Türkân Bebek!

81

Türk Milleti diğer insanlarla birlikte yeni bir yıla girdi. Gelecekte bizi neler bekliyor, üç aşağı beş yukarı biliyoruz. Nereden biliyoruz derseniz, geçmişte yaşadıklarımız önümüzü aydınlatıyor da, ondan!

24-26 Aralık tarihlerinde yani eski yılın son günlerinde davetli olarak, Bulgaristan’a gittim. Orada “Türkan Bebek”le sembolleşen törenlere katıldım. Köylerde şehitler için yapılan anmalarda, mevlitlerde ve kabir ziyaretlerinde bulundum.

Ne olmuştu bu 24-26 Aralık 1984 tarihinde, gelin bir hatırlayalım isterseniz. Çünkü ya bilmiyorsunuz ya da çoktan unutup gittiniz.

Hâlbuki yanı başınızda bir milyonun üzerinde Türk, halen Bulgaristan’da yaşıyor!

Bulgaristan’da Türkler, 1984-1989 yılları arasında isimleri ve dinleri değiştirilerek zorla asimile edilmek istenmişti. Gerçi bu Bulgaristan Türklerinin başına gelen ilk felaket değildi. Onlar “93 Harbi” dediğimiz 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşından bu yana inanılmaz baskı, katliam, soykırım, sürgün, acı ve gözyaşı ile karşı karşıya kalmışlardı. Yine başlarına aynı felaketlerden biri geliyordu…

Düşünün bir kere, bugün Bulgaristan’da bir çok Müslüman olarak doğmuş, yaşamış insan; dinleri zorla değiştirildiği ve 1984-1989 yılları arasında öldüğü için Hıristiyan mezarlıklarında haçın altında yatıyor! Bunları konuşan insan hakları derneklerimiz var mı?

Ancak her insanın ve her toplumun basılınca ayağa kalkacağı damarları vardır. Bunları ortadan kaldıramazsınız. Bulgaristan Türkleri içinde bu böyleydi. Ne zaman yüzyıllardır taşıdıkları isimlerine, Türkçelerine ve inançlarına dokundular, onlarda buna karşılık her türlü imkânsızlığa rağmen ayağa kalktılar ve haklarını demokratik taleplerle aramaya başladılar.

Bulgaristan’ın o dönem eli kanlı yöneticileri, bu masumane ve insanca hak arayışlarını hiç kabullenmedi, Türklerin üzerine namluları yöneltti ve katliamlara başladı. “Türkan Bebek”te annesinin kucağında daha bir buçuk yaşlarında iken bir Bulgar askerinin üzerilerine öldürmek amaçlı doğrultulan silahından çıkan kurşun ile katledildi. Bir tek o mu? Tabii ki, hayır; köylerde, kasabalarda, şehirlerde katledilen Türk’ün sayısı epeyce çok. niye sayı vermiyorum çünkü bu olayların üstü örtülmek isteniyor ve şehitlerin hakkı aranmıyor da, ondan!

Özgür dünya, katledilen ve insan hakları ihlal edilen bu insanları, sırf Türk oldukları için uzun süre görmezden, duymazdan gelmeye çalıştı. Buna karşılık Bulgaristan Türkleri yılmadan büyük bir mücadele verdi ve bütün dünyaya uğradığı zulmü ve mağduriyeti göstermeyi başardı.

Bunun üzerine Türkiye sınırlarını açtı ve tarihin en büyük göçlerinden biri zorunlu olarak yapıldı. Kimse ezilmese, hakları çiğnenmese köyünü, evini barkını, vatanını bırakıp; elde avuçta ne varsa bir bilinmeze doğru yol almaz. Bulgaristan Türkleri, bu nedenlerle buna mecbur bırakıldı.

Bulgaristan Türkleri, o günlerden bu yana, zulüm yıllarını anmaya devam ediyor. Amaç, geçmişi unutmadan geleceği inşa etmek. Ancak sıkıntılar, oyunlar ve kurulan tuzaklar yoğunlaşarak aynen sürüyor.

Dönemin şehitlerini ve gazilerini hep hatırlıyorlar. Gençlere ve çocuklara yaşananları aktarıyorlar. Şehitler için çeşmeler yapılmış. Kabirleri de bakımlı. “Türkan Bebek Çeşmesi” ise sembol bir anıt…

Bu arada Bulgaristan Türklerinin oluşturduğu siyasal, kültürel ve ekonomik birlik birilerini hem Bulgaristan’da hem de Türkiye’de rahatsız ediyor. Her seçimde onları bölmek ve zayıflatmak için değişik planlar uygulamaya koyuluyor. Sadece dışarıdan gelen hücumlar olsa ne ise, esas ihanet hep içeriden geliyor.

Benim Bulgaristan Türklerine daima bir tavsiyem olmuştur. Bölünmeyin, parçalanmayın ve dağılmayın. Sorunları, eksiklikleri, hataları, yapılamayanları içinizde konuşun, tartışın ve bunlar hiç bir zaman bölünmenize neden değildir. Bakın iki üç bin oyla Bulgaristan siyasetinde düşülen duruma! Kimin işine yarıyor bu?

Nasıl ki; Allah’ın ipine sımsıkı sarılmak dünyamızı ve ahiretimizi kurtarıyorsa, Bulgaristan’da Türklerin bölünmeden birbirine sarılmaları; onları her türlü sıkıntıdan kurtaracak, rahat, huzurlu ve mutlu yaşamalarına neden olacaktır.

Ben bugüne kadar akla gelmedik her türlü zulme rağmen  isimlerini, dillerini, kültürlerini, milliyetlerini ve dinlerini korumayı başarmış olan Bulgaristan Türklerinin, şehitlerin, gazilerin ve “Türkan Bebek” nezdinde tüm mağdurların önünde saygıyla eğiliyor ve Türk Milletinin gözlerini bu mücadeleye çevirmesini diliyorum.

Siz başardınız, biz de başaracağız!