Başımız yine büyük dertte!
Bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti pasaportu verilen Barzani, şimdi, Kuzey Irak’ta “Bağımsız bir Kürt Devleti” kurma kararından dönmüyor!
O Barzani ki; “Barış Süreci” denilen “uyutma projesi” kapsamında Diyarbakır’da “Devlet Başkanı” gibi karşılandı, kürsülerde nutuk atmasına seyirci kalındı!
O Barzani ki; AKP Kongrelerinde “Şeref Konuğu” olarak ağırlandı!
“Sözde bayrağı” Türkiye’de dalgalandırıldı!
O Barzani’nin arkasında ABD var, İsrail var!
Barzani’nin arkasındaki İsrail’in Adalet Bakanı Ayelet Şakay ve Başbakan Netanyahu açıkça; “Kürtlerin devlet kurma çabasını destekliyoruz” diyor!
İsrail Genel Kurmay Başkanı; “PKK’yı terör örgütü olarak görmüyoruz” diyor!
Rahmetli Uğur Mumcu, yıllar öncesi, yazdığı köşe yazıları ve belgelerle dolu kitaplarında; “Barzani ile MOSSAD ilişkisi sürecek” diyordu.
Barzani ailesi, çok uzun yıllardır “Bağımsız Kürt Devleti” hayali ile çalışıyor! Bu “Sözde Kürt Devleti” yalnızca Kuzey Irak’taki toprakları kapsamıyor! Barzani’nin haritalarında Kuzey Suriye, Güneydoğu Türkiye ve Batı İran’daki toprakları da “Sözde Kürt Devleti” sınırları içinde gösteriyor! Barzani, Güneydoğu’dan “Kuzey Kürdistan” diye söz ediyor!
Barzani, İsrail ve ABD’nin düşleri gerçekleşirse, Kuzey Irak’taki “Türk Nüfusu” da bu egemenliğin tutsağı olacak!
Süleymaniye’de, Türklere ait tapuları kayda geçirmeye çalışan Türk Birliği bu sinsi planın bir parçası olarak ABD’li askerlerce derdest edildi, başlarına çuval geçirilerek tutsak edildi. Bu olay üzerine, ana muhalefet partisi “Nota verecek mi siniz?” dediğinde, zamanın Başbakanı Erdoğan; “Ne notası? Müzik notası mı?”diye, ciddi bir devlet adamından beklenmeyen bir yanıt vermişti!
O Başbakan ki, Ortadoğu’dan Kuzey Afrika’ya ve Kafkaslara kadar, Türkiye’yi de içine alan “Ortadoğu’da emperyalist bir yeni düzen kurma” planının adı olan BOP-Büyük Ortadoğu Projesi’ni “Ortadoğu’ya demokrasi getirme amaçlı barışçıl bir proje” olarak niteleyip, bu projenin “eş başkanı” olmakla övünüyordu!
Oysa BOP; İsrail’in “vaat edilmiş toprakları ele geçirme ve Büyük İsrail” projesinden başka bir şey değildi!
Aklı başında, küresel siyaseti bilen tüm dış politika uzmanları bu hedefin farkında ve sürekli uyarıyorlardı!
Ama bu uzman ve deneyimli dış politika kurmaylarını “Monşerler!” diye aşağılayıp, dış politikayı tek kişinin iki dudağı ve tepkileri üzerine kuran siyaset sonucu bugün komşularımız başta olmak üzere hemen bütün dünya ile kavgalı bir ülke haline getirildik!
Suriye’deki emperyalist amaçları göremeyen kör bir siyaset atağının kurbanı olduk!
Şimdi, Kuzey Irak’ta yapılacak “bağımsızlık amaçlı referanduma” karşı çıkıyoruz!
Biraz geç kalmadık mı?
Türk Ordusu üzerinde kurulan emperyalist amaçlı kumpasları göremeyen, bu davaların “savcısı” olmakla övünenler, düne kadar “el ele kol kola oldukları” içimizdeki “işbirlikçi cemaatin” gerçek yüzünü yeni mi gördüler?
Ortadoğu’yu paramparça eden, petrol kaynaklarını yağmalayan siyasetin Türkiye’ye verdikleri zararı ve belayı yeni mi gördüler?
Her şey bir yana; Kuzey Irak’ta kurulacak ve daha sonra Suriye, Türkiye ve İran’dan koparılacak toprak parçaları üzerinde kurulacak bir Kür Devleti, Kürt halkına refah, mutluluk ve barış getirecek mi?
Hayır!
Barzani gibi, emperyalist işbirlikçisi yöneticiler hızla zenginleşirken, halk yine sefalet içinde kalacak!
Bosna, bu dramatik sonu yaşadı ve gördü!
Etnik köken, din ve mezhep ayrımlarını kaşıyarak, halkları birbirine düşman ederek, Üniter devletler paramparça edilecek ve “küresel efendiler” bu sefalet üzerinden daha da semirecek!
Bu ülkenin tek kurtuluş yolu; İç siyasette kavgaya son vermek, uluslar arası siyasette barış içinde yaşamaktır.
Yoksa sonumuz çok kötü olacaktır…