İkinci Bölüm
Gazilerimiz…
Türk tarihinde İslam öncesi ve sonrası şehitlik ve gaziliğin şerefli bir yeri vardır. Her Türk de bu şerefli konuma erişmek için vatanı, milleti, bayrağı, millî marşı, soydaşları ve mukaddes değerleri için savaşır. Çünkü millî hasletimizde olan bu duyguların, Türk milleti ve her ferdi için vazgeçilmez bir anlamı ve önemi vardır. Türk Milleti bunun en güzel örneğini Atatürk’ün önderliğinde verilen “Kurtuluş Savaşı”nda yaşamıştır. “Ya istiklal, ya ölüm!” demiştir. Türk tarihi böylesine “kahramanlık günleri” ile doludur. Kahramanlık günlerini şehit ve gazilerimize borçluyuz. Destanlar yaratan şehit ve gaziler tek tek birer şeref âbidemizdir. Vatanı uğruna ölümü göze almış kahraman Türk Ordusu, daha sonra dünya barışını korumak için görev üstenmiştir. 1950-1953 yılları arasında barış için Kore’de savaşmıştır. 1974 yılında soydaşlarımızı yok olmaktan kurtarmak için, “Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirmiştir. Yine Mehmetçik barışı korumak için, Bosna-Hersek, Somali ve Kosova’ya barış gücü olarak Birleşmiş Milletler kararıyla gitmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nda, Kurtuluş Savaşı’nda Kore Savaşı’nda ve Kıbrıs Barış Harekâtı’nda birçok askerimiz şehit oldu, bir kısmı da gazi olarak geri döndü. Devletimiz bir kanun ile şehit yakınlarına “Şeref Madalyası” vererek şehitlik maaşı bağlar. Yine gazilere de madalya ile aylık maaş verir ve tedâvi, ulaşım gibi hizmetlerde, ücretsiz kartı gibi imkânlar tanır. Türk milleti için, “şehitler nurlanmış” ve “gaziler şereflenmiş” kişiler demektir. Bunların en başında da; Başkomutan, Gazi, Mareşal ve Millî önder Mustafa Kemal Atatürk gelmektedir. 19 Eylül tarihi, Atatürk’e 1921 yılında Mareşallik rütbesi ile gazilik unvanının verildiği gündür. Bu sebeple, yurdumuzda her yıl 19 Eylül “Gaziler Günü” resmî olarak kutlanmaktadır. Aynı gün diğer bir deyimle “Kahramanlık Günü” olarak da kutlanmaktadır. Mahalli kurtuluş günleri de gazilerimiz ve kahramanlarımız için birer anma günüdür. Şehitlerimizin ruhlarını huzurlu kılmamız için, savaş arkadaşları gazilerimizi hak ettikleri değeri vererek, onları her yerde ve her zaman onurlandırmalıyız.
|
Oğuz Çetinoğlu: Derneğinizin adı: Türkiye Muharip Gaziler Derneği İstanbul Şubesi. Genel Merkez Ankara’da. Türkiye’nin hangi şehirlerinde şubeler var?
Emekli Kıdemli Albay Ahmet Kendigel: Derneğimizin; Ankara Merkez, Adana, Alaşehir, Amasya, Antalya, Balıkesir, Batman, Bodrum, Bolu, Bursa Çanakkale, Çorlu, Denizli, Devrek, Diyarbakır, Düzce, Edirne, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gönen, Hatay, Isparta, İstanbul / Pendik, İstanbul / Sirkeci, İzmir, Kahramanmaraş, Karabük, Karadeniz Ereğlisi, Karaman, Kars, Karşıyaka, Kastamonu, kayseri, Kırşehir, Kocaeli, Konya, Konya Ereğlisi, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Milas, Muş, Nazilli, Ordu, Osmaniye, Ödemiş, Sakarya, Salihli, samsun, Sarıkamış, Sivas, Soma, Şanlıurfa, Tarsus, Tekirdağ, Tokat, Trabzon, Tunceli, Uşak, Van, Yalova ve Zonguldak’ta olmak üzere toplam 67 şubesi, Adıyaman, Afyonkarahisar, Akhisar, Aksaray, Avcılar, Babaeski, Bafra, Bandırma, Beyşehir, Biga, Burdur, an, Çankırı, Çatalca, Çerkezköy, Çivril, Çorum, Darıca, Datça, Demirci, Didim, Dinar, Doğubeyazıt, Eğirdir, Erbaa, Erciş, Ergani, Gölcük, Havza, Hayrabolu, İskenderun, Kadıköy, Karlıova, Kırıkhan, Kula, Malkara, Marmaris, Merzifon, Polatlı, Saray, Sarıgöl, Silivri, Silopi, Şırnak, Afyonkarahisar / Şuhut, Tatvan, Tavşanlı, Turhal, Ünye ve Viranşehir’de olmak üzere 50 temsilciliği vardır.
Çetinoğlu: Orduevleri, Astsubay orduevleri, uzman erbaş misafirhaneleri var. Oraların statüleri ile sizin statünüz arasındaki farklar nelerdir? Bu farkların oluşunu nasıl yorumluyorsunuz?
Kendigel: Orduevleri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin subay ve astsubaylarının maaşlarından kesilen aidatlar ile ve emekli olanlarının yıllık ödediği bandrol miktarı ile yönetilen bir sistemdir. Kendi personeline yetebilecek miktarda kuruluşlardır. Bizlerin bu yerlerden yararlanması silahlı kuvvetlerin orduevleri yönetmeliğine uymadığından faydalanmamız mümkün değildir. Ancak bizlerin de bu yapıya benzer şekilde Ankara, İstanbul, İzmir bazı illerde mekânlara kavuşturulmamız hususunda talebimiz vardır.
Çetinoğlu: Devletten beklentileriniz nelerdir? Millî Savunma ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıklarından, Devlet okul yüksek okul ve üniversitelerinden…
Kendigel: En önemli beklentimiz gazilerimiz için devlet tarafından verilen şeref aylıklarının eşit miktarda verilmesidir. Şu an ki uygulamaya göre sosyal güvencesi olmayan gaziler asgarî ücretten diğer gaziler devlet memuru maaş endeksine bağlı olarak asgarî ücretin üçte biri oranında şeref aylığı ödemesi yapılmaktadır. Oysa erinden mareşaline kadar, hepsinin gazi olduğu bir ortamda şeref aylıklarının da bir olması gerekmektedir.
Çetinoğlu: Gazilerimizin ve yakınlarının hastalıklarında muayene/tedavi olmaları konusunda; ülkemizde mevcut resmî ve özel sağlık kuruluşlarının uygulamaları nasıldır? Bu uygulamalardan Gazilerimiz memnun mudur?
Kendigel: Gerek Kore gazileri gerekse Kıbrıs gazileri olarak bizlerde İstiklal Savaşı gazileri gibi bir madalya ile onurlandırılmayı arzu ediyoruz.
Diğer isteklerimizden bâzıları şöyledir: Son zamanlarda terörle mücâdele eden gazilerimiz için verilen haklardan, Kore ve Kıbrıs gazileri hâriç tutulmuştur. Devlet, gazilerimizin durumlarında iyileştirme yaptığını ve bâzı haklar verdiğini söylemektedir. Bu haklardan biz Kore ve Kıbrıs gazilerini faydalanamıyoruz. Bu durum bizi rencide etmektedir. Verilen hakkın gazilere değil terörle mücadele gazilerine verildiği açıkça ifâde edilmelidir.
Çetinoğlu: İstanbul halkından beklentileriniz nelerdir?
Kendigel: Gazilerimizi tanımalarını, bilmelerini, onların memlekete millete yaptıkları vazifenin ehemmiyetinin idaki içerisinde saygılı davranmalarını, hal-hatır sormak, gönlünü almak, toplu taşıma araçlarında yer vermek, gerektiğinde hoşgörü ile karşılanmak gibi medenî ve insanî davranışlardır. Gerçi bunların büyük bir kısmı, İstanbul halkının çoğunluğu tarafından yapılıyor. Bizler, azınlıkta kalan istisnaların da çoğunluğu uymalarını arzu ediyoruz. Genç nesil içerisinde, ‘gazi’nin ne olduğunu bilenlerin sayısı çok az. Anneler babalar, çocuklarına ‘gazi’nin kim olduğunu öğretsinler arzu ederiz. Son zamanlarda çarpık düşünceli bir takım yazarlar; ‘Şehitlik ve gazilik kavramlarının yüceltilmesi, yaşadığımız çağın şartlarına uygun değildir, barışı tehdit eden savaş çığırtkanlıklarıdır…’ gibi ve benzeri yazılar yazıyorlar. Bu yazıların yer aldığı kitaplar yayınlanıyor. Üstelik bu kitaplar kısa zamanda ikinci, üçüncü baskılarını yapıyor. Onlara mâni olmak elbette mümkün değil. Herkes düşüncesini söyleyecek. Fakat diğer taraftan da birileri çıkıp doğruları, gerçekleri, hakikatleri yazsın isteriz. Gaziliğin ve şehitliğin yüceltilmesine karşı çıkmak, düşman karşısında vatanı müdafaa edenler olmasın mânâsına gelir. Bunlar yakında gazilere emekli maşları dışında para ödenmesin de diyebilirler. Savaş elbette iyi bir şey değil. Fakat savaştan korunmanın en tesirli yolu, savaşa hazır olmaktır. Caydırıcı olmaktır. Bu gerçeklerin sık sık ve her zaman her yerde söylenmesi, milletimizin bu konuda bilincinin kuvvetlendirilmesi gerekir
Gaziler, her yerde gıpta ile karşılanan, sevilen, sayılan insan olmaya lâyıktırlır. Hak ettiklerinin verilmesi, bizleri fazlasıyla memnun ve tatmin edecektir. Gazi’nin ne demek olduğu hakkında bilgi sâhibi olmalarını ve gazilerle ilişkilerini bu bilgiler ışığında tanzim etmelerini arzu ederiz. Taşıdığımız kıyafeti tanımalarını isteriz. Kıyafetimiz boz renkli kalpak, lacivert ceket, beyaz gömlek, lacivert kravat, gri pantolon, siyah ayakkabı ve siyah çoraptan ibârettir.
Çetinoğlu: Belediyelerimizden beklentileriniz nelerdir?
Kendigel: İstanbul büyük ve kozmopolit bir şehirdir. 39 ilçe belediyesi mevcuttur. Bu belediyelerin birçoğu gazilerimize gereken alakayı göstermekte, faaliyetlerine dâvet etmektedir. Sâdece gazilerimize özel bazı etkinlikler yaparak onları memnun etmeye çalışmakta ise de Büyükşehir Belediyesi’nden, bizleri memnun edecek tek bir faaliyet görememekteyiz. Buna rağmen, yine de kendilerine son zamanlardaki yaklaşımlarından dolayı şükranlarımızı sunarız.
Çetinoğlu: Vilâyet erkânı ile ilişkileriniz nasıl?
Kendigel: Yukarıda sıraladığımız taleplerimizin ışığında gerek devlet gerekse halkımız arasında birinci maddede de belirttiğimiz gazi tarifine uygun olarak statüye kavuşturulmamızı arzu etmekteyiz. Halkımızın ve devletimizin bilinçlenmesi yönünde gazi kavramını açıklayan, onların nerelerde gazi olduğunu ifade eden ve hangi kıyafeti taşıdıklarını belirten bir kamu spotu yapılarak halkımız bilinçlendirilmelidir.
Çetinoğlu: Sağlık tesislerinde gazilere yapılan muamelelerden memnun musunuz?
Kendigel: Gazilerimizin ve yakınlarının hastalıklarında muayene ve tedavi son yıllarda memnuniyet verici bir ilerleme kaydederek iyi uygulamalar yapılmaktadır. Ancak bir sıkıntımız vardır: O da özel hastanelerin hastanın yatması icap ettiğinde otelcilik hizmeti altında gazilerimizden almış olduğu yatak ücretlerinin aşırı derecede yüksek olduğu gözlenmektedir. Ele alınarak bir düzenleme daha yapılmak suretiyle bu meblağların gazi ve yakınları için daha düşük seviyede tutulması sağlanmalıdır.
Çetinoğlu: Gazete, dergi çıkaranlardan, kitap yayınlayanlardan ve yazanlardan, özel ve resmî radyo ve televizyonlardan beklentileriniz nelerdir?
Kendigel: Gazete, dergi, özel ve resmi radyo televizyon kuruluşlarından, bizlerle ilgilenmeleri, bizleri tanıtıcı programlar yapmaları, gaziler gününde de olsa gazilere yönelik yayın yapmalarıdır. Bizimle röportaj yapan, durumumuzu devlete ve kamuoyuna duyurmak için aracılık yapan ilk siz oldunuz. Müteşekkiriz.
Çetinoğlu: Üyelerinizin sizden beklentileri nelerdir? Bu konuda bir anket düzenlediniz mi?
Kendigel: Üyelerimizin bizden beklentileri konusunda herhangi bir anket yapılmadı. Her gün kendileriyle berâberiz, yüzyüze görüşüyoruz. İsteklerini biliyoruz: En önemli beklentileri haklarının tâkibi ve iyileştirilmesi yönünde gayret göstermemizdir.
Çetinoğlu: Bu röportajda, sorularla sınırlı kaldığınız için söyleyemediklerinizi öğrenebilir miyim? Kendigel: Devletimizden ve devlet büyüklerimizden beklentimiz şudur: En gencinin yaşı 62 olan Kore ve Kıbrıs gazilerinin sivil kıyafetli olarak ta gazi olduğunu belirtecek dernek amblemleri dışında, bakıldığında vatandaşlar tarafından anlaşılabilir tarzda bir sembol belirlenerek gazilerimize verilmesini ve bu sembolün gazilerimizi ifâde edecek tarzda yayınlar yapılarak halkımıza tanıtılmasını önemle talep ederiz.
Gazilerimize
Vatan aşkı yüreğinde, Dalgalanmış, bayrak olmuş. Dile gelmiş, dağlar, taşlar, İnancınla hayat bulmuş.
Çıktın yola, haykırarak: “Vatan için aksın kanım, Ya şehitlik, ya gazilik, Bu yurt; benim canım, kanım.”
Düşmanlara karşı durdun, İman dolu göğsün ile. Güzel vatan, şanlı bayrak, Senin ile gelir dile.
Güzel yurdum senden bize, Ne değerli hediyedir. Sana sonsuz minnettarlık, Hepimizin gönlündedir.
Şanlı gazi, sana selam! Selam sana ey şüheda! Vatan için bizlerin de, Canlarımız olsun feda!
Rıfkı Kaymaz |
Kahraman Gazilere
Ey ölümü hiçe sayan Koçyiğit Bu vatanın bayrağında kanın var Atan gibi durma sende yürü git Asırlara sığmayan bir şanın var
Vatan darda denilince koşarsın Yılmak bilmez her engeli aşarsın Gürleyen bir şimşek gibi coşarsın Damarında ne asil bir kanın var
Zaman geçmiş hazan düşmüş yaprağa Neden gözün dalıp gider şu dağa Bir yanını bedel verdin toprağa Gazi’m senin ne tükenmez canın var
Seferberlik var deseler durmazsın Bilen bilir boşa hayal kurmazsın Aman dileyene asla vurmazsın İşte senin böyle de bir yanın var
Ataların önce vatan buyurdu Sesimizi tüm cihana duyurdu Ölümüne sevmişsiniz bu yurdu Şimdi senin eşsiz bir vatanın var
İbrahim Yavuz
|