Tahsin Ertuğruloğlu’na Kulak Verin

89

Osmanlı’nın iki kurucusu var kabul edilir: İlki Osman Gazi ve ikincisi Çelebi Mehmet. Ankara Savaşı’yla dağılan devlet mekanizmasını I.Mehmet toplayamasa belki de ‘the end’..

İstanbul’un da iki fatihi var sayılmalı: İlki Fatih Sultan Mehmet ve ikincisi Gazi Mustafa Kemal. Kurtuluş Savaşı’nın galibi Atatürk 6 Ekim 1923’te İstanbul’u geri almasaydı ‘went to went’ / ‘gitti de gitti’.

Kıbrıs’ın da iki fatihi var tarihte: İlki Lala Mustafa Paşa ve ikincisi Bülent Ecevit. İlki 307 yıllık hükümranlığımızın mimarı, ikincisi ise ilk fetihten tam 404 yıl sonra adanın hiç olmazsa yarısını geri kazandıran adam. Ve Kıbrıs mücahidi Erbakan’la birlikte. Hem de Kurtuluş Savaşı kahramanlarından İsmet İnönü’nün 4 yılda başaramadığı.

Bu Hükümet’in Kıbrıs politikası “Çözümsüzlük çözüm değildir” saçmalığından beri hiç millî olmadı. Merhum Ecevit’le Denktaş’ın “Eğer AB, Güneyli Rumlar’ı Kıbrıs diye Birliğe alırsa, o zaman Kuzey de Türkiye ile tam entegrasyona geçer” sözünü bırakın miras almayı 2004’te uluslararası anlaşmalara aykırı düzenlemeyi bile zamanla kabullendi.

Şunun şurasında 3 ay önce hem toprak, hem asker, hem de garantörlük tavizi verdiğimiz halde sağolsun milliyetçi Rumların bununla yetinmek istememeleri bizi geçici de olsa kurtardı. Bizimkilere kalsa iş tamamdı.

2015’e kadar Ortadoğu’da Amerikan çıkarlarını önceleyen İktidarımız, sonra nasıl Fırat Kalkanı Harekâtı’nı yapabildiyse ve bugün İdlip’te ABD’ye rağmen Rusya’yla birlikte düzen tesisi yoluna girebilmişse umut var demektir. Türkiye’ye kaşı vize yaptırımını bu ‘rağmen’likte aramak gerek. Türkiye’nin de aynı yaptırım kararı alması ‘mütekabiliyet’ esasına uygundur ve devlet olmanın gereğidir.

Bu karmaşada kaçırılmaması gerek çok önemli bir husus var; o da KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun sözleri: “Artık uluslararası tanınma için çalışmaya başlamanın zamanı geldi. Bugüne kadar bundan imtina ettik. Önümüzdeki ikinci bir seçenek ise Özerk bir Cumhuriyet. Yani dışişleri ve savunma alanlarındaki yetkilerimizi Türkiye’ye devredip gerisini kendi içimizde yönettiğimiz bir cumhuriyet. Henüz hangi yolu seçeceğimize karar vermedik. Ankara ile birlikte oturup karar vereceğiz.”

Futbolda buna ‘muz orta’ derler. Bırakın Ecevit-Erbakan olmayı, Hatay’ı anavatana katma başarısını gösteren Atatürk’ün yaptığını bir başka noktada egale etme şansınız var. 1936 Hatay özerk, 1938 Hatay bağımsız, 1939; Hatay Türkiye’ye katıldı.

Hatay’ın plakası eskidi, sıra 82’de. Afakî Kerkük, Musul konuşmalarını bir kenara bırakırsak Tahsin Ertuğruloğlu’nun çıkışını CB Mustafa Akıncı’nın da iradesiyle millî iradeye dönüştürmek ve bu pası gole çevirmekte tarihî güzellikler var.