Andımız Milli Kimliğimizdir.

48

2012 yılında ülkemizde başlayan/başlatılan çözüm süreciyle ilgili yakın tarihimiz çok şeyleri anlatır. Bunlardan en önemlisi de 2012 yılında orta dereceli okullarda, 2013 yılında da ilkokullarda Andımızın okutulmasına Milli Eğitim Bakanlığı İlk Öğretim Kurumları Yönetmenliğinde yapılan bir değişiklik ile son verilmesidir.

O süreçte sadece andımızın okutulmasına son verilmemiş, aynı zamanda ”Ne Mutlu Türküm Diyene” seslenişimiz de yurdumuzun her yanından kazınmış, silinmişti…

Elbette ki, böylesine bir uygulama kendisini Türk Milletinin ayrılmaz bir parçası olarak gören, Türkiye Cumhuriyeti devletini vatan belleyen tüm vatanseverleri derinden yaralamış, ziyadesiyle üzmüştü.

Geçtiğimiz hafta içinde Danıştay 8’nci Dairesinde oy çokluğuyla alınan karar ile Andımızın okullarımızda okutulmasının önü açıldı. Yargı süreci henüz tamamlanmamış olsa da, okullarımızda andımızın okutulması mümkün hale gelmiştir.  Tabii ki bu kararın uygulanması sorumluluğu Milli Eğitim Bakanlığı’ndadır

Bu karar sonrasında öncelikle andımızı bir kez daha hatırlayalım:

”Türküm, doğruyum, çalışkanım. İlkem küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım, Türk varlığına armağan olsun. Ne Mutlu Türküm Diyene.”

Andımız; Türk milletinin niteliklerine uyan, geçmişimizi anlatan, günümüzde yaşanan türlü teslimiyetlere karşı koyan, geleceğimize yöne veren gerçekler manzumesidir.

Andımız milli kimliğimizdir, Cevher-i Aslimize de uygundur. Cevher-i Aslî: Bir toplumu millet yapan ve ayakta tutan değerler bütünüdür. Aynı olaylar karşında gülen, aynı olaylar karşısında ağlayan, aynı değerler için şehit olmayı, can vermeyi bilen toplumlar, “Cevher-i Aslisi” olan toplumlardır.

Kendi tarihine, kültürüne, maneviyatına sahip çıkan, bunu milli eğitim programlarında çocuklarına aşılayan, mensubiyet duyduğu milletin ve insanlık âleminin her bir ferdini yaşatarak yüceltilmesini isteyen toplumlar, kısacası insanlığa medeniyet sunma amacını güden insanlar aslî unsurları ile bir millet olurlar.

Bunu sağlamanın en kestirme ve kesin yöntemi de; gelecek nesillerimize esas olarak Milletine, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne, TBMM’ne düşman olanlarla mücadele ve bu mücadelenin sebep ve vasıtalarını öğretmektir. Bu bilinç ile donatılmayan millet için yaşama hakkı yoktur. Türk’ü tanıyan dost ve düşman, bu cevherin ne anlama geldiğini de çok iyi bilir.

Bu cevher en son sınavını Fetö alçaklarını defetmekle vermiş, aziz vatan topraklarımızı bu ihanet çetesinde teslim etmemiştir.

Onun için andımıza dil uzatanlar da, okutulmasını yasaklayan kararın iptal edilmesini eleştirenler de, ”buyursun yüksek yargı Türkiye’yi yönetsin” cümlesini kuranlar da. Türk Milletinin Cevher-i Aslisini bilmelidir.

Andımızın hiçbir yerinde sorun yoktur. Okunan her kelimesi bizi anlatır. Vatanımızın adı Türk’tür, Milletimiz adı Türk’tür. Doğruluk, çalışkanlık, varlığını Türklüğe armağan etmek; Türk Milletinin en önemli nitelikleridir. Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir. Bu gerçekleri görmezden gelmek tarihi inkâr etmek demektir.

Ülkemizin zor bir süreçten geçtiği, milli değerlerimizin ön plana çıktığı bu dönemde; andımızla ilgili geçmişte yaşanan bir hatanın düzeltilmesi için alınan bu karar; ”Türk Milletinin ruh kökünden fışkıran çığlığa da ilgisiz kalmamış, kalamamıştır.”(Sn. Bahçelinin açıklamasından)

 

 

Önceki İçerikAy Tenlim
Sonraki İçerikAvrupa Nedir Ne Değildir? (1)
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.