Yörüklerimizin varlığını bilmekle beraber kendileri hakkında yeterince bilgi sahibi olmadığımızı düşünüyorum. Yaşadığımız şehir Kocaeli’mizde de bunların varlığı bilinmekle birlikte aynı durum vardır. Bu durumu halen konar-göçer hayatı sürdüren ve hayvancılıkla uğraşan Yörüklerimizin olduğu bilgisini aldığımda daha iyi anlamıştım. Bu bilgiyi paylaştığım çoğu kişide bu kanaati doğrulamaktaydı.
Gazeteci-Belgesel yapımcı İsmail Kahraman’ın 2013 de Kent Konseyi Başkanlığı sıfatım sebebi ile bilgilendirmesinden Gebze Sığırlık merasında bu Yörüklerimizin yaşadığını öğrenmiştim. Konu hakkında yazdığım Kocaeli Aydınlar Ocağındaki iki makalemden bilgilenebilirsiniz.
‘Kaybolan değerlerimiz Yörük kültürü’ isimli İç İşleri Bakanlığı Sivil Toplumlar Genel Müdürlüğü’nün desteği ile yapılan Gebze Yörük Türkmen Derneği’nin bir çalışması var. Bu vesile ile şahsımı da gönüllü bir danışman gördükleri için kendileri ile daha çok görüşmelerimiz olmaktadır. Bu çalışmalardan ilki Manisa’daki Obasya’yı ziyaretimizdi. İkincisi ise Antalya’daki Yörük Dernekleri ile yapılan çalıştay ve Serik Gebiz’i de kapsayan ziyaretlerimizdir. Bu yazımda bu vesile ile öğrendiğim bazı bilgileri ve tespitlerimi sizlerle paylaşacağım.
Şehrimizin Yörüklerinden ve onların önderi diyebileceğimiz Mehmet Özer Beyin ilginç tespitleri var. Yörükler doğal hayatın özgürlüğünü ormanların kendilerine verdiği sınırsız hürriyetle yaşarlar. Keçileri de koyuna bunun için tercih ederler. Sevdikleri ve bakımından mutlu oldukları atlar ve keçilerde de benzer özellikler vardır. Dostlukları samimi ve içtendir. İkramı severler ve kendileri yemeyip misafirlerine yedirecek kadar da elleri açıktır. Devletine sadakatleri çok yüksektir. Ancak çok büyük bir haksızlığa uğradıklarında buna tahammül edemez ve karşı çıkarlar. Zannedilenin aksine Yörükler ormanların koruyucusudurlar. Yetiştirdikleri keçileri ormanın düşmanı değil dostudur. Çünkü onlar iğne yapraklı ağaçlara zarar vermezler, ormandaki varlıkları ile ağaç diplerini havalandıran davranışları ile doğal orman yangınlarının çıkmasına fırsat vermezler.
Ev sahipliği ve misafirperverlikteki samimiyetlerini Antalya seyahatimizde yaşadık. Mehmet Özer, Cemil Karatepe, Ahmet Altıntaş, İsmail Kahraman ve şahsımın olduğu 5 kişilik heyetimize fevkalade güzel ev sahipliği yaptılar. Serik Yörükleri Dn. Başkanı Adnan Tezgel ve yardımcısı Ayşegül Akman ilgi ve ikramları ile, Antalya Yörükleri İlbeyi olan Hamdi Sarıca, Yörük kültürü unsurları ile döşediği bürosunda, bizzat eş ve çocuklarının yaptığı yemeklerle otantik sofrasında yaptığı ikramlarla heyetimizi ağırlamayı bir görev anlayışı ile yaptılar. Heyetimizi havaalanından alıp 2 gün boyunca şoförü ile birlikle emrimize veren İrfan Büyükgediz’in nezaketide diğer kayda değer ve takdirlerimizi, teşekkürlerimizi gerektiren samimi ev sahipliği örnekleriydi.
Bu toplantının bir amacı da Gebze Yörükleri ile Antalya Serik Gebiz Yörükleri arasındaki bağın var olup olmadığı idi. Çoban Mustafa Paşa’nın Gebze’deki Camii-Medrese ve vakıflarının varlığı, paşanın vezirliği döneminde Macaristan’ı da içine alan fetihlerin olması, Sultan Orhan zamanında uç beylerinin emrinde buralara yerleşmiş Türk aşiretlerinden bazı insanların oralara götürülüp yerleştirilmiş olacağını düşündürüyor. Nitekim orada da gebuz adında bir bölge vardır. Osmanlı’da uç beylerinin emrinde, sonsuz cesaretleri, efsaneleşmiş kahramanlıkları ile ordunun önünü açan-ardını kollayan bu akıncılar olarak bilinen Türklerin bir kısmı; devletin güç kaybı ile geri çekilmişlerdir. Antalya Gebiz’deki Macarlar diye de bilinen ailelerin Macaristan bölgesinden önce Gebze’ye, daha sonra buraya getirilen Yörük Türkleri olduğu düşünülmektedir. Çalıştay’da bir konuşma yapan tarihçi Doç. Dr.Mehmet Ak 1700’lerin başında Macar Hasan ismini görmekle beraber bu konunun tarihçilerin araştırmasına muhtaç olduğunu söylemiştir. Burada da Sığırlık adlı otlakiye ve yaylakın olması ise yine bu düşünceyi kuvvetlendiren bir bilgi olarak değerlendirilmiştir. Bu çalıştaya katılan Antalya’daki yörük dernekleri temsilcilerine ve bize yardımcı olan Antalya Valiliği Kültür Müdürlüğü’ne müteşekkiriz.Ayrıca bu toplantımıza gelerek bize katkı sunan Aydınlar Ocağı Başkanlarından Nasuh Boztepe ve diğer misafirlere de teşekkür ederiz.
Serik’in Gebiz bölgesini gezip görerek ve Belediye Başkanı Prof. Ramazan Çalık’ı ziyaretle Gebze-Gebiz kardeşlik köprüsü ve kardeş şehir olabileceği konuşuldu. Buradaki Yörük kültürünü tanıtmak amaçlı Antalya Büyükşehir Belediyesinin yaptırdığı müze örnek alınacak güzellikte idi. Gebiz mahallesi meydanında Macaristan’dan gelenler anısına yapılmış hatıra anıt eserin görülmesi, daha sonra meydandaki kahvede eski belediye başkanı Cengiz Büyükgediz ile yapılan bilgi alışverişi ile gezimiz sürdürüldü. Bu gezide ayrıca Döşemealtı Belediye Başkanı Mimar Turgay Genç’i de ziyaretle onların kırsal yerleşim alanlarına yaptıkları proje desteği konusunda bilgi aldık. Bu projelerin bizim Sığırlık Mandırasında kullanabileceğimiz yönlerinin olma düşüncesi ile bu ziyareti yapmıştık.
Kaybolan değerlerimiz Yörük kültürü adı verilen bu çalışmamızın Antalya ayağı yoğun ziyaretler ve o bölgedeki Yörük derneği temsilcileri ile yapılan çalıştay ile tamamlandı. Buradaki tespitlerimiz Kocaeli’miz için düşünülen Gebze Sığırlık Mandırası ve Yörük Obası fikrimizin ne kadar yerinde ve yapılabilir olduğunu göstermesi bakımından ayrıca önemlidir..Şimdi sıra, bu çalışma gereği şehrimizde ocak ayında yapılacak Yörük şenliğinde…Sağlıcakla kalın.