Doğumunun 100. Yılında Türk Âlimi ve Eylem Adamı Dr. Baymirza Hayit

47

Türk Dünyasının gururlanacağı, yeni nesillere örnek olacak bir isim Baymirza Hayıt(17 Aralık 1917 Özbekistan-31 Ekim 2006 Almanya). Neden bugüne kadar hayatı ve mücadelesi drama veya belgesel olarak beyaz perdeye yahut ekranlara yansıtılmamış? Bu prodüktörlerin ve yapımcıların bir eksiği.

Hayatta Her Şey Olabiliyor

Bütün ömrünü Türkistan’ın yeniden uyanışı için çalışan bir ilim, fikir ve eylem adamı, bir mücahit, yorulmak bilmeyen bir savaşçı BaymirzaHayit.

Niçin Türkistan’a bazılarının “ortaasya”, Balkanlara “güneydoğu Avrupa” diyor!BaymirzaHayit’in hayatı ve mücadelesi başta, bir çok Türk kahramanlarının hikayeleri öğrenilince bunun nedeni hemen ortaya çıkıyor. Sebep Türk kelimesinin çağrışmaması için Türkistan’a ortaasya deniyor, Balkanlara da güneydoğu Avrupa deniyor!.

Daha önceleri ismen hatırladığım, hakkında yazıları okuduğum BaymirzaHayit’ı 1990’lı yıllarda İstanbul’da şahsen de tanıdım. Türkistan yani Türk Dünyası için  gidip geliyordu. Hemen hemen her seferinde de bir vesileyle buluşuyorduk hem İstanbul’da, hem Başkent’te. Hayat öyküsünü dinlediğimde dehşete düşmüştüm, o yıllarda. Laleli Gençtürk Caddesi’ndeki Kuğu Otelinde kalıyordu. Tanışmak için bir grup arkadaşımla ziyaretine gittim(19.Ekim 1993). Sonra hep birlikte Florya’daki Emmim’de karnımızı doyurduk. BaymirzaHayit hayatını anlattıkça “Ben acaba neden prodüktör olmadım” diye kendimi hırpalıyordum. Bugün hala BaymirzaHayit’in hayatını ve mücadelesi sinemacılara, televizyonculara anlatıyorum, bir filmi çekilsin diye. Neden mi peki? Çünkü BaymirzaHayit’in hayatında her şey var. Bakın şöyle;

Bir Türk Gencinin Kesik Başı

BaymirzaHayitÖzbekistan’ın meşhur Fergana Vadisi’ndeki Narmangan ilinin Uyci kasabasının Yargorgan(Yarçek) köyünde doğuyor. O yıllarda Fergana Vadisi bir Türk devleti olan Hokand Muhtar Cumhuriyeti sınırları içinde. Moskova ile de savaşıyorlar. Dört ağabeyi Ruslarla olan savaşta ve direnişte şehit ediliyor.  BaymirzaHayit daha bir yaşındadır. Bir gün şehit ailesinin kapısı çalınıyor. Rus kumandan Frunze başkanlığında bir askeri heyeti gelmiştir. Ellerinde de bir paket vardır. Aile şehit oğulları dolayısıyla kendilerini teselliye gelmiş birileri olduğu zannederek önce  bir şey diyemiyorlar. Aile paketi açınca içerisinden  büyük oğlu Narmirza’nın kesik başı çıkıyor. Aile perişandır. Bununla Hayit ailesine aynı zamanda bir mesaj verilmek isteniyor. Frunze daha sonra general oluyor, Bişkek şehrini işgal ediyor, kentin ismini değiştirerek, kendi adını veriyor. Gerçekten bugünkü Kırgızistan’ın Başkenti Bişkek, SSCB dağılıncaya kadar bu isimle anılıyor. Şehrin meydanına da General Frunze’nin dev bir heykeli dikiliyor!.  1992 yılında gittiğimde bu heykel hala kaldırılmamıştı.

Hayit Ailesi böyle bir badireyi atlattıktan sonra artık büyük bir umutla Baymirza’yı bağırlarına basarak onun ya tarım işleriyle uğraşan eğitimli bir ziraat mühendisi veya hekim olarak sağlık konusunda toplumuna hizmet eden birisi olmasını istiyor.

Evliliğinin 16. Günü Sovyet Askeri Oluyor

BaymirzaHayit çok çalışkan bir öğrencidir. Okumayı ve düşünmeyi sevmektedir. Ailesinin istediği Özbekistan Tarım veya Tıp Fakülteleri dışında Taşkent  Pedagoji Enstitüsü’nün Tarih Bölümüne öğrenci olmuştur(1934). Ekim Devrimi sonrasındaki bu zaman diliminde Moskova Azerbaycan, Kazakistan,  Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan gibi Türk ülkelerini yutmaya devam etmiştir. BaymirzaHayit ise Süleyman Çolpan, Gafur Gulam, Safizade ve Refik Mü’min gibi Özbekistan’ın ileri gelen fikir adamı ve edipleriyle tanışmış, onlardan bazılarıyla temas halindedir. Ayrıca Hokand Muhtar Cumhuriyeti’nin  idam edilen Başbakanı ve Milli İttifak Partisi lideriyle de tanışarak, fikirlerinden etkilenmiştir.  Milli İstiklal Partisi Genel Başkanı  Ekmel İkram ile de görüşmektedir. Hepsinin ortak gayesi Türkistan’ın tümüyle istiklaline kavuşarak bağımsız bir devlet olmasıdır.

Mezun olduktan sonra köyüne maarif müdürü olarak dönen BaymirzaHayit 1939 Aralık’ında evleniyor. Evliliğini daha 16. Gününde ise SSCB tarafından askere alınıyor(24. Aralık 1939). Trenle uzun bir seyahat ederek Rus askerlerince Polonya’ya götürülüyor. Varşova’da eğitimlerden geçtikten sonra tank teğmeni olarak SSCB Ordusunda görevlendiriliyor. Bir bombanın düşmesi sonucu yaralanan BaymirzaHayit İkinci Dünya Savaşının bütün hızıyla sürdüğü  bölgede Belarus’ta Almanlara esir düşüyor(4 Temmuz 1941). 1700 kilometrelik yolu daha sonra yürümek mecburiyetinde bırakılıyor. Polonya’daki esir kampına götürülüyor. Bir müddet burada kalıyor. Hastanede tedavisi sürerken Dr. Ruth’a teşekkür ediyor, şükranlarını sunuyor. Ancak aralarında bir duygusallık da yaşanmıyor değil.

İdama Doğru

Daha sonra Yahudi avı başlatılıyor. Yakalanan Yahudilerin  kitle halinde öldürülmesi için kampta kafa yapısı, burun şekli ve sünnetli olup olmadıkları kontrol ediliyor. BaymirzaHayit ne kadar Türk olduğunu ispat etmeye çalışsa da Yahudiler gibi Müslümanların da sünnetli olmasından dolayı sıkıntılı günler yaşıyor. Almanlar idam kararı veriyor. Ancak BaymirzaHayit idam edilmeden önce iki rekat namaz kılmak için müsaade istiyor ve abdest alıyor. Durumu fark eden diğer Türkistanlı ve Kafkasyalı Müslüman muhacirler müdahale ederek Alman Komutana ” Avrupa’da çok sayıda Türkistanlı muhacir ve esir Türkler vardır. Bunlar SSCB ile mücadelenizde size katkı verebilirler. Tümü de komünizme karşıdırlar. Çünkü ülkeleri işgal edilmiş ve mağdur halkları da zulüm altındadır. Hem Rus Çarlığına ve hem de Sovyetler Birliğine karşı özgürlükleri için mücadele etmektedirler. Kurulacak bu  gönüllü taburda hepsi görev alabilir.” diyorlar. Bu görüşü Alman yetkililerine kabul ettirenlerden biri de Türkistan’da bağımsızlık mücadelesi veren  Alaş Orda Hareketi liderlerinden Mustafa Çokay’dır(1890-1941).

Hitlerden de olumlu görüş gelince esir ve Müslüman Türklerden oluşan ve sayıları 243 bine varan Türkistan Lejyonu kuruluyor. İdamdan kurtulan BaymirzaHayit da yüzbaşı rütbesine yükseltilerek göreve veriliyor. Burada da Türkistan davasını anlatıyor. Almanlar, BaymirzaHayit’in her hareketini dikkat ile takip ediyor. Daha sonra iltica talebi kabul görüyor.Ancak 1945 yılında Kırım’da Yalta Konferansındaki karar gereğince esirlerin mübadelesi konusu Baymirza Hayit’i çok heyecanlandırdı. Teslim edilenler hemen kurşuna diziliyordu. Almanya bu kahramanı teslim etmiyor. Yıllar su gibi akmaya başlıyor sonra.

Yabanacı Ülkelerden Teklifler

BaymirzaHayitProf. Dr. Genhard Van Monde’nin teşvikiyle imtihanları kazanarak Munster Üniversitesi’nde Felsefe doktoru oluyor. Türkistan üzerinde eserler veriyor. Türkistan Tarihine Giriş çalışması Almanca yayınlanıyor. Daha sonra 20.Yüyyılda Türkistan adlı eseri neşrediliyor. Bu ara üç yabancı dil öğrenen BaymirzaHayit araştırmalarını hızlandırıyor, yeni eserler telif ediyor ve yazıyor. Türkistan Örneği’nde Sovyet-Rus Doğu Politikası, Türkistan’da Sovyet-Rus Emperyalizmi, Basmacılar Türkistan Milli Mücadelesi adındaki eserleri birbiri ardından basılıyor. 14 Eser ile Türkistan’ı anlatıyor. 400 makale ile de buna ayrıca katkı veriyor.

Amerikalıların dikkatini çeken BaymirzaHayit ve Mustafa Çokay ile temas kurarak, bu çalışmaları ABD adına yapmaları teklif ediliyor.  Her ikisi de Türkistan’ın bağımsızlığına katkı verirlerse kabul edeceklerini belirtiyorlar. Ancak ABD bu öneriye sıcak bakmıyor ve İngilizlerle anlaşmaya vararak Sovyetler Birliğini Öğrenme Enstitüsü kuruluyor ve Liberte Radyosu yayına geçiriliyor. Muhteşem bir kütüphane ve dev arşive sahip oluyor. Artık BaymirzaHayit hür dünyada tanınırken, SSCB aleyhte yayına başlıyor. Önce Liberte’ye karşı Bizim Radyo’yu kuruyorlar. Suudi Arabistan’a Yahudi, Türkiye’ye komünist, Pakistan’a casus olarak tanıtılıyor. Fakat BaymirzaHayit yılmıyor çalışıyor, iftiraların üstesinden geliyor.

O dönemde daha sonra kaynak sorunu yüzünden kapatılan radyo arşivini Türkiye’ye vermek istese de Ankara kabul etmiyor! Kitaplarını ise Milli Kütüphane yer yokluğunu mazeret göstererek reddediyor!. Ankara’nın vefası yıllar sonra kendini gösterdi. Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü bir törenle BaymirzaHayit’a fahri doktora verdi. Onlarca sivil toplum kuruluşundan ödüller, plaketler aldı. Kitapları Türkiye’de de basılmaya başlandı. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Doçent. Dr. Ayfer Kaynar’ın Dr. BaymirzaHayit’in Eserleri ve Faaliyetleri Hakkında Bildirilen Fikirler Batı Avrupa, ABD ve Şark adlı 700 sahifelik bilimsel bir araştırma yayınladı. Medyada röportajları yayınlanıyor,  toplantılara çağrılıyor, ziyaretlere geliniyor, görüşleri tartışılıyordu. Dolayısıyla Dr. BaymirzaHayit artık çok mutluydu,

Köln’deki Evinde Ziyaret Ettim; Bir Bacağı Kesilmişti

SSCB dağılınca Özbekistan Yazarlar Birliği BaymirzaHayit’a Türkistan’ın özgürlüğü için yaptığı mücadeleden ve tanıtımdan dolayı Mahmut Ali Mahmut ve Ahad Andican ile birlikte Türkistan’ın önemli edibi Süleyman Çolpan Ödülü veriliyor. Yıllardır görmediği vatanına bu vesileyle dönmek istiyor. Taşkent’te ve köyünde kalabalık topluluklar tarafından karşılanınca İslam Kerimov Rejimi tarafından birkaç gün içinde ülke dışına gönderiliyor. BaymirzaHayit “Türkistan Devletleri  bir Türk Milletler Topluluğu ortaya çıkarmalı” diye düşünüyordu. “Batı Türkistan(Özbekistan) bağımsızdı ama Doğu Türkistan değildi. Dostluklar gül bahçesi gibidir. Bakım gerektirir” diye de hatırlatıyordu. Tek hayali bir Türkistan Araştırmaları Enstitüsü kurmaktı. Bunun için başta Türkiye olmak üzere Suudi Arabistan ABD, Almanya, Pakistan, Afganistan’daki Türkistanlılar ile hep temas kurdu, birlik ve beraberliklerini sağlamaya çalıştı. BaymirzaHayit ile kim tanışırsa tanışsın aynı zamanda Türkistan Davasıyla da tanışmış oluyordu. Bir rol modeldi. Çünkü yasaklar döneminde bile mücadelesinden hiç vazgeçmedi.

BaymirzaHayit ile bir defasında Köln’deki evinde görüşmüştüm. Çok mutlu olmuştu. Son görüştüğümüzde ise yataktaydı. Bir ayağının kesildiğini hiç hissettirmedi bile. Karısı Dr. Ruth Hanım fedakar ruhlu bir insan. Onu hiç yalnız bırakmadı, her şartta baktı. Bir defasında Yazar Galip Erdem kendisine “Neden bir Türk hanımla evlenmediğini” sormuştu. Cevabı düşündürücü oldu “Henüz Türk işçileri Almanya’ya gelmemişti!.” İlk evliliğinden olan çocuğu Bek Mirza’yı yarım asır sonra Suudi Arabistanda gördü. Torunu Şöhret Han’ı ise İstanbul’da(1991). SSCB yönetimi Bek Mirza’yı babası aleyhinde şartlandırmış ve Sovyet medyasında yazı yazdırmıştı. Bu görüşmeden bir sene sonra da Bek Mirza vefat etti(1992). Dr. Ruth’dan iki oğlu Ertay ve Mirza Berlin’de yayıncılık yapıyorlar. Kızı Dilber ise özürlü çocuklar için yüzme hocası olarak çalışıyor. Nadire, Kerime, Rana, Ramin, Derya, Yaşar ve Kerim adında da yedi toruna sahipti BaymirzaHayit Ailesi.

Vefa Aydınlara Daha Fazla Yakışıyor

Bütün bu bilgileri İstanbul Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezinde gerçekleştirilen ve iki gün süren “Doğumunun 100. Yılında BaymirzaHayit ve Günümüzde Türkistan Tarihi Araştırmaları Uluslararası Sempozyumunda” hatırladık.

BaymirzaHayit Türkistan’ın bağımsızlığı mücadelesinde Türk Milletinin ilham kaynağıdır. Sürgün, zindan ve idam gibi cezalar da olsa özgürlüklerin savunucusu bir Türkistan sevdalısıdır. Sömürgeciliğe, emperyalizme karşı çıkan ilim, fikir ve mücadele adamıdır. Mekanı cennet olsun. Nurlar içinde yatsın.