Fırat Kalkanı

98

Türk Ordusu Suriye de: 15 gündür Fırat Kalkanı harekatını izliyoruz. Konuya yönelik; “ABD, Fırat’ın doğusuna çekilecekler dedi”. “Fırat’ın batısına çekilme başladı”, “Fıratın batısına çekilmiyorlar, siperlerini güçlendiriyorlar, “ABD, PYG’yi terör örgütü saymıyor”, “ABD uçakları destek görevini yerine getirmedi” gibi konular televizyon ekranlarını doldurmakta ve konu enine boyuna tartışılmaktadır.

Türk ordusu, Suriye’de Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) çatısı altında haklarını arayan, kendi öz vatanlarını savunan insanlara tankı ve topu ile destek veriyor. Kime karşı veriyor; birincisi Türkiye’den, Irak’tan gidip de oranın gerçek sahibi olan Türk ve Arap’ları vatanlarından sürmeye çalışan PKK, PYD, YPG, Peşmerge güçlerine karşı, ikincisi nasıl peydahlandığı şüpheli İŞİD güçlerine karşı veriyor.

Amerikan gerçeği: Birlikte eşbaşkanlık yaptığımız çok özel stratejik ortağımız ABD ve NATO, Türkiye de dahil Orta Doğu ülkelerinin haritalarını kendisine göre yeniden şekillendirmek üzere bu coğrafyamıza geldiler. Büyük Orta Doğu veya Büyük Amerikan Projesi ile orta Doğu’yu cehennem ateşine çevirdiler. Hazırlık olarak; 36. Paralel, çekiç güç, Irak’ın işgali ve bu arada çuval olayı ile tüm niyetlerini ortaya koydular. On bin Peşmerge’yi, hatta PKK’lıyı Amerika’ya götürüp eğittiler. PKK’yı yıllarca başımıza bela ettiler. PKK’ya karşı yürütülen sınır ötesi kara harekâtlarında Türkiye’nin önünü kestiler. İŞİD’e karşı ölüm kalım savaşı veren Türk/Türkmen ve Arap’ları eğitip donatacağı yerde, ani bir dönüşle PYD’yi eğitip donattılar. Bu nedenle İncirlik’in kullanımını elde ettiler. Güvenli bölge diye çırpınan Türkiye’ye “benim programımda bu yok” diyerek 4 milyon göçmeni başımıza bela ettiler. Bunu özellikle Türkiye’nin ekonomisini çökertmek, düzeni bozmak ve terörü kamçılamak için yaptılar. Bayır Bucak Türklerini Rusya ve Suriye birlikleri bombalarken hiç seslerini çıkartmadılar. Şimdi biz ona halen çok özel stratejik ortağımız diyoruz.Aynı masalarda oturup yeni masallarını dinliyoruz.

Suriye Gerçeği: Suriye olayları, önceden planlanmış Büyük Amerikan Projesinin ve ortağı AB’nin eseridir. Bu uygulamaların gelecek halkaları Türkiye ve İran’dır. İran, Rusya’yı dost edinerek, sırasını savmış gözükmektedir. Fakat Orta Doğu terör örgütleri Türkiye’nin güney doğusundan kuzey batısına her köşesinde her çeşit terör olayını gerçekleştirmektedir. Bunların amaçları Türkiye’yi oraya buraya çekmek değil, Türkiye’de doğrudan bir iç savaş çıkartmaktır. Terör örgütlerinin arkasında ABD ve AB vardır. Onların planları ve onların silahları ile hareket etmektedirler.

Terör örgütleri gerçeği: Batı, Suriye’yi yok etmek için Suriye’de bir çok terör örgütü yetiştirdi. Bunları eğitti donattı. Kendi adamları ve yetiştirdikleri ile destekledi. Taliban’ı ve PKK’yı nasıl kurdu ise, El-Kaide, El-Nusra, PYD, YPG, İŞİD gibi örgütleri de aynı şekildi kurdular. CIA ve MOSSAD

ajanlarınca eğitimlerini güçlendirdi, silahlandırdı. Bazen bunları yalancıktan karşı karşıya getirip, savaşıyorlarmış gibi oynattı. Birinin zaptettiği yerler, bir süre sonra bir diğerine devrettirildi. Şimdi biz diyoruz ki, ey Amerika sen kimden yanasın?

Rojova Gerçeği: Amerika, başından beri desteklediği Terör örgütlerine Suriye’nin kuzeyinde, gözümüzün içine baka baka kantonlar kurdurdu. Buralara akın akın Kürt’leri taşıdılar ve bölgenin yerlisi olan Türkleri/Türkmenleri ve Arapları sürdüler veya akla gelmez işkencelerle öldürdüler. Irak’tan Suriye’nin en üst noktasındaki Lazkiye’ye kadar tüm bölgeyi işgal ile Türkiye’yi güneyden kuşatma altına almayı planladılar. Planın en önemli yanı hayallerindeki büyük Kürdistanı Akdenize ulaştırmaktı. Bu koridorun sonunda, Lazkiye’de kuracakları terminallerle de tüm Orta Doğu petrol ve gazını dünyaya dağıtacaklardı. Türkiye’yi de dışlayacaklardı. Bu plan halen devam etmektedir. Bayır Bucak Türkleri/Türkmenleri bu projenin engellerinden biri idi. Fakat elli yıldır Suriye’de deniz ve hava üstleri bulunan Rusya ortaya çıkarak, Suriye’ye ağabeylik yapmaya başladı. Düşürülün Rus uçağı nedeni ile bozulan Türk Rus dostluğu yeniden yoluna girerken, çok geç de olsa Fırat Kalkanı harekatına girişildi. Başında Rojova koridorunun oluşturulmasında ve Kobani olayları sırasında Kürtlere en büyük desteği maalesef Türkiye vermişti. Aklı erenler için olay gün gibi açıktı. Fakat ülkeyi yönetenler olayın ne ucunu ne de sonunu göremediler. Hele hele güney doğuda ve ülkenin her köşesinde Kürt açılımı zannı ile, PKK açılımı yapıldı. Bir yıla yakın zamanda asker, polis, korucu bin şehit verdik ve son günlerde sayı giderek artmaya başladı

Fırat Kalkanı: 15 gündür Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür Suriye Ordusu İŞİD ve diğer terör gruplarına karşı bir harekat yürütürken, PYD’li Salih Müslim, Apo posterli salonlarda Türkiye’yi protesto ediyor. Amerikalı askerler ile kollarında PKK bayraklı PYD askerleri kol kola, Bebek katilinin resmini taşıyan karneler masum çocukların ellerinde. Şimdi bu resimleri Amerikalılar görmüyor mu? Öte yandan Esat, kalbura dönmüş Suriye’de, Fırat Kalkanı harekatı için, bu harekat egemenliğimize saldırıdır diyor. Bölgenin kabadayısı Amerika ise benden izinsiz öyle istediğin gibi hareket edemezsin demeye getiriyor. Avrupalılara bakıyoruz, söz konusu İŞİD olduğu için ses çıkarmıyorlar ve yalandan alkışlıyorlar. Peki tüm ısrarlarımıza rağmen ve Amerika ile aralıksız görüşmelere rağmen Fırat’ın batısına geçip yerleşen Kürt işgalciler ya da Menbiç ne olacak?

Türk ordusu ve ÖSO’nun İŞİD’den temizlediği bölge haritada yeşil bir şerit olarak görülüyor. Öyle görülüyor ki, Fıratın batısına geçenler, çeşitli aldatmacalarla ve büyük bir iştahla emellerine devam edecekler. Bu arada Menbiç’te bulunan PYD/PKK her tarafı Amerikan bayrakları ile donattı.

Bunlar, gün geçtikçe Amerikan bayrağının yanına başka bayraklar da asarlar, Avrupa’yı da arkalarına alarak ağlayıp sızlayarak destekçilerini artırırlar. Onun için yandaşlarını artırmadan bir an evvel Türk ordusunun tüm bölgeye sahip olması Menbiç’ten halep’e bölgeyi teröristlerden temizlemesi şarttır. Her geçen gün artarak, Güney Doğuda aslan gibi evlatlarımızı teröristlere kurban veriyoruz. O hale geldik ki, şehitlerimizi sıradan olaylar gibi karşılıyoruz. Büyük Hun Hakanı Atila, sınırlarınızda problem varsa, sınırların ötesine geçin buyuruyor. Aynı şekilde Güney Doğuda da en az elli bin kişilik bir ordu ile süpürme harekâtına gidilmelidir. Kandil söndürülmeli, bataklık kurutulmalıdır. Buna paralel siyaseten ülkeyi bölmeye çalışan hainler de hak ettikleri cezayı görmelidirler.

1967 Arap İsrail savaşında İsrail, 6 günde (6 gün savaşı) tüm Arapları teslim almadı mı?

“Amerika ne der, o ne der, bu ne der” düşüncesi bir kenara bırakılmalı ve büyük devlet benim diyerek, ülkemize kastetmiş hain emeller ivedi kökünden halledilmelidir. Geciktiğimizde, daha büyük belalarla uğraşmak zorunda kalacağımız unutulmamalıdır.

Bir şey daha; Amerika on bin km. uzaktan gelip, sınırlarımızda yerleşirken, biz henüz yolun başında iken, neden biz burada kalıcı değiliz, en kısa zamanda çıkacağız diyoruz, çok anlamsız. Hâlbuki Fırat Kalkanı ile girdiğimiz yerlerdeki insanların tümü bizim akrabalarımız.