Siyaset Kurumunu Konuşmak

77

Anlatacağım fıkraya birileri çok kızacaktır. Kendisiyle barışık olanlar gülecek veya derin derin düşünecektir. Bazıları da zevklenecektir: “Parktaki güvercinlere yem atan emekli iki ihtiyardan birincisi, diğerine, ‘Şu güvercinlere ne zaman yem atsam siyasetçileri hatırlıyorum.’ der. ‘Neden?’ diye soran ikincisine, birinci ihtiyar: ‘Yerde dolaşırken elimizden yiyorlar, havalanınca kafamıza pisliyorlar.’ diye cevap verir.”

Bir ara siyasetle ilgilenmeyi düşünen oğluma: “Bak, bir hizmet aracı olması gereken siyaset, Türkiye’de bir rant aracıdır. Hızlıca makam, servet, mülk edinmek isteyenler bu mecrayı seçebilirler. Ülkemizde, hizmet etmek için siyaset yapanlar, bu alandan kısa zamanda dışlanırlar ve yıpranırlar. Tercihini ona göre yap.” demiştim. Yine bana “Niçin siyaset düşünmüyorsun?” diye soran dostlarıma “Temiz kalmak istiyorum.” cevabını verdiğimi hatırlıyorum.

Siyaset, Güncel Sözlük’te, “Devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış.”;  Kökenbilimsel Sözlük’te, “(Arapça) 1. Seyislik, at bakıcılığı, 2. Devlet yönetme, yönetim;” Politik Güncel Sözlük’te “1. Devletin etkinliklerini amaç, yöntem ve içerik olarak düzenleme ve gerçekleştirme esaslarının bütünü. 2. Davranış biçimi, düşünce yapısı. 3. (Mecaz) Bir hedefe varmak için karşısındakilerin duygularını okşama, zayıf noktalarından veya aralarındaki uyuşmazlıklardan yararlanma vb. yollarla işini yürütme.” diye tanımlanmaktadır. Bana göre de “Hükmün altında bulundurduğun her şeyi yönetme sanatıdır” siyaset.

Siyasette ön plana çıkmış pek çok tarihi şahsiyet kendi algı ve anlayışlarına göre siyaseti tanımlamışlar. Napoléon BonaparteAptallık politikada bir handikap değildir.” derken Charles DeGaulle “Politikanın, politikacılara bırakılmayacak kadar ciddi bir mesele” olduğunu söyler. Charlie Chaplin ise “Sadece bir şey, bir şey olarak kalıyorum, o da palyaço. Bu beni herhangi bir politikacıdan daha yüksek bir düzleme yerleştirir.” diyerek politikayı ve politikacıları küçümser. Politikacıların çok yüceltildiğini ve kendilerinden çok şey beklendiğini gören Che Guevara ise “Ben kurtarıcı değilim. Kurtarıcı diye bir şey yoktur. İnsanlar kendilerini kurtarırlar.” diyerek bir bakıma Hz. Peygamber’in “Nasılsanız öyle yönetilirsiniz.” hadisini dolaylı olarak desteklemektedir.

 

Kurum olarak siyasetin, aktör olarak siyasetçinin kirlendiğini ve kirletildiğini söylemek zorundayım. Siyaset bizde maalesef hala bir rant, makam, imaj, ideolojik dayatma aracıdır. Bugünün meselesi değildir bu. Bu kirlenmeyi son bir asırdır yaşamaktayız. Bu sözcüğü ve mecrayı temizlemek de oldukça zor olacaktır.

Siyaset oyununun kuralları, birinci derecede bu kirlenmeye yol açmaktadır. Tepeden adam yerleştirme ya da yalakalıkta mahir kişileri terfi ettirme anlayışı siyaseti hakkıyla yapmak isteyenleri küstürmektedir. Çevremize baktığımızda bunun pek çok örneğini görebiliriz. Toplum olarak, biz de bu tür davranışlara pirim verdiğimiz için, pek masum sayılmayız. Bir iş adamının “Taşeronluk işini falan politikacının yakınına vermek zorundayım; o benim devletteki diğer işlerimi de kolaylaştırıyor.”, başka bir iş adamanın da “Malzemeleri, pahalı da olsa, onun firmasından almak durumundayım, yoksa kuruluş izni alamam.” dediklerine şahidim. Siyaset, bir “Al gülüm, ver gülüm.” arenası olmuş maalesef.

 

“Hükmetmek kolay, idare etmek zordur. En iyi hükümet, bize kendimize hükmetmeyi öğretendir.” der Goethe. Böyle bir toplum ve yönetim kalitesine ulaşmak uzun bir emek, gerçek bir samimiyet ister. Ülkemizde, düzeyli bir siyaset kurumu oluşturmayı, kaliteli siyasetçiler yetiştirmeyi konuşmanın ve siyasetçiye yeni bir form biçmenin vakti geçiyor. Zor bir coğrafyada olduğumuzu biliyorum. Yönetenler ve yönetilenler birbirine güvenmek, dayanışma içinde bulunmak zorunda. Birbirinin sırtına binerek bir yere varılmaz; olması gereken, el ele, omuz omuza hedefe varmaktır.

 

Eşya ve kurumlar, insanla anlam ve biçim kazanır. Devleti yeniden yapılandırma döneminde siyaset yapacak kişilerin de ahlak ve anlayış bakımından formatlanması gerekir. Bu millet, her seçim döneminde bir ümitle gül gibi açtı, ama kısa sürede soldu. Bunu tekrarlatmaya kimsenin hakkı yok. Ümidimizi solduranlardan ben davacıyım.

“İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.” İyi işler için iyi insanlar iş başına!..