Kelimelerin Seyir Defteri

147

Düzeltme ve Özür

05 Aralık 2015 Cumartesi günü yayınlanan röportajda Sayın D. Mehmet Doğan’ın, Türkiye Yazarlar Birliği Genel Başkanı olduğu belirtilmiştir. Sayın Doğan, Birliğin Kurucu Genel Başkanı ve Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı’dır.  Kendilerinden ve hâli hazırdaki Genel Başkan Prof. Dr. Prof. Dr. HİCABİ KIRLANGIÇ Beyefendiden, siz değerli okuyucularımdan özür dilerim. Çetinoğlu

Kelimelerin Seyir Defteri

Sunuş yazısında D. Mehmet Doğan, meâlen şu açıklamayı yapıyor: ‘Sözlükler; kamus, okyanus olarak adlandırılır. Sözlüklerin ihtiva ettiği kelimeler ise okyanusta seyreden gemiler gibidir. Gemilerde ‘seyir defteri‘ bulunur. Seyir defterine, gemide yaşanan ve denizde karşılaşılan hâdiseler yazılır.’

Kelimelerin Seyir Defteri‘nde, kelimelerimizin dil devrimi sırasında ve sonrasında mâruz bırakıldığı muameleler üzerinde durulmaktadır.

O bölümlerden birkaç paragraf:

Adına ‘Kılavuz’ denilmekle birlikte; ‘İşte Türkçe bundan ibarettir. Bunlara bakarak yazacaksınız!’ dercesine, dil devrimcilerince 1935 yılında hazırlanan kitapta 8.000 kelime vardı. Birkaç misal: duruştay (mahkeme yerine), göçeyıl: hicrî, göçgün: müteveffa, ilbay: vali, ilçebay: kaymakam, urbay: belediye, ildeş: hemşeri, sayıstık: istatistik.    1945 yılında ‘Türkçe Sözlük’ yayınlandı. Orada 15.000 kelime vardı.” (s: 27)

Osmanlı ve İslamiyet’le bağlarımızı hatırlatan kelimeler tasfiye edilerek yerine; kestör, administrator, general, onur, teori… kelimeleri konuldu. ‘Maarif Vekâleti’nin adı, ‘Millî Eğitim Bakanlığı’na döndürüldüğü için ‘eğitim’ kelimesini milletimiz kullanmak mecburiyetinde kalmış, ‘maarif’ kelimesi ile birlikte kardeş ve akraba olan tam 12 kelime, dil hazinemizden tasfiye edilmiştir. Bununla iktifa edilmemiş, maarif kelimesinde mânâ kaymasına sebebiyet verilmiştir. Maarif, marifetin çoklu şekli yani ‘marifetler, bilgiler’ demek. Bakanlık adı olunca, ‘eğitim ve öğretim, talim ve terbiye sistemi’ manası veriyor. Maarifin kültür karşılığı olarak kullanıldığı da olmuş.” (s: 32)

Türkçemizin başına gelenler veciz cümlelerle özetleniyor: “Bundan 80 sene önce ona bir zehir içirildi, deva diye, hâlâ kendine gelemiyor. Üzerinde ‘Dil Devrimi’ yazan yüksek dozlu bir ilaç!” (s: 37)

41. sayfada; ‘Komşuluk‘ hakkındaki yazıda;  Dil üzerinden, temelinde İslam bulunan millî kültürümüzün güzelliklerini ilmik ilmik işleyen satırlar dikkat çekiyor.

43, 44, 45, 46. sayfalarda Türk Dil Kurumu (TDK) tarafından değişik tarihlerde hazırlanan eserlerde kelimelere verilen karşılıklılarla alakalı karışıklıklar belirtiliyor. Mesela ‘evren‘, ‘acun, ‘kâinat‘ kelimelerine; 1935’te yayınlanan ‘Türkçeden Osmanlıcaya Cep Kılavuzu‘nda, 1945 yılında yayınlanan Türkçe Sözlük‘te, 1983’te, 2011’de farklı karşılıklar verildiği belirtiliyor.

Mehmet Doğan’ın eserinin tek öznesi TDK Sözlükleri değil. Şarkılardan türkülere, manilerden ilahilere, müzikten bilmecelere kadar, edebiyatımızın zenginlikleri de sergileniyor.  Muhayyerden hüseyniye kadar makamlar, sonra muhayyer makamından Ankara keçisine, tiftikten ‘moher’e, İngilizce yazılışı ile ‘mohair’e geçiş yapılıyor. Muhayyile maharetleriyle ve kelimeler-heceler üzerinde hayranlık uyandıran gösterilerle okuyucunun sayfalara gömülmesine ve satırlar arasında kaybolmasına sebebiyet veren kalem oyunları sergileniyor.

Kelimelerin Seyir Defteri; Türkçe meraklıları ve kelime hazinesini zenginleştirmek isteyenler için, alışkanlık yapacak türden bir kitap.

Kelime sihirbazı‘ veya ‘kelimeler dedektifi‘ olarak vasıflandırılabilecek yazarın satırlarını sâkin bir ortamda, sâlim bir kafa ile okuma fırsatını bulamayanlar, ikinci defa okumanın hazzını tadacaklardır. Eser aynı zamanda; Türkçe ders kitabıdır: Okuyucuyu; sıkmadan, yormadan sarf, nahiv, söz dizimi, kelime bilgisi, telaffuz ve etimoloji sahâsında bilgi sâhibi yapıyor. Kitabın adı; ‘Derdimiz Türkçe‘ de olabilirdi, ‘Dersimiz Türkçe‘ de…

Kamusun Namusu‘ başlıklı ikinci bölümde Türkçemizin bu gün karşı karşıya bulunduğu problemlerin kökleri hakkında bilgiler veriliyor. ‘Günümüzdeki Türkçe neden bu kadar perişan? O’nu bu hâle kim getirdi?’

Yazar, bu soruların cevabını açıkça yazmamış olsa da okuyucu anlıyor.

Bu bölümde yer alan dikkat çekici cümleler:

-1890 yılında yayınlanan Redhause Türkçe-İngilizce Sözlükte 93.000 madde başı, 30.000 madde içi kelime vardı. 1945 yılında TDK’nın yayınladığı Türkçe Sözlük, 20.000 kelimeden ibarettir.

-20. yüzyılda Türkçeye yapılan muamele, hiçbir dile yapılmadı. Hiçbir köklü millet ve topluluk, alfabesini değiştirmedi. Hiçbir medeniyet dili ‘devrim’e maruz kalmadı.

-TDK’nın 1945 yılında hazırladığı ‘Sözlükte ‘hâfız‘ kelimesinin karşılığı; ‘Kur’an’ı ezberlemiş kimse‘, ‘aptal‘ olarak veriliyor. Sonraki baskılarda ‘aptal’ yeterli bulunmamış, ‘ahmak‘, ‘bön‘ de eklenmiş.

-Osmanlılar; Arapça, Farsça ve Türkçe kaynaklı terimler yaptılar. TDK bunları ‘yabancı’ sayıyor, Latince köklerden yapılmış terimleri yabancı saymıyor. İşte ‘ulusal dil’ anlayışı.

-TDK başlangıçta ‘abdest’sizdi!

-Dilimizi kaybedersek, her şeyimizi kaybederiz.

-Gaspıralı İsmail Bey’i hatırlamazsak, kendimizi unutmuş oluruz.

Dilin Tetiği Bozuldu, dil inceliklerine meraklı olan herkes tarafından zevkle okunacak bir kitap.

-Bütün dünya bilir ki dilde ‘devrim’ olmaz. Biz yaptık oldu!

-Câhil bilmez, eleştirir!

-Türkçe, başlangıcından beri Osmanlı Devleti’nin resmî dili idi. Delil: 1876 yılında hazırlanan Kanun-ı Esasî. (Yâni Anayasa)

D. Mehmet Doğan Türkiye’nin belki de tek ‘Sözlük münekkidi’. TRK’nın deyimiyle ‘Sözlük eleştirmeni’… Sadece münekkit değil, sadece kelime hazinesi zengin bir yazar değil. Ufku ve alaka alanı da çok geniş bir edebiyatçıdır. Ele aldığı kelimenin halk edebiyatındaki, divan edebiyatındaki, şarkı ve türkülerdeki yerlerini de okuyucuya sunuyor.

Not: Kitabın tashih ve kontrol hizmetlerini gerçekleştiren elemanın sonraki çalışmalarında daha dikkatli olması arzu edilir.

13,5 X 21,5 santim ölçülerinde 200 sayfalık kitap, Ekim 2015’de okuyucuya sunuldu.

Yazar Yayınları:

Müdafaa Caddesi Nu: 10, Daire: 13 Kızılay, Ankara. Telefon: 0.212-417 34 72

Belgegeçer: 0.212-232 05 71 e-posta. yazar@yazaryayinlari.com // www.yazaryayinlari.com

 

D. Mehmet Doğan:

1947 yılında, Ankara’nın Kalecik ilçesinde doğdu.

Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın ve Yayın Yüksek Okulu’ndan 1972 yılında mezun oldu.

1972-1974 yıllarında Türk Tarih Kurumu Yeni Türkiye Araştırma Merkezi’nde, 1974-1975 yıllarındaDergâh Yayınları’nda, 1977-1978 yıllarında TRT Kurumu’nda çalıştı.

Türkiye Yazarlar Birliği’nin kuruluş çalışmalarını yürüttü ve Birlik Yayınları’nı kurdu. 1980’de Kültür Bakanlığı Sinema Dairesi’nde sözleşmeli film yapımcısı ve senaryo yazarı olarak çalışmaya başladı. Film Denetleme Kurulu üyeliği yaptı. Zaman Gazetesi’nin yayın kurulunda yer aldı ve bu gazetede 1986-1987 yıllarında ‘Kimlik‘ başlığı altında günlük, 1991-1992 yıllarında Yörünge Dergisi’nde haftalık yazılar yazdı. 1991-1993 yıllarında Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde yazarlık dersleri verdi. 1994-1996 yıllarında Vakit (Akit) gazetesinde günlük yazılar yazdı ve aynı yıllarda Birlik Medya A.Ş.’nin Genel Müdürlüğü’nü yaptı. TBMM tarafından Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeliğine seçildi. Bu görevi 1996’dan 2005 yılına kadar devam etti.

Hareket, Türk Edebiyatı, Mavera, İslâm, İlim ve Sanat, İzlenim ve Nehir dergilerinde yazdı. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi ve Türk Aile Ansiklopedisi’nin yayınını yönetti. Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı ve Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın kurucularından olan Doğan, 1978-1996 yılları arasında Türkiye Yazarlar Birliği’nin genel başkanlığını yaptı. Hâlen Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı’dır ve Derin Tarih Dergisi’nde yazmaktadır.

Yayınlanmış eserleri;

Batılılaşma İhaneti (1975, 35. Baskı), Tarih ve Toplum – Toplum Yapımızın Tarihi Oluşumu (1977), Büyük Türkçe Sözlük (1981, 25. Baskı), Dil Kültür Yabancılaşma (1984, 5. Baskı), Okullar İçin Büyük Türkçe Sözlük (1984), Halka Karşı Demokrasi (1988), Camideki Şair – Mehmed Âkif (1989, 5. Baskı), İlk Sözlük (1989), Türkiye’de Darbeler, Müdahaleler ve Siyasî Sistem (1990), Bir Savaş Sonrası İdeolojisi: Kemalizm (1992), Kültürel Savaş ve Savaş Kültürü (1992), İletişim veya Dehşet Çağı (1993), Temel Büyük Türkçe Sözlük (1994), Kitaplık Kılavuzu (1996), Türkistan – Türkiye Gergefinde İran (1996), Turkendülüsiye – Hilâl Operasyonu (1998, 2. Baskı), Bir Lügat Bulamadım (2001, 2. Baskı), Yüzyılın Soykırımı (2004, 3. Baskı), Mağlubiyet ideolojisinin Sonu (2007, 3. Baskı), Devlet Sözlük Yazar Mı? (2007), İslâm Şairi – İstiklâl Şairi Mehmed Akif (2. Baskı, 2008), Son Darbe Ergenekon (2010),  Türk Kimliğinin Coğrafyaları (2010),  Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş (2013),  Ömrüm Ankara – Bir Ankara Şehrengizi (2014), Kelimelerin Seyir Defteri (2015).

 

 

DERKENAR:

Türkçenin Avrupalılaşması

 

Kültür inkılâbımızın en mühimini ve müşkilini, şüphesiz, Türkçenin Avrupalılaşması teşkil eder. Zîrâ dilimizi bir yandan geri şark dillerinden ve İslâm tesirinden kurtarmak, öte yandan bizzat Türkçenin kelimelerini ve yapısını da Fransızcaya benzetmek, Frenkçe kelimelere de imtiyaz tanımak mecburiyetinde idik. Nitekim bu en ağır mes’ele karşısında yılmadık; Türkçeyi kısa zamanda Asyaîlikten kurtarma inkılâbını da başardık. Artık bugün Fransızcaya benzeyen bir Arı-Türkçe teşekkül etmiş, yazan ve okuyanı sıksa da, yine cazibesi herkesi sürüklemiştir.

Bu inkılâba ‘mektep’le başladık; bu kelimeyi Arabistan çöllerine sürüp yerine Paris’in güzel ecole’ünü davet ettik ve bu sayede ‘okul‘ kelimesini kazandık. İlk zamanlarda genel kelimesi ile alay edenler, bugün onun generalin oğlu olduğunu anlıyor, dillerinden düşürmüyor ve ‘umûmî’ye yüz vermiyorlar. Biz millete, hâkimiyetten daha üstün olduğu için, hegemonie (hegemonia: üstünlük, tahakküm)’den gelen egemenlik hakkını verdik. Avrupalı asaleti dolayısıyle de onu Meclis’in alnına kazıdık. Kahraman Türk Paşalarının Avrupa’da bıraktığı dehşetin garplılaşmamıza engel çıkaracağını takdir ederek, generallerimizle onların generalleri arasına girmeğe muvaffak olduk. Fransızcanın -al eki olmasa idi ulusal, doğal kelimelerinin sıkıntısını çeker mi idik? Şalvar üstüne kravat ve silindir şapka yakışmadı. Fakat Arapça kelimeler dinsel, cinsel şekillerini alarak medenîleştiler ve yaşama hakkını kazandılar.

Türkçenin cümle yapısı (sentaks) mantıka uygundur; ama Avrupa dillerine aykırı idi. Bu sebeple ikinci büyük bir devrim’e ihtiyâç vardı. İşte bugün devrik cümle merakı da bundan ileri gelmiştir.

Güneş-Dil Nazariyesi sayesinde Yunan, Avrupa ve Arap dillerinin Türkçeden çıktığı isbât edilince, mevcûd bütün kelimelerin sâhibi olduğumuzu anladık. Nitekim tarihçilerimiz de bütün eski medeniyet ve kavimlerin Türklerden geldiğini meydana koymuşlardı. Meşhur İsviçreli âlim Eugene Pittard bile,  bir konferansında,  Türklerin ecdatları Hititlerle iftihar edebileceklerini söyleyince, hem ilme, hem de bize hizmet etmiş sayıldı. Zira bu ifade ile Hititlerin Türk değil, Türklerin Hitit olduğunu pek az kimse fark etti. Bununla beraber, bu da davamıza aykırı değildi.

Hakikatte, Güneş-Dil, ilmî bir nazariye değil, bir siyaset, bir strateji idi ve hedefi de resmî dil sıfatıyla Türkçenin hem kelime hazinesinin, hem de -ondan daha vahimi- bünyesinin Fransızcalaştırılması idi ki ‘Öztürkçe’ uydumasıyle bu hedefe ulaşılmış bulunmaktadır. Bu suretle dil devrimi bir müddet uyutuldu ve Arapça kelimelere ikamet hakkı tanındı. Hâlbuki bu ilmî keşiflere ağmen, Türkçenin Avrupalılaşmasına yeniden hız vermek ve aslen bizim olan Frenkçe kelimeleri almak zarureti anlaşıldı.  Bilimcilerin açtığı yolda herkes de dilci oldu; her gün yeni kelimeler keşfedildi. Bu devrim de yeni bir devrimbaz nesil yetiştirdi. Arı dil, yeni Ana-Yasa’nın da himayesine alındı.

Yeni kelimelerin % 90 uydurma olduğundan ve fakir bir Arı-Türkçenin meydana çıktığından şikâyet edenler, dil devrimini kavrayamamışlardır. Bir kere, bütün dillerde ve Avrupa lisanlarında kaidesizlikler hüküm sürerken Türkçenin bu derece mantıkî ve kıyasî olması normal değildi;  Avrupalılaşmasına da engeldi. Mekteplerden gramerin kaldırılması, gramer dışı yazıların moda olması ve herkese kelime uydurma salâhiyetinin tanınması devrimin yüksek gayesidir. Bu sayede, Türkçe, serseri kelimeler ve devrilmiş cümlelerle dolmuş ve kültür İhtilâlı’nın  [diğer tabirle, jenosidinin] şaheser örneği meydana çıkmıştır.

Fakirleşmeden bahsedenler de kültür inkılâbına uymak mecburiyetindedirler. Gerçekten, dil, kültür ve muhakeme derecesine göre, kelimeye ihtiyâç gösterir. Yeni kuşak, hatta bir kısım yüksek mevki sahibeleri ve üniversite hocaları bile ağır Türkçeden kurtulmuş ve Arı dil ile rahata kavuşmuşturlar. Artık zengin dil budalalığından kurtulmalıyız. Nitekim proletarya asrında, dil zenginliği efsanesi de tarihe karışmıştır. Nâzım Hikmet de, ‘düşmanıyız asaletin kelimelerde bile…’ diyerek işareti vermişti.

Böylece kültür inkılâbının sayısız zaferleri hakkında bâzı örneklere işaret etmiş bulunuyor ve bu hususlarda hâlâ bilimsel yapıtların çıkmadığına da üzülüyoruz.

 

(Prof. Dr. OSMAN TURAN: Türkiye’de Siyâsî Buhranın Kaynakları / Ötüken Neşriyat 2000)

 

 

KUŞBAKIŞI:

Dünyaya Hükmeden Türk Devletleri:

Yazar Aytekin Gezici 14 X 21 santim ölçülerinde, 366 sayfalık kitabında, aşağıdaki soruların cevabını vermeye çalışıyor:                 – Türklerin kurduğu hâkimiyetlerin temel özellikleri nelerdir?

– Türkler nasıl Müslüman oldu?

– Geçmişten günümüze Türk Devletleri Tarihi Nasıl başladı? Nasıl gelişti?

– Hun Kültürü öncesinde Türk Bileşimleri nelerdir?

– Türk Boyları Hangileridir? Temel Özellikleri Nelerdir?

– Türklerin kurdukları İmparatorluklar Hangileridir?

Kitabın yayın yılı: 2013

Tutku Yayınevi: Şehit Mustafa Doğan Sokağı Nu: 92/1 Çankaya Ankara Tel: 0.312-442 73 95

Belgegeçer: 0.312-442 73 97 e-posta: info@tutkuyayinevi.com www.tutkuyayinevi.com

 

Çan’ın Kayıp Mirası:

Çanakkale’nin ilçesi Çan, bundan yaklaşık 200 yıl önce, orta büyüklükte bir yerleşim merkezi idi. Burada; zamanın büyük kadılarından Ali Efendi-zâde Mehmed Emin Efendi bir vakıf kurdu. Vakıf; şehrin imarından, eğitimine, din hizmetlerinden sosyal yardımlarına kadar pek çok alanda faaliyet gösterecekti. Vakıflar Genel Müdürlüğü Dış İlişkiler Daire Başkanı Davut Gazi Benli, bu vakfın hikâyesini anlatıyor.

Çan Belediye Başkanlığı Yayını:

Telefon: 0.286-416 60 90 Belgegeçer: 0.286-416 23 66 e-posta: info@can.bel.tr

Çin Üzerinde Kızıl Yıldız:

Çin’de 14 yıl kalmış Amerikalı gazeteci Edgar Snow, Çin Devrimi’ni anlatıyor. Enis Esmer tercüme etmiş.

Snow, kuşatma altında bulunan Kızıl Bölge’ye geçmiş, Komünistler öncülüğündeki gerilla savaşının dayandığı köylüler ve Kızıl Ordu askerleriyle yüz yüze görüşmeler yapmış. Eserinde bu görüşmeler ışığında merak edilen mevzuları okuyucuya sunuyor.

2015 yılında yayınlanan kitap, 14 X 20 santim ölçülerinde, 624 sayfadır.

Yordam Kitap:

Barbaros Bulvarı Nu: 47/3 Beşiktaş, İstanbul Telefon: 0.212-328 10 20 Belgegeçer: 0.212-328 19 22

e-posta: bilgi@yordam.com internet: www.yordam.com

Kısa Kısa… Kısa Kısa…

1-ENVER: Murt Bardakçı / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

2-SÜRGÜNDEKİ HÂNEDAN: Ekrem Buğra Ekinci /  Timaş Yayınları

3-KELEBEĞİN KADERİ: Başak Sayan. Destek Yayınları

4- SADE/CE: Editör: Filiz Otay Demir / Remzi Kitabevi

5-BENAZİR: Yaşar Seyman / Bilgi Yayınevi

 

 

Önceki İçerikÇözüm: Tehcir Veya Mübadele!
Sonraki İçerikNezle mi, Yoksa Grip miyim? Nasıl Anlamalı ve Ne Yapmalıyım
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.