Hani bizim şeker fabrikalarımız vardı. Cumhuriyetin ilk yatırımlarındandı. Ürettiği şeker pancardan üretilirdi, en zararsız şekerdi. Bizim işçimiz çalışır, pancarını bizim köylümüz üretirdi. Binlerce işçimiz ve köylümüz için geçim kaynağıydı. Pancar üreticisine, melasçıya, süt üreticisine, damızlık sığır yetiştiricisine ekmek kapısıydı.
Onları insan sağlığına zararlı mısır şurubu üreticisi ve Türkiye’nin şeker piyasasını ele geçirmeye çalışan Cargill şirketinin raporuna ve ABD Başkan yardımcısının ricasına dayanarak sattılar. Bir KHK ile de Şeker Kurumunu kapattılar.
İnsanlarımızın sağlığını, geçim kaynağını hiçe saydılar. Bu 11 şeker fabrikamızı içindeki stoklarıyla, alacaklarıyla, arsalarıyla birlikte 4,5 milyar liraya sattılar.
***
Adalet ve Kalkınma Partisi bu seçimlerde bir milyar liranın (eski parayla bir katrilyon lira) üstünde bir harcama yapıyor.
Sadece 580 milyon TL hazine yardımını, Belediyelerin sınırsız imkânlarını, valilik ve kaymakamlıkların gücünü, devlete iş yapan müteahhitlerden alınan zorunlu bağışları, Cumhurbaşkanlığı fonunu ve muhtemelen örtülü ödenekleri kullanıyorlar.
Yani şeker fabrikalarının satışından elde edilen gelirin asgari dörtte birini sadece bu seçimde AKP harcıyor.
O da yetmiyor ele geçirdikleri TV kanallarını ve gazeteleri, hatta devletin TRT’sini bile hoyratça adaletsizce kullanıyorlar. Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu’na kapattıkları bu mecralarda 7/24 AKP Genel Başkanını, Başbakanı ve diğer AKP’lileri izlemeye mahkûm ediliyoruz.
Gündüz üç ayrı yerde, iftarda, sahurda her an herhangi bir saatte Erdoğan’ı ve AKP’lileri canlı yayınla veren kanallar iki Cumhurbaşkanı adayına ambargo uyguluyor. (Devletin TRT’si bile utanmadan Meral Akşener ve Muharrem İnce’ye sadece on dakika yayımlayabileceğini açıkladı. Onlar da bu teklifi reddetti)
Tayyip Erdoğan’ın mitinglerinin günlerce öncesinde şehrin bütün billboardlarını afişleriyle donatıyorlar, miting bittikten sonra da indirmiyorlar. Parti bayraklarını o kadar yoğun kullanıyorlar ki başka partilerin ki görülmesin. Müthiş bir güç gösterisi ile psikolojik baskı uyguluyorlar.
Ancak Tayyip Erdoğan TV’lerde diğer adaylarla birlikte tartışma programına çıkamıyor.
Bu tavır demokratik değil.
Bu tavır adaletli değil.
Bu tavır medeni değil.
Bu tavır İslami değil.
Bu tavır insanlarımızın haber alma hakkının gaspı demek.
Bu tavır kendilerine emanet verilen devlet gücünün kötüye kullanılması demek.
Ama ne yazık ki, bu tavır AKP seçmenini rahatsız etmiyor.
Haksız ve abartılı güç kullanımından mutlular.
****************************
Aslında Çok Fakirler
Bunların o kadar çok paraları var ki haddi hesabı yok.
Fakat o kadar fakirler ki, Paralarından Başka Hiçbir Şeyleri Yok.
Bunların paraları çok ama, adalet duyguları yok.
Bunların paraları çok ama, vicdanları yok.
Bunların paraları çok ama, halkın içinde dolaşacak yüzleri yok.
Bunların paraları çok ama, eşit şartlarda yarışmaya cesaretleri yok.
Bunların paraları çok ama, rakiplerini dinlemeye tahammülleri yok.
Bunların paraları çok ama, nezaketleri yok.
Bunların paraları çok ama, değerleri yok.
**
Bunların paraları çok ama, içinde haram ve kul hakkı ÇOK.
Bunların paraları çok ama, korkuları paralarından da ÇOK.
Ama iyi biliyoruz ki “korkunun ecele faydası yok.”
****************************
Atatürk ve Akşener
Mustafa Kemal Paşa vatanımızın kurtuluşu için yola çıktığında şartlar o kadar ağırdı ki.
Ona
“Ordu Yok!” dediler; “Kurulur” dedi.
“Para Yok!” dediler; “Bulunur” dedi.
“Düşman çok” dediler; “Yenilir” dedi.
Ve bütün dedikleri oldu.
*
Meral Akşener Büyük Atatürk’ün doğduğu yerden göç eden bir ailenin evladı. Meral Akşener de “öğrenilmiş çaresizlik” çemberini kırmak için, memleketi içinde bulunduğu kötü şartlardan çıkarmak için yola çıktı.
Ona
“Parti Yok, kurdurmaz” dediler; “Kurulur” dedi.
“Seçime sokmaz” dediler; “Girilir” dedi.
“Para Yok!” dediler; “Bulunur” dedi.
Ve dedikleri oldu.
“Rakip çok güçlü” dediler; “Yenilir” dedi.
Çok az zaman kaldı.
Rakibi yendiğini görmek için seçim sonuçlarını bekleyeceğiz.