Kocaeli Aydınlar Ocağı’mız şehrimizdeki kültür faaliyetlerindeki zenginliği ile bilinir.1985 de kurulmuş olan bu sivil toplum kurumunun bir özelliği de vefa toplantılarıdır. Derneğimizin önder isimlerinden olup ayrıca 3 dönem başkanlığını yapmış olan Nihat GÜRER Bey için de böyle bir toplantı düşünülmüş fakat hastalığı sebebiyle yapılamamıştı. Ocak yönetimimiz bu etkinliği 18 Nisan 2018 de yapmak üzere karar almış ve bizlere bu bilgiyi bildirdiğinde başkan ve yönetimine takdir ile memnuniyetimizi iletmiştik. Bu çalışma ile Ocağımız vefanın bir semt adı olmadığını tekrar gösterecek ve kadir-kıymet bilmenin önemini paylaşacağı bir etkinliği yapmış olacaktır.
Nihat GÜRER beyin benim gözümdeki yerine gelince; şehrimizdeki sosyal olaylara, siyasete ilgisi olanların genellikle tanıdığı, konuştuğu, danıştığı bir Bilge Adamdır O.Kendisi ile bir tanıdığının sağlık sorununu çözmek için geldiği, çalıştığım İzmit SSK Hastanesinde(Seka Hast.),1983 de tanışmıştık. Uzun boyu, mert fakat güler yüzü ve güven veren duruşu ile çok kolay ilişki kurulabilen ve konuşulabilen birisi idi. Daha sonra sosyal olaylara bakışımız, ülke ve toplum meselelerine yaklaşımımızdaki benzerlikler tanışıklığımızı dostluğa dönüştürmüştü. Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın çalışmaları tanışıklığımızın sürdürülmesinde önemli bir yer tutar. Ocak milli ve manevi duyguları korumak, geliştirmek, milli birlik ve beraberliğimizin sürdürülmesi hususundaki toplumun beklentilerini karşılamak amaçlı 1985’de kurulmuştu. Konulara günlük siyasetin dışında yaklaşarak bilinçlenme-bilgilendirme ana hedefi idi. Bu amaçla yüzlerce toplantı yapılmış, İstanbul’dan, Ankara’dan bilim adamları, kıdemli siyasetçiler getirilip konuşturulmuştur. Prof. Nevzat Yalçıntaş, Prof. Turan Yazgan, Ahmet Kabaklı, Muzaffer Özdağ, Mahir Kaynak gibi Türk ilim ve fikir hayatından önemli isimler bunlardan bazılarıdır. Ayrıca Ahmet Özhan, Yıldırım Gürses gibi sanatçılarla konserler; hat, ebru sergileri ile şehrimizin kültür faaliyetlerine katkı verilmesinde Nihat beyin payı büyüktür. Bu toplantıların bir kısmı İstanbul’da yapılmıştır. Eşli yapılan bu toplantıların bizi çeşitli konularda bilgilendirmesi yanında daha fazla faydalı olmaya da yönlendiriyordu. O yıllarda muhafazakâr kesimin eşleri ile birlikte etkinlikler yapması yadırganmış iken Aydınlar Ocağımız bu konuda da örnek olmuştur. O,1993 de Ocak başkanlığını şahsıma devretmekle beraber bütün çalışmalarımızda en iyi destekçilerimizden biri olmayı sürdüren, demokrat ve centilmen biriydi. Ocağımız, yönetimi devretmekle beraber çalışmalara katkı vermeyi sürdüren üye özelliği ile diğer ocak ve derneklere de örnek olmuştur. Bu sebeple derneğimiz Nevzat Yalçıntaş hocamızdan BİR İNCİ’dir iltifatını almıştır. Bu konuda da Nihat Abi’mizin demokrat tavrının payı büyüktür.
Ocağımızın tertiplediği, Batı Trakya’yı görmek, tanımak amaçlı 1997 deki gezide birlikte idik. Gürer ailesi, 1924deki mübadele göçü ile Selanik’ten İzmit’e gelmiş olduğundan, bu gezi O’nun için çok daha manidar idi. Dedesi İskeçe’nin kuzeyindeki Hüseyinli köyünün önder ve zengin birisi iken mübadelenin sebep olduğu yokluk ile sıkıntıları bizzat yaşamış birisidir. Bu göç ailede devlet- vatan kavramının önemini güçlendiren çok önemli bir olaydır. Devletin kötü yönetiminin insanlara, vatandaşa getirdiği felaketin, acıların yaşanmışlığı onlarda çok kuvvetli bir vatanperverlik duygusu oluşturmuş ve bu duygu onun sosyal sorumluluk bilincini etkilemiş, hayatının her alanda etkili olmuştur.
O, günlük siyasi olaylara daha geniş açıdan bakmasını bilir ve yorumlardı. İyi ve güzel işlerden mutlu olup huzur bulurken, yanlış bulduklarına üzülür, gerekçeleri ile izah ederdi. Ak Parti iktidarının ilk dönemindeki yapılan iyi hizmetlerden mutluluk duyarken daha sonraki çalışmaların bir kısmına endişe ile bakardı. Özellikle 2010’dan sonra artan toplumsal kutuplaşmaya, devlet garantili dış borçlanmalarla yapılan büyük yatırımlara (takdir etmekle beraber) endişe ile bakardı. Güneydoğudaki terör olaylarının bir kürt sorunu şeklindeki tariflenmesini yanlış bulur, konunun uluslar arası alanda da etnik bir sorun olarak algılanmasına zemin hazırlayacağı ve o bölgedeki devletine bağlı Kürt vatandaşlarımız için sıkıntı doğuracak bir zemine taşınacağı endişesini paylaşırdı. Atatürk’ün Diyanet İşleri Teşkilatı ile bizlerin İmamı Maturidi’nin aklı önemseyen, Hoca Ahmet Yesevi’nin kendi dilimiz Türkçe öğretisi ile sağladığı daha doğru Müslümanlık anlayışını yeniden kazanmamızı hedeflediğini, ama bazı din adamlarımız ve dindar kesimin çoğunun bunun önemini anlayamadığı tespitini de yeri geldikçe paylaşırdı. Ekonomi, din, millet ve milliyetçilik, sosyal adalet ve toplumumuzun sorunları Nihat ağabeyimiz için her zaman kendi işi kadar önemli olmuş, bu ve benzeri konulardaki halkımızın çektiği sıkıntıları kendisine dert edinirdi. Onda neme kazıcılık diye bir şey yoktu. O gerçek bir ÜLKÜ adamı idi.
Nihat Beyimiz, kapısı çalınan, sohbeti dinlenen, darda-zorda kalındığında akıl alınan bir beyefendiydi. İyi bir eş, şefkatli bir baba, sorumluluk duygusu yüksek bir Türk vatandaşı-aydını; Kardeşi Dr. Meral Akşener ve bizler için eksikliğini daima hissedeceğimiz, yokluğunu arayacağımız bir ağabeyimiz idi. Samimiyeti ile, sohbetlerindeki zengin fikir alışverişleri ile, konulara yaklaşımındaki bütünleştirici-birleştirici-tutarlı analizleri ile aradığımız, özleyeceğimiz biri olarak daima hatırlanacaktır. Daraldığımızda, sıkıldığımızda her an kapısını çalabildiğimiz, kendisinden moral aldığımız, yol-yordam bulmada bize yardımcı olan bu dostumuzun yokluğunu her zaman hissedeceğiz.
Varlığını hep arayacağımız Nihat Ağabeyimize bu vefa anması vesilesi ile tekrar rahmet diliyorum. Saygıdeğer eşine, çok iyi yetiştirmiş olduğu kızlarına, siyasi çalışmalarındaki güzel hizmetleri ile her zaman gurur duyduğu kardeşi Meral Akşener hanımefendiye sağlık, başarı ve sabırlar diliyorum. Biliyor ve inanıyorum ki bizlerin ülke ve halkımızın önündeki kötü ve çirkinlikleri kaldırmaya yönelik her gayretimiz ve de onların iyilik ve güzelliği için yapılan her işimiz onun huzuruna vesile olacak, ruhunu şad edecektir.
Ahirette mekânın cennet olsun Nihat ağabeyimiz…