B a h a r (4)

96

Ya kim söyletiyor dersin, o cıvıl cıvıl, renk renk kuşları?

Ya kim yönetiyor, hislerini ifade eden duruşları?

Yağmurun şıpıltıları, bir düşünsen, manasız ses değil

Bak da bulutlara, boş bir gürültü yapmadığını bil

Bulutlardan sağılıyor, damla damla âb-ı hayât

Emziren ana gibi oluyor, bulutlar o saat

Yağmurdan gelen, biteviye, o şırıltı o gürültü

“Sizlere müjde, geliyoruz!” anlamına, bir uğultu

Bahar’da, göğe bakmanın, bambaşka ayrı bir zevki var

Bak göz kırpıyor bizlere, gökteki sayısız yıldızlar

Düşündürmek için, hep insan olmak isteyen insanı

Tefekkür, işte asıl yakalamaktır dostlar bu anı

Işıktan Ay’a cümle unsurlar bakılacak birer pencere

Bakamazsa kul, olur bunlar, onun için, büyük bir cendere

Hele Bahar’da hayat, bütün şaşaasıyla, eder tecelli

Unutur insan, nasılsa gelecek olan, o meçhul eceli

Her vakit görünen, yepyeni, varlık hayatları

Ruhlar ki, hayatların asılları ve zatları

Hele Bahar’da, meydana gelmeleri, birden ve hiçten

Değil elbette gönderilmeleri, ne Nil’den ne Meriç’ten

Güneşi tanımayan ve kabul etmeyen adam

Gündüzü dolduran ışığa da, vermez hiç makam

Böyle biri yeryüzünü, belki mazi ve istikbâli

Dolduran hayatları da inkâr etmeli, hatta hâli

Düşer yüz derece hayvandan da, çok çok aşağı

Olsa da görünüşü, insan sureti bayağı

Olur câhilin câhili böyle eden Tanrıyı inkâr

Bilmem ki, kimi insan, nasıl bulur, bu cehalette kâr

“Ve yuhyı’l-arda ba’de mevtiha.” âyet meâlen diyor:

“Yeryüzünü, ölümünün ardından nasıl diriltiyor!”

Sırrınca, hayat sahipleriyle dopdolu bu yeryüzü

Bahar’da, tanıklık eder Yaratana, hem eğrisi hem düzü

Geçince Bahar, gelir önceki Baharlar akla

Onlar; daha önceki, geçmiş Baharlardan sonra

Değil miydi a canım, beklenen, o eski Baharlar

Kafanda beliren, şüphe bulutlarını kovarlar

Böylece çıkıyor karşımıza, eski binlerce Bahar

Bu Bahar gibi, gelip geçmiş, kim bilir ne kadar

Ve onlardan, her Bahar, eder nice bir şehadet

Şu hazır Bahar’dan, daha çok, Allah’a delâlet

Çünkü bütün geçenler, mazi tarafına diye

Götürmüşler, görünüşteki sebepleri bile

Gelmiş, yerlerine, arkalarından biteviye

Kendileri gibi, başkalar yaratılmış yine

Bir Bahar mevsiminde garip, mütefekkir bir yolcu

Bir tepecik yamacında, sarıçiçekle buluştu

Bu çiçek dedi, kimin turrası, kimin ise sikkesi

Olmuş, o çeşit çiçekler mürîd, dünya ise tekkesi

Kalb gözüyle bakıp, kalb kulağıyla dinlesek, şu âlemi

Bahar denen hazinenin, buluruz biz de, nedir hâtemi?

 

 

 

Önceki İçerikB a h a r (3)
Sonraki İçerikHâlâ Anayasa ve Başkanlık’mı
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.