Cengiz Han’ın ırkî kökeni çoğu zaman tartışma konusu olmuştur. Tarihin en büyük cihangirlerinden biri olduğu için Moğollar, Moğol olduğunu iddia ederlerken; Türklerin bir kısmı O’nun Türklüğünün tartışma konusu yapılamayacağı görüşündedirler. İslam ülkelerine verdiği zarar sebebiyle Türklüğünü kabul etmeyenler de vardır.
Türk ve Moğol kabileleri uzun yıllar yan yana bazen de iç içe yaşamışlardır. Bu sebeple Türkleşen Moğollar olduğu gibi, Moğollaşan Türkler de vardır. Cengiz Han’ın, Moğollaşan Türklerden olduğu ekseriyetin üzerinde ittifak ettiği tarihi bir hakîkattir.
1155 yılında Moğolistan’da Onon Irmağı kıyısındaki bir kasabada dünyaya geldi. Son Göktürk hakanlarından birinin 25. Kuşak torunudur. Mensub olduğu Kıyat kabilesi de eski Türk ailelerinden biridir. Türkçe konuşuyordu. Fetihlerini Türk askerleriyle gerçekleştirmiştir. Kendisini Türk olarak kabul ediyordu. Torunları Gazan Han’ın Altın Orda hükümdarlarından Berke Han’ın ve onların devamı olan Kazan ve Kırım hanları ile hanlıklarda yaşayan insanların tam manâsı ile Türk olduklarında şüphe yoktur.
Cengiz Han’a babasından devlet, toprak ve servet namına hiçbir şey kalmadı. Uçsuz bucaksız topraklar üzerindeki imparatorluğunu kendi imkânlarıyla meydana getirdi. 36 yaşında Moğolistan’da yaşayan bütün boylar tarafından ‘Han’ ilân edildi. ‘Cengiz Han Kanunları‘ olarak anılan sistemi kurdu. Onun miras bıraktığı ve ahfadı tarafından daha sonra fethedilen topraklarda Cengiz Han soyundan gelmeyen insanlar han, hakan ve imparator unvanını kullanamadılar. Komutan Nogay ve Emir Timur gibi…
Moğol kökenli imparatorlar içerisinde Çin kültürünü benimseyenler de vardır. Cengiz Han’ın Torunu Kubilay Han (1215-1294) 34 yıl boyunca Çin İmparatorluğuna hükmetti. Kurduğu Yuan Hânedânı 108 yıl devam etti.
Cengiz Han, son Çin seferinden sonra 1227 yılında öldüğünde oğullarına ve torunlarına 35 milyon kilometrekarelik imparatorluk bıraktı. Cengizliler, dünya topraklarının üçte ikisine sâhipti.
Prof. Dr. Hayrunnisa Alan’ın, Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu ile birlikte editörlüğünü yaptığı ve bâzı bölümlerini de yazdıkları ‘Avrasya’nın Sekiz Asrı / ÇENGİZOĞULLARI‘ isimli kitap, Cengiz Han soyundan gelen hanların, hakanların kurduğu devletler hakkında ana hatlarıyla derlenen bilgileri okuyucuya sunuyor.
16,5 X 23,5 santim ölçülerinde, 720 sayfalık eserde; Prof. Dr. Ahmet Taşağıl, Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu, Prof. Dr. Hayrunnisa Alan, Doç. Dr. Serkan Acar, Abrasul İsakov tercümesiyle Doç. Dr. Bulat Rahimzyanov, Doç. D. Giray Saynur Derman, Doç. Dr. İsyal Kemaloğlu tercümesiyle Prof. Dr. İlya Zaytsev, Prof. Dr. Mehmet Alpargu, Prof. Dr. Osman Yorulmaz, Yrd. Doç. Dr. Nurettin Hatunoğlu, Doç. Dr. Muhammet Bilal Çelik, Doç. Dr. Dinçer Koç imzalı makaleler bulunuyor.
Herbiri kendi sâhâsında uzman olan ilim adamları; 1206 yılında kurulan Büyük Moğol İmparatorluğu’ndan başlayıp 1921 yılında Moğolistan Halk Cumhuriyeti’nin kurulmasına kadar 715 yıl hüküm süren Çengizoğulları’nın kurduğu 16 devleti anlatıyor.
Bu devletler şunlardır:
1-Büyük Moğol İmparatorluğu: (1206-1691) 2-Çağatay Hanlığı: (1227-1544) 3-Altın Orda Devleti: (1227-1502) 4-İlhanlılar: (1256-1335) 5-Timurlular: (1360-1506) 6-Kazan Hanlığı: (1437-1552) 7-Kasım Hanlığı: (1445-1679) 8-Kırım Hanlığı: (1426-1783) 9-Astarhan Hanlığı: ( 1502-1556) 10-Sibir Hanlığı: (1464-1598) 11-Nogay Ordası: (1400-1634) 12-Kazak Hanlığı: (1470-1824) 13-Buhara Hanlığı: (1500-1920) 14-Hokand Hanlığı: (1709-1876) 15-Hive (Harezm) Hanlığı: (1515-1920) 16-Yarkend (Seidiye / Kaşgar) Hanlığı: (1514-1696)
Prof. Dr. Ahmet Taşağıl’ın, ‘Cengiz Öncesi Türkler ve Moğollar’ başlıklı makalesi (s: 11-28) ile başlayan eser, Çengiz Han oğullarının kurdukları imparatorluklar ve hanlıklar hakkında bilgiler verdikten sonra, makale yazarlarının kısa hayat hikâyeleriyle (s: 674-679) ve Dizin (s: 681-720) sayfaları son buluyor.
Çengizoğulları, onlarca kitap ve ansiklopedinin binlerce sayfasını incelemek suretiyle elde edilebilecek bilgiler ve daha fazlasını ihtiva eden, başucu veya yüksek hacimli el kitabı mesâbesinde kıymetli bir eserdir. Eserde sâdece devletlerin kuruluş, dağılış yıllarına, yöneticilerine, sınırlarına ait bilgiler verilmekle iktifa edilmemiş, sosyal, kültürel, dinî ve iktisâdî hayatları ile bölge açısından ehemmiyeti hakkında teferruatlı bilgiler de verilmiştir.
Hazırlayanlara ve böyle bir kitabı kültür hayatımıza kazandıran Ötüken Neşriyat’a teşekkürler…
ÖTÜKEN NEŞRİYAT:
İstiklal Caddesi Ankara Han Nu: 65/3 Beyoğlu 34433 İstanbul. Telefon: 0.212-251 03 50
Belgegeçer: 0.212-251 00 12 www.otuken.com.tr e-posta: otuken@otuken.com.tr
Prof. Dr. Hayrunnisa Alan:
Lisans eğitimini 1987 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Târih Bölümü’nde, Yüksek Lisans eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Doktora eğitimini İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Târih Ana Bilim Dalı’nda 1997 yılında tamamladı.
1998-2012 yılları arasında Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde görev yaptı. Hâlen Medeniyet Üniversitesi Tarih Bölümü’nde Profesör unvanı ile çalışmaktadır.
Prof. Alan’ın Asya tarihi üzerine millî ve milletlerarası alanda birçok yayını ve ansiklopedi maddesi olarak çalışmaları bulunmaktadır.
Kitap hâlinde yayınlanmış eserleri:
*Emir Timur ve İpek Yolu: (Ahmet Taşağıl ile birlikte), *Divanü Lugati’t-Türk’ün Târih Araştırmalarındaki Yeri. *Bozkırdan Cennet Bahçesine Timurlular (1260-1506) Ötüken Neşriyat 2007.
Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu:
1978’de Rusya Federasyonu’nun Ulyanovsk şehrinde doğdu. 2001’de Marmara Üniversitesi Târih Bölümü’nde lisansını, 2003’te ‘Altın Orda – İlhanlı Münâsebetleri‘ başlıklı tezle yüksek lisansını ve 2008’de ‘Altın Orda ve Rusya: Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi‘ başlıklı tezle doktorasını tamamladı. 2012’de doçent oldu. Rusça, İngilizce, Farsça ve çeşitli Slav ve Türk lehçelerini bilen Kemaloğlu, 2004-2008 yılları arasında (ASAM) Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde Rusya-Ukrayna Masası’nda görev yaptı. 2009-2012 yılları arasında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne bağlı Ermeni Araştırmaları Grubu’nun projesi çerçevesinde TC Başbakanlık Atatürk, Kültür, Dil ve Târih Yüksek Kurumu Türk Târih Kurumu’nda çalıştı. 2009-2013 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı tarafından desteklenen Orta Doğu Stratejik Araştırmaları Merkezi (ORSAM) isimli kuruluşta Avrasya Danışmanı olarak görev yaptı. 2013 yılından itibaren Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Târih Bölümü Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır.
2013 yılında, TC Başbakanlık Atatürk, Kültür, Dil ve Târih Yüksek Kurumu Türk Târih Kurumu Bilim Kurulu’na üye seçildi. 2014’ten beri Milli Eğitim Gençlik ve Spor eski Bakanı Hasan Celal Güzel’in başkanlığını yaptığı Yeni Türkiye Stratejik Araştırma Merkezi’nde Tataristan-Başkurdistan-Çuvaşistan Araştırmaları Masası başkanıdır.
Doç. Dr. İlyas Kemaloğlu’nun çalışmalarının büyük bir kısmı, Altın Orda, Kırım – Kazan hanlıkları, Rusya târihi, Türk-Rus münâsebetleri ve günümüz Avrasya coğrafyasındaki güncel gelişmeler ile ilgilidir. Telif, çeviri ve editör olmak üzere otuza yakın kitap çalışması yayımlanmıştır. Hakemli dergilerle popüler siyaset ve târih içerikli dergilerde çok sayıda makalesi yayımlanmıştır
2011’de ‘Altın Orda ve Rusya: Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi‘ (Ötüken Yayınları, 2009) adlı çalışması, Türk Târih Kurumu Teşvik Ödülü’ne layık görüldü.
Kemaloğlu’nun Türkçeye kazandırdığı ana kaynakların başında yine farklı dönemlerde Osmanlı’ya gelen Rus diplomatlarının elçilik rapor ve hâtıraları gelmektedir. Bu eserler, özellikle Osmanlı-Rus târihinin araştırılması açısından önem arz eden kaynaklardır. Yine Türk Târih Kurumu’ndaki görevi sırasında Kemaloğlu, Ermeni meselesine dair Rus arşiv belgelerini Türkçeye tercüme ederek Türk araştırmacıların istifadesine sundu.
2014 yılında çekilen ve 7 dile tercüme edilen 13 bölümlük ‘Türkler‘ belgeselinin metin yazarlığı ve danışmanlığını yaptı.
KUŞBAKIŞI:
Filozofların Yanılgıları:
Orta Çağ’da, İslam dünyası ve Latin batı dünyası arasında, Müslümanların Endülüs’ü kontrol altında bulundurmaları ve çeşitli ticârî ilişkiler vasıtasıyla ilmî ve kültürel mânâda bir etkileşim söz konusu olmuştur. Bu etkileşim bağlamında Aristoteles, Kindî, Farâbî, İbn Sînâ, Gazâlî, İbn Rüşd, İbn Meymun gibi düşünürlerin eserleri, Arapçadan Latinceye çevrilmiş ve bu düşünürler, 13. yüzyıl Avrupa’sındaki teolog ve düşünürlerin eserlerinde, isimleri sıkça zikredilen kişiler olmuşlardır. Söz gelimi Thomas Aquinas’ın eserleri incelendiğinde O’nun, Filozof ismi ile Aristoteles’e ve Şarih ismiyle İbn Rüşd’e, Algazel ismiyle Gazâlî’ye, Rabbi Moses ismiyle İbn Meymun’a referansta bulunduğu görülebilir. Söz konusu durum 13. yüzyıl Avrupa’sının diğer düşünürleri olan Albert Magnus ve Roger Bacon için de geçerlidir.
13. yüzyıl düşünürlerinden ve teologlarından biri olan Romalı Giles de yukarıda zikredilen ve İslam düşünce geleneği içerisinde yer alan düşünürlerin eserlerinden ve fikirlerinden haberdardır. Giles’in 1270’lerde kaleme aldığı ve Türkçeye ‘Filozofların Yanılgıları‘ adıyla çevrilen Errores Philosophorum adlı eser, bunun en somut göstergesidir. Zira bu eser, çeviri hareketiyle batıya intikal eden fikirlere karşı kaleme alınmış Hıristiyanî bir tepki niteliğindedir.
Bahsi geçen çeviriler dolayısıyla Avrupa’da yayılan ve Hıristiyan akidesi için tehdit unsuru olarak algılanan fikirlere bir tepki de Paris Başpiskoposu Etienne Tempier’in yayımladığı ‘1270 Paris Kınamaları‘ ve ‘1277 Paris Kınamaları‘dır.
Romalı Giles’in, Filozofların Yanılgıları adlı eseri ve ‘1270 Paris Kınamaları‘ ile ‘1277 Paris Kınamaları’ bir arada sunulmuştur. İslam dünyasından yapılan çeviriler vasıtasıyla batı dünyasında filizlenen fikirlere karşı bir tepki olarak ortaya çıkan bu metinleri, İslam düşünce ve felsefesinin, Orta Çağ Batı dünyasında ne kadar etkin olduğunu ortaya koymaktadır. (Tanıtım bülteninden)
Kaknüs Yayınevi:
Mimar Sinan Mahallesi, Selami Ali Efendi Caddesi Nu:5 Üsküdar, İstanbul Telefon: 0.216-341 08 65 Belgegeçer: 0.216-334 61 48 info@kaknus.com.tr // halklailiskiler@kaknus.com.tr
Kim Bu Türkler:
Hüseyin Adıgüzel’in yazdığı kitap; 13,5 X 21 santim ölçülerinde, 664 sayfa olarak Ekim 2016’da yayınlandı.
Dünya tarihinde en fazla sözü edilen, târihin bilinen her döneminde var olan, hakkında en fazla kitap ve makale yazılan, fakat bütün bu bilinenlere rağmen haklarında hâlâ doğruluktan ve hakîkatten uzak bilgiler üretilen belki de tek millet Türklerdir.
Haklarında bu kadar olumlu-olumsuz söz edilen, yazılan Türkler Kimlerdir? Nerede târih sahnesine çıkmışlardır? Ana yurtları neresidir? Orta Asya veya Altaylar, Türklerin ilk ana yurdu mudur? İlk göçler doğudan batıya mı, yoksa batıdan doğuya doğru mu olmuştur?
Türk adı ne zaman ortaya çıkmıştır? Türk adı neyi ifâde etmektedir ve özel bir mânâsı var mı?
Anadolu’da Milattan önce kurulan Türk devletleri var mıdır? Türk bilim ve sanatı var mıdır? Dilleri, hayat tarzları, edebiyatları, nasıldır?
Önceleri hangi dine inanmışlardır? Şamanizm Türklerin dini midir? Hangi dinlere girip çıkmışlardır? Nasıl ve neden Müslüman olmuşlardır?
Türklerde Alevîlik var mıdır? Türk – Alevî inançları nelerdir? Alevîlik inancı ile eski Türk Dini arasındaki benzerlikler nelerdir?
Türk mitolojisi nedir ve neye dayanır? Efsâneleri ve destanları neye dayanır? Kendilerine özgü yaratılış ve türeyiş hakkındaki düşünceleri nelerdir? Hayata bakış, hayatı algılayış ve uygulayış tarzları, yâni Türk Dünya Görüşü nedir ve nereden kaynaklanmıştır?
Bütün bu soruların cevabı ‘Kim Bu Türkler‘ isimli kitapta… (Tanıtım bülteninden)
BİLGEOĞUZ YAYINLARI:
Alemdar Mahallesi Molla Fenarî Sokağı Nu: 35/B Cağaloğlu, İstanbul. Telefon: 0.212-527 33 65
Belgegeçer: 0.212-527 33 64 e-posta: bilgi@bilgeoguz.com.tr www.bilgeoguz.com.tr
DARVİNİZM:
İnsana Hayvan Postu Giydirme Çabaları
‘Darvin veya Evrim Teorisi‘ olarak da anılan faraziyenin mûcidi (?!) İngiliz biyolog Charles Robert Darwin (1809-1882) İnsan dâhil tüm canlı türlerinin bir veya birkaç ortak atadan türediğini ve zaman içerisinde bugünkü yapılarına kavuştuğunu iddia etmiştir. Mesela insanların atasının maymun olduğu, zaman içerisinde tekâmül ederek bugünkü şeklini aldığını ileri sürmüştür.
Tekâmül teorisi, adı üstünde: ilim değildir. Nazariyedir, teoridir. İlmî bir araştırmanın neticesi de değildir. İlmî araştırmalarla oluşan bir kanaattir. Bu kanaati daha ziyâde teist, ateist ve agnostikler ile materyalistler (komünistler) benimsemiştir. Yeni Darwinistler eski Darwinistleri, Allah (cc) inancında olanlar ise her iki gurubu da tenkit etmişler, posasını çıkarıp atmışlardır. Müslümanlık ve Hıristiyanlık tekâmül nazariyesini reddeder. İslam âlimlerine göre Allah (cc), tabiattaki bütün canlıları birden ve ayrı ayrı olarak yaratmıştır. Türler arasında tekâmül yoluyla geçişler söz konusu değildir. Tekâmül ancak, terlerin kendi içlerinde olabilir.
Söylediklerine ve yazdıklarına güvenilir ve yaşayan İslâmî ilimler dalında isim yapmış bâzı profesörlerin, tekâmül nazariyesini kabul edip destekledikleri iddia edilmiş olmasına rağmen, bu iddianın sâhipleri o kişilerin yazdıklarını-söylediklerini anlayamamışlardır.
Fehmi Yener, 13,5 X 19,5 santim ölçülerinde 270 sayfalık kitabında Darwinizm’i, doğru bir metotla ve anlaşılır bir dille tahlil ediyor, şüpheleri gideriyor.
BOĞAZİÇİ YAYINLARI:
Alemdar Mahallesi Çatalçeşme Sokağı Nu: 44 Kat: 3 Cağaloğlu, İstanbul Telefon: 0.212-520 70 76 Belgegeçer: 0.212-526 09 77 www.bogaziciyayinlari.com.tr e-posta: yayin.bogazici@gmail.com
KISA KISA / KISA KISA…
1- AFORİZMALAR: Franz Kafka. Çeviren: Osman Çakmakçı. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.
2- 2- BUDALALIĞIN KEŞFİ (Denemeler): Hilmi Yavuz. Timaş Yayınları.
3- 3-PATRONA İSYANI (1730): Prof. Dr. M. Münir Aktepe / Altınorda Yayınları. 4- TÜRK TÂRİHÇİLERİ: Heyet Tarafından Hazırlanmıştır. Editör: Ahmet Şimşek / Pegem Akademi Yayıncılık. 5- BUKRE: Kahraman Tazeoğlu. Destek Yayın Ltd. Şti
DERKENAR:
Tercüme Çocuk Kitapları
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de her yıl yayınlanan çocuk kitaplarının sayısı artıyor. Son 5 yıldaki artış, % 300’ün üzerinde. Ancak bu iş yalnızca kazanç kapısı olarak görülmemeli. Büyük sorumluluğu vardır. Evvela bu sorumlulukların gereği yerine getirilmeli. Gereklerin yerine getirilip getirilmediği devlet kurumları tarafından denetlenmeli. Özellikle tercüme çocuk kitaplarında yabancı kültürün benimsetilmeye çalışılıp çalışılmadığı hassasiyetle tâkip edilmeli. Her yabancı çocuk kitabı doğrudan çevrilip piyasaya verilmemeli. Kültürel farklılıklar göz ardı edilmemeli.
Beden, ruh ve çevre temizliği, yalan söylememe, yardımseverlik, paylaşım, büyüklere saygı, kamu malına zarar vermeme, doğruluk, ahde vefa, topluma hizmet, vatan sevgisi gibi konularda doğru mesajlar içeren kitaplar teşvik edilmeli.
Çocuklar artık bilişimin içinde doğuyor. Aileler set koymak yerine doğru yönlendirme yapmalı. Dijital âlemde çok büyük tehlike var. Anne-babaların bir kısmı bu tehlikelerden haberdar değil.
İki yaşındaki çocuk bilgisayarla iç-içe olması ve gününün büyük bölümünü doldurması ne kadar yanlışsa, anne-babaların bilgisayara tamamen yabancı olması da o kadar yanlıştır. İki yanlıştan bir doğru çıkmaz. Belli bir yaşa geldiklerinde yanlış yerde oldukları anlaşıldığında iş işten geçmiş olur. Unutulmamalı: Bozulmaların sebebi tek değildir ve birdenbire olmaz.
Basılı kitap kullanımı giderek azalıyor olsa bile, dijital yayınlar yoluyla kitap, daha uzun yıllar etkileyici eğitim malzemesi olma özelliğini koruyacaktır.