Son çıkarılan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile “FETÖ’cülerin giyeceği ‘tek tip’ kıyafetin rengi belli oldu.”
Basın böyle verdi haberi. Ama getirilen düzenleme sadece FETÖ’cüler için değil, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar nedeniyle tutuklu bulunanlar için getirilmiş. Bu durumda olup duruşmaya çıkarılmaları durumunda, ceza infaz kurumu idaresince verilen kıyafetleri giyme zorunluluğu getirildi. Tutuklulara “badem kurusu” ve “gri” renkli tulum, kadınlara aynı renklerde pantolon ceket verilecek.
- “Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs” ile
- “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs”,
- “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs”,
- “Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı” suçlarını işleyenler
artık “badem kurusu” rengi tek tip kıyafet giyerek hâkim karşısına çıkacak.
“Badem kurusu” rengini “dışkı rengine” benzetip, tutukluları aşağılama maksadıyla bu rengin seçildiği yorumları yaygın.
Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan bu düzenleme haberini verirken uygulamanın bize özgü olmadığını, ABD başta olmak üzere başka ülkelerde de uygulandığını, Guantanamo örneğini vererek açıkladı. Guantanamo ABD için yüz karası bir toplama kampındaki insan hakları ihlali skandalıdır. Bu örneğin Türkiye’nin uygulamasına meşruiyet sağlamayacağı açıktır.
Erdoğan ve AKP kanadı uygulamanın “mağdurların ve mazlumların talebi ile” getirildiğini söylediler. Bu da hukuki meşruiyet sağlamayacak bir gerekçedir. Halkımızın yüzde 51’i muhalefet liderlerinin hapse tıkılmasını istese yapabilir misiniz? Hukuk devletinde yapamazsınız.
***
Bu düzenlemenin ilk adımı bir FETÖ sanığının zafer anlamına gelen “hero” yazılı tişörtle duruşmaya çıkması üzerine atılmıştı. Erdoğan’ın FETÖ sanıklarının duruşmalara “Guantanamo’da olduğu gibi tek tip elbise ile çıkarılması” çağrısı üzerine çalışma başlatılmıştı.
Şimdi şu sorular bazı yandaş kalemler tarafından bile soruluyor:
Acaba bu tişörtü giyen Fetö’cü tepkilerin bu noktaya geleceğini biliyor muydu? Hükümeti böyle bir yanlış adıma sevk etmek için yapılmış planlı bir eylem miydi?
Böyleyse Fetö AKP hükümetini ve Erdoğan’ı bir defa daha mı aldattı?
*********************************
Kıyafetler “Aşağılayıcı Yada Küçültücü” Olamaz
Akademisyen Juliet Ash, “Tek tip kıyafet uygulamasında, cezalandırılan kişinin giyim-kuşamı da cezanın bir parçası olarak görülüyor. Kişinin kimliğini ve kendine güvenini ortadan kaldırmayı amaçlıyor” diyor.
Buna rağmen “aralarında ABD gibi gelişmiş ülkeler de dâhil bazı yerlerde mahkûmlar için tek tip kıyafet uygulaması yapılıyor. Bu ülkelerdeki uygulamaların bizde de uygulanmasını gerektiren iyi birer örnek olduğunu söyleyemeyiz.
- Başka bazı ülkelerde ise bu tarz düzenlemeler, mahkûmların ıslahına yardımcı olmadığı ya da insan haklarına aykırı olduğu gerekçesiyle yıllar önce bırakılmış.”
- John T. Molloy’un 2014 yılında yaptığı bir araştırma, ABD’de mahkemeye mahkûm kıyafetleriyle gelinmesinin jüri tarafından suçlu bulunma ihtimalini artırdığını gösteriyor.
Bizde de hâkimlerin psikolojik olarak tek tip kıyafetli tutuklunun suçlu olduğuna dair bir önyargıya sürüklenebileceğini öngörebiliriz.
- Türkiye’de sanık durumda olanların sadece yüzde 40’ı hakkında mahkûmiyet kararı çıktığını biliyor musunuz?
Yani bizim sistemimizde haksız yere veya yeterli delil olmadan insanların şüpheli ve sanık durumuna getirildiğini anlıyoruz.
Böyle bir sistemde ileride hakkında beraat ve sonucu ceza olmayan diğer kararlar verilecek olanlara suçlu imiş gibi tek tip kıyafet giydirilmesini çok sakıncalı buluyorum. (Diğer kararlardan kasıt, davanın düşmesi, ceza verilmesine yer olmadığı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması, hüküm verilmesine yer olmadığı, davanın reddi, özel yasalar gereğince erteleme, TCK madde 32 gereğince verilen kararlar, yetkisizlik, görevsizlik, birleştirme kararlarıdır.)
- Tutuksuz yargılananlar ile cezaevinden SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) aracılığıyla duruşmaya katılanlar uygulama dışında kalacak. Bu da aynı suçtan yargılananlar arasında bir eşitsizliğe yol açacak.
- Hukukçuların büyük çoğunluğu gibi ben de tutuklularatek tip kıyafet giyme zorunluluğunu,“masumiyet karinesi”ne aykırı buluyorum.
Hukukçu yazar Taha Akyol haklı olarak “göreceksiniz, bu kıyafet düzenlemesi de er geç AİHM’ye gidecek ve “insan haklarına aykırıdır” kararı çıkacaktır” diyor.
*******************************
15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Nerede İdi?
Futbolcu olduğu yıllarda “şeytan” lakabı ile anılan futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen geçen hafta çok ilginç bir röportaj verdi.
AKP kurucularından eski Maliye Bakanı Abdüllatif Şener 17 Aralık’ta Twitter hesabından bu röportajla ilgili çok ilginç bir paylaşım yaptı:
“Herkes Rıdvan Dilmen’in canlı yayındaki konuşmasında Deniz Gezmiş benzetmesine odaklandı. Ama Şeytan orada çok hayati bir itirafta bulundu.
’15 Temmuz gününü Sayın CB ile Huber köşkünde geçirdik!’
Ee hani Marmaris. Hani uçuşlar. Hani torun ile Kur’an dersi.
Sonra destan yazdık!”
On gün geçti. Rıdvan Dilmen’den “15 Temmuz’da Cumhurbaşkanı ile Huber Köşkünde değildik” diye bir düzeltme gelmedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Rıdvan Dilmen’in ifadesini yalanlamadı.
Ne yani? Genelkurmay Başkanının ve Kuvvet Komutanlarının darbecilerce etkisiz hale getirildiği, MİT Müsteşarına ulaşılamadığı gece Cumhurbaşkanı Rıdvan’la futbol muhabbeti mi yapıyordu?
İLGİNÇ…