Kurulan Tuzak Bozuldu!

172

AKP ve MHP işbirliği açık bir hukuksuzluk, adaletsizlik ve gücün/görevin kötüye kullanımı halini almıştı.

İkisi bir araya gelmiş, bir anayasa değişikliği ile hiçbir demokratik ülkede kabul edilmesi mümkün olmayan, dünyada benzeri olmayan bir tek adam modelini oluşturmuştu.

Dünyanın en adaletsiz, devlet kaynaklarının bir parti lehine en pervasız şekilde kullanıldığı, şaibeli bir referandumla parlamenter sisteme veda edip, Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen ucube bir rejime yönelmiştik.

Artık anayasanın ihlal edilmesi hatta hiçe sayılması şeklindeki fiili uygulamalar hukuki hale getirilmişti.

Meclis devre dışı bırakılmış, devlet OHAL KHK’ları ile yönetilir olmuştu.

Elde edilen ve en destursuz şekilde kullanılan güç ile tek adamın dediği her şeyin anında yapılmasına, medyanın tamamen yandaş hale getirilmesine, demokratik eleştiriler yapılamıyor olmasına rağmen işler iyi gitmiyordu.

Erken değil, baskın seçim kararı aldılar.

Aylardır planladıkları bu baskın seçim için bir gün öncesine kadar “kesinlikle seçimler zamanında yapılacak” dediler.

Halka yalan söylediler.

Bir gün önce “erken seçim istemek ihanettir” diyenler, bir gün sonra küçük ortağa söyletilen “erken seçim zarurettir” beyanıyla güya 30 dakikalık görüşme ile ikna oldular. İki ay sonrasına “çok erken seçim” kararı aldılar.

Halkımızın zekâsıyla açıkça alay ettiler.

Türkiye batı standardında bir demokrasiye sahip olsaydı, sadece bu yalanları bile bunların gitmeleri için yeter sebep olurdu.

Ama müthiş propaganda makinesinin dişlilerine kapılıp kananların ve muktedirlerin şerrinden korkanların yarattığı atmosfer kitlesel reflekslere mani oluyordu.

Bu durum ise AKP ile küçük ortağının iyice haktan, hukuktan, adaletten, demokrasiden uzaklaşırken daha pervasız olmasına yol açıyordu.

Seçim Kanunu ile oynayarak yeni seçimlerde hile yapılmasını kolaylaştıracak değişiklikler yaptılar.

Cumhur İttifakı adıyla yapacakları birliktelik için, nalıncı keseri gibi hep kendine yontan bir “ittifak yasası” çıkarttılar. İttifakın küçük ortağı yüzde bir bile oy alsa barajın kalkacağı, yüzde 9.9 oy alan rakip partinin baraja takılacağı garip, adalet duygusundan nasipsiz kurallar getirdiler.

İYİ Parti’ye olan halkın teveccühünün her geçen gün arttığını, bu dip dalgasının seçim sonuçlarını alt üst edeceğini anketlerden görüyorlardı.

Anketçilere, medyaya baskılarla; kiralık yorumcu ve kalemlerle gerçeği ne kadar gizleseler de sonucu değiştiremiyorlardı.

Üstelik ekonomik veriler fevkalade kötüydü.

Son çare İYİ Parti’yi seçimlere sokmamaktı.

Ama bu kadar adaletsizlikler İYİ Parti lideri Meral Akşener’in mağduriyetini belirginleştirecekti. Halkın mağdurdan yana oy kullanma alışkanlığından korkuyorlardı.

Yargıtay C. Başsavcılığı ölçtü, biçti; sağdan saydı, soldan saydı. Baktı ki mızrak çuvala sığmıyor. İYİ Parti kanunun gerektirdiği her işlemi zamanında yapmıştı.

Yüksek Seçim Kurulu oturup 30 dakikada verebileceği bir kararı vermiyor, erteleyip duruyordu.

100 bin imza konusunda yetkiyi İl ve İlçe Seçim Kurullarına verdiler.

Yüksek Seçim Kurulu verilen imzaların bir kısmı sahte dese, derdinizi anlatacak süre bırakmamışlardı.

Zaten niyetlerini bazı yandaş yazarlar açığa vuruyordu: “Seçimin öne çekilmesi hayırlı oldu. Harp hiledir” diyorlardı.

Bu esasen aynı zamanda geçmiş seçimlerde de hile yaptıklarının bir itirafı oluyordu.

İşte bütün bu olup bitenlere karşı CHP tarihi, stratejik bir karar aldı. 15 CHP milletvekili partisinden istifa ederek İYİ Parti’ye katıldı.

İYİ Parti hem seçimlere girmeyi garantiledi ve hem de hazine yardımı alabilir hale geldi.

Şimdi artık önümüzdeki seçim eskisine nazaran daha adil ve rekabetçi bir yarış haline geldi.

AKP ve MHP’nin demokrasiye karşı kurduğu tuzak İYİ Parti ve CHP tarafından boşa çıkarılmış oldu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ifadesiyle, “Hukukun ve millet iradesinin önüne konan bu engelin aşılmasında, CHP ve değerli Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya koyduğu tavır her türlü takdirin üzerindedir. Tarihi bir demokratik tavırdır. Siyaset ve demokrasi tarihimizde övgüyle yerini alacaktır.”

 

 

Önceki İçerikKIBRIS DOSYASI (BM ve AB tarih sürecinden yansımalarıyla) (6)
Sonraki İçerikİngilizlerin Canını Yakış Tarihimiz
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.