan Bursalı Mehmed Nihad, Moltke ve Falkenhayn’ın hâtıraları gibi Almanca ve Fransızca yazılmış eserleri de Osmanlıcaya çevirdi. Telif ettiği eserler de Larcher’ninkiler gibi Çanakkale Savaşları, Balkan Savaşları, Rus-Japon Savaşı ile ilgiliydi. Larcher’den Türkçeye çevirdiği kitap, biri 1927, ikisi 1928’de olmak üzere üç defa basıldı. Birinci Dünya Savaşı ile alakalı Türkçeye çevrilmiş ender eserlerden biridir.

Erol Kılınç:

1945 yılında Konya’nın Bozkır ilçesinde doğdu. 1949 yılında ailesiyle birlikte Aydın’ın Söke ilçesine yerleşti. Söke Kemalpaşa İlkokulu’nu bitirdi. Parasız yatılı imtihanlarını kazanarak Aydın Lisesi’ne kaydoldu ve ortaokulu burada bitirdikten sonra Lise 1. sınıfta Denizli Lisesi’ne nakledildi. Buradan 1967 yılında mezun oldu. Bir ara Çine’de noter başkâtipliği, sonra Söke’de noter kâtipliği yaptı. Aynı dönemde Söke’de Türkçüler Derneği 2. Başkanlığında ve Türkiye Komünizmle Mücadele Derneği Şube 2. Başkanlığı’nda bulundu. CKMP’nin Söke teşkilatı kurucuları arasında yer aldı. Söke’de 2 yıl boyunca ‘Özü Sözü Gerçek‘ isimli gazeteyi yayımladı.

1967 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne girdi. Üç yıl bu bölümde okuduktan sonra, ara verdi ve 1971’de Tarih Bölümü’ne geçti. Bu bölümden 1975 yılında mezun oldu.

1968-69 yıllarında İstanbul’da yayınlanan ‘Millî Hareket‘ dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Bu yıllarda Edebiyat Fakültesi Ülkü Ocağı’nın kurucuları arasında yer aldı. 1967-1971 yılları arasında Doğu Türkistan Türklerinin Lideri İsa Yusuf Alptekin’in özel kâtipliği görevini yürüttü. Yine bu dönemde İstanbul Ülkü Ocakları Birliği’nin kurucu başkan yardımcılığını yaptı. Osman Bahadır’dan sonra başkanlığa getirildi. 1971’de Kutluğ Yayınları’nı kurdu. 1977 yılı sonuna kadar Kutluğ Yayınları’nda yöneticilik-editörlük yaptı. Devlet, Millî Hareket, Türk Yurdu dergilerinde az sayıda makalesi yayınlandı. 1975-76 yıllarında Recep Haşatlı’nın (şehîd) başkanı olduğu MHP İstanbul İl yönetiminde sekreterlik görevi yaptı.

Askerliğini 1979-80 yıllarında Piyade Asteğmen olarak Genelkurmay ATASE Başkanlığı’nda tamamladı. 1978 yılı Mart’ından 2012 yılı Ocak ayına kadar Ötüken Neşriyat’ta yöneticilik ve genel yayın yönetmenliği yaptı.

Başta ‘Zihin Sancıları‘ olmak üzere 4 adet telif eserinin yanında, bir düzineye yaklaşan kültür değeri yüksek kitabı yayına hazırlamıştır.

 

KUŞBAKIŞI

 

İsmail Gaspıralı ve Rusya Türklerinin Millî Uyanışı

İsmail Gaspıralı, eğitim anlayışıyla Rusya Müslümanlarının modernleşmesinde yeni bir kapı açmıştır. Okuma-yazma öğretiminin hızlanmasını, Müslümanlar arasında yeni bir neslin yetişmesini sağlamıştır. ‘Usul-i Cedid / Yeni Usûl‘ adını verdiği eğitimin yaygınlaşması, ilk mektep kitaplarının ortaya çıkması, yeni edebî türlerde eserler verilmesi daha geniş bir ifâde ile Rusya Türklerinin-Müslümanlarının dünya görüşünün değişmesinde Gaspıralı neredeyse tek başına başarılı olmuştur. İsmail Bey’in sıbyan mekteplerinde Usul-i Cedid üzere Türkçe okuma-yazma öğretimi başarılı bir sonuç vermiş, bu eğitim sistemi başta Kırım ve Kafkasya olmak üzere Rusya Türkleri arasında kısa zamanda yaygınlaşmıştır.

Tercüman gazetesi birçok açıdan önemli bir araç olmanın yanında Türkçe okuma ve yazmanın yaygınlaşmasında da büyük rol oynamıştır.

Gaspıralı İsmâil hakkında daha çok bilgi edinmek isteyen araştırmacıların ve konuya ilgi duyan herkesin başvuru kitabı niteliğindeki eseri Selçuk Türkyılmaz hazırladı, 13,5 X 21 santim ölçülerinde 256 sayfa hacimle yayınlandı.

Ketebe Yayınları:

Maltepe Mahallesi, Fetih Caddesi Nu: 6/2 Topkapı, İstanbul. Telefon: 0.212-612 29 30 e-posta: ketebe@ketebe.com //  www.ketebe.com

 

Mağlûplar – Birinci Dünya Savaşı Neden Bitmedi?

1914 yılının ilk aylarında Avrupa huzursuzdu. Huzursuzluğun sebepleri şöylece özetlenebilir: 1-İngiltere-Almanya ve Fransa-Almanya arasındaki rekâbet,  2-Rusya’nın Uzakdoğu’da Japonya tarafından durdurulması sebebiyle Balkanlarla alakadar olmaya başlaması ve İstanbul ile Çanakkale boğazlarını ele geçirmek istemesi, 3-Rusya’nın Balkan devletlerini Türkiye ve Avusturya-Macaristan imparatorluklarına karşı devamlı kışkırtması, 4-Alakalı devletlerin 2 yıl önceki Balkan savaşlarının neticelerinden memnun kalmayışı…

Avusturya-Macaristan veliaht prensinin Saraybosna’da bir Sırp teröristi tarafından öldürülmesi, huzursuzlukların bir anda dünya tarihinin o döneme kadar gördüğü en büyük savaşa dönüşmesine sebebiyet verdi.

27 Temmuz 1914 tarihinde  Avusturya’nın, Sırbistan’ın başşehri Belgrat’ı bombalaması ile Birinci Dünya Savaşı başladı. Daha sonra Almanya, Rusya’ya savaş ilan edip Lüksembourg’a, 3 Ağustos’ta da Fransa’ya savaş ilân edip Belçika’ya girdi. 5 Eylül’de Rusya, Fransa ve İngiltere, İttifak Devletleri olarak birlikte hareket etmek üzere anlaşma imzaladılar. Almanya, Osmanlı Devleti’nde söz sâhibi Enver Paşa’yı ikna ederek hileli bir usulle Osmanlı Devleti’ni de yanına çekti ve Türkiye açısından hiç lüzûmu yokken savaşa katılmasını sağladı. Savaş sona erdirildiğinde; her iki taraftan savaşa katılan 65.600.000 askerin 38.481.000’i öldü. 9.323.000’i yaralanarak, esir düşerek ve kaçarak savaştan çekildi. Sivil halktan 10.000.000 kişi can verdi.

Buna rağmen bölgede huzur sağlanamadı. Kozlar İkinci dünya Savaşı’nda paylaşıldı.

Yüksel Taşkın tarafından Türkçeye çevrilen Robert Gerwarth tarafından telif edilen eserde;  Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yapılan barış antlaşmalarının savaşı bitiremediği anlatılıyor. Kitap tekrar çizilmek istenen sınırlar, sürgünler, yeni milliyetçiliklerle İkinci Dünya Savaşı’nın tohumlarını eken bir şiddet dalgasının Avrupa’yı sardığını maharetle ortaya koyuyor.

Mâcerâ romanı gibi okunacak bir kitap. Yıkılan, dağılan imparatorluklar, çile çeken sivil halk açısından merhamet duygularını kabartan ve taşıran duygu yüklü sayfalar, okuyucuyu âdetâ esir alıyor.

13,6 X 21 santim ölçülerinde 456 sayfa…

DOĞAN KİTAP:

19 Mayıs Caddesi Nu: 1, Golden Plaza Nu:1 Kat:10 Şişli 34360 İstanbul. Telefon: 0.212-373 77 00

Belgegeçer: 0.212-355 83 16  www.dogankitap.com.tr e-posta: satis@dogankitap.com.tr

 

Benlik Üzerine Denemeler:

Modern edebiyatın kurucu yazarları arasında adı geçen Virginia Woolf, okula gitmediği hâlde evde kendisini yetiştirmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın en çetrefilli zamanlarında bir yazar olarak yaşadı. Kendisini ve kendisinin içindeki kendisini dahi tenkit etmektedir. Kadın hakları, kitap yazarları ve kitap okurlarını hedef alan tenkitleri, Virginia Woolf’un bu kitabında da yer alıyor.

Esra Çakıruylası tarafından Türkçeye çevrilen kitapta, yazarın farklı deneme ve makaleleri bir araya getirilmiş. Kitabı yayına hazırlayan Britanyalı yazar Joanna Kavenna, kitap için ‘Benlik Üzerine Denemeler‘ ismini uygun görmüş. Joanna, bu ismi Virginia’nın kendi benliğini de sorguladığı için verdiğini söylüyor. 20. yüzyıl başlarında kaleme alınmış bu yazılar, hem dönemi hem geçmişi hem de geleceği analiz ediyor.

Yazar bu eserinde hem bir edebiyatçı olarak karşımıza çıkmakta hem de savaşın ortasında sığınakta bir şeyler karalayan bir genç edasıyla savaş ortasında nasıl düşünüleceğini okuyucuya aktarmaktadır. İlk bölümde yazar, hem geçmişin modern sanat anlayışını gözler önüne sermekte hem de iki neslin imkânlarını değerlendirip tenkit etmektedir. Diğer bölümde ise yazar, birkaç kitabı ve yazarı eleştirirken aslında benlik üzerine de birçok dokunuşta bulunuyor. Trende karşılaştığı insanların benliklerini ve bu benlikler gölgesinde kendi benliğini ve diğer benlikleri sorguluyor. Okuyucu, bir olayı okur gibidir. Aslında o yazıda birçok karakter analizi vardır. Kitabın sonlarına doğru kadın hakları konu ediliyor. Kadını en başta kendi yaşadıklarıyla târif ediyor ve mesele, bir kadın hakları semineri havasına sokulmadan anlatılıyor. Kadın hakları meselesinin kadınlarda başladığı ifâde ediliyor: Meselenin temelinde yatan şey; kadının cazibesi, nazı ile iletişim kurmasıdır. Sâdece kadınlarda değil erkeklerde de bu probleme dikkat çekip özellikle savaş ve liderlik meydanlarında kadınların hiç yer almayışını ve bunun neticelerini sayıyor.

Ele aldığı diğer konu ise kadınların başarılı olmaları için neler yapması gerektiğidir.

Kitabın sonunda hayata dair sorgulamalar ve niçin bu dünyada olduğumuza dair yazarın görüşleri yer alıyor. Kişilikle alakalı gelişim meselelerine alâka duyanlar, tavsiyelere açık olanlar okuyabilirler.

AYRINTI YAYINLARI: Hobyar Mahallesi. Cemal Nadir Sokağı: Nu:3  Cağaloğlu 34112 İstanbul

Telefon: 0.212-512 15 00  Belgegeçer: 0.212-512 15 11 e-posta: info@ayrintiyayinlari.com.tr www.ayrintiyayinlari.com.tr

KISKA KISA… KISA KISA…

1-KRALİÇENİN HÂTIRA DEFTERİ-BİZANS’TA KAYIP ZAMAN: Mehmet Coral / Doğan Kitap

2-ÂDEM’DEN ÖNCE: Jack London-Levent Cinemre / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

3-İSLÂM VE TÜRK HUKUK TÂRİHİ ARAŞTIRMALARI VE VAKIF MÜESSESESİ: Mehmet Fuat Köprülü / Akçağ Yayınları

4-VİCDANLARI SORGULATAN HİKÂYE STRUMA: Aaron Nummaz / Destek Yayınları

5-VARSA YOKSA İLETİŞİM: Başak Tecer / Remzi Kitabevi

 

 

 

 

Önceki İçerikİstanbul’da AKP Adayı Önde Olsaydı
Sonraki İçerikItır Yetiştirdim Penceremde
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.