MHP’yi içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmak için MHP Genel Başkanlığına aday olan arkadaşlara atılan iftiralar ve bunları destekler mahiyette yapılan konuşmalar ve yazılar, bu partiye zarar verecek boyutlara ulaşmıştır. Bu iftiralar ve tutumlar yanlıştır ve ülkücülerin kafasını karıştırmak için yapılmaktadır. Ben ve benim gibi binlerce arkadaş, yaş durumuna göre bu davaya elli yılımızı, kırk yılımızı şahsi çıkar düşünmeden verdik. Sadece Türk milletinin milli ve manevi değerlerini yaşamasını, güçlenmesini, mutlu ve müreffeh olmasını ülkü edindik. Bu davayı siyasi platformda temsil eden MHP’nin, milliyetçi bir merkez partisi olmasını, bütün milletin teveccühünü kazanarak iktidara gelmesini arzuladık.
Elli yıllık süreçte MHP, istediğimiz oya ulaşamadı. Fakat biz bu dönemde parti yönetimindeki hiçbir kimseyi (şunun ajanı, bunun adamı) diye suçlamadık. Ancak 1 Kasım seçimlerinde alınan hezimet derecesindeki başarısız sonuçtan sonra,. partinin ehil kadrolar elinde olmadığını ve bu kadroların artık değişmesi gerektiğini söyledik. Partinin oyu 1999 Milletvekili Seçimleri sonucunda yüzde 18’di. Üç buçuk yıl sonra 10 puan kaybedip yüzde 8.5’a indi, parti baraj altında kaldı. Hiçbir şey söylemedik. Ama ne zaman ki, 7 Haziran seçimlerinden beş ay sonra yapılan 1 Kasım seçimleri sonucunda parti 2 milyon oy ve yüzde 4 puan kaybedip, oy oranı yüzde 11.9’a, milletvekili bulunan il sayısını 47’den 24’e, milletvekili sayısını 80’den 40’a düşürünce, parti yönetiminin başta Genel Başkan olmak üzere başarısız olduğunu söyledik.
Bu kadronun MHP’de işbaşında bulunduğu sürede; ülke meselelerine çözüm önerisi üretemediklerini, partinin fikirlerinin tanıtımını iyi yapamadıklarını, iktidarın parti hakkında oluşturduğu yanlış algıları değiştiremediğini, gençlerin ve kadınların partiye kazandırılması konusunda yetersiz kaldıklarını ve yeterince çalışmadıklarını söylüyoruz. Bu nedenle parti üst yönetiminde ciddi bir değişikliğe ihtiyaç olduğunu, aksi takdirde bu kadro ve bu politikalarla, partini ilk seçimde barajın altında kalacağını ifade ediyoruz.
Bu kaygı, MHP tabanının yaygın kaygısıdır. Siyasi hesapları olanlar bunları söylemeye cesaret edemez. Ama kafasını, gönlünü ve mesaisini bu davaya adayanlar ve bu yolda her fedakârlığı göze alanlar, bu gerçekleri ifade etmekten çekinmezler. Çünkü bu davadan şahsi bir beklentileri yoktur. Gelecekte olacakları bilmek için kâhin olamaya gerek yoktur. Eğer tabanın bu büyük tepkisine ve değişim beklentisine karşılık verecek kişiler çıkmaz ve mevcut kadro değişmezse, ümidini kaybeden son MHP’liler çözülürler ve değişik siyasi platformlara savrulurlar.
(Tabandaki bu çözülme sürecini ben önleyebilirim),( benim de bu süreci önlemem için elimi taşın altına sokmam gerek) diyen ve halkta karşılıkları olduğuna inandığımız bazı arkadaşlar, çevrelerinin de teşvikiyle MHP Genel Başkanlığına aday olmuşlardır. Bu arkadaşlar düne kadar partinin milletvekilleri, Meclis Başkan Vekilleriydi. Hatta vitrindeki yüzleriydi. Birden mevcut Genel Başkan ve çevresi, bu arkadaşlarına iftira kampanyası başlattılar. Birine (Rus ajanı, Sarayın adamı), birine (Cemaatin adamı), birine (CİA’in ajanı), birine (MHP’yi CHP’lileştirmek istiyor) dediler Daha önce MHP Genel Başkanı hakkında da buna benzer söylentiler çıktı, fakat MHP tabanı bunlara iltifat etmedi. Bu iftiraları yapmak ayıptır, günahtır. Bu iftiraların partiye yararı değil, büyük zararı olacaktır. Çünkü parti hakkında 2011 seçimlerinde piyasaya sürülen kasetlerle parti hakkında çok çirkin bir imaj oluşturulmaya çalışıldı. Bu defa bizzat parti yöneticilerinin yaptığı bu iftiralarla, kamuoyunda parti hakkında (MHP, meğer uluslararası istihbarat örgütlerinin ajanlarıyla doluymuş) gibi bir algı oluşacaktır. Bunlara bir an önce son verilmelidir.
Maalesef bazı arkadaşlar iyi niyetli, bazıları da yalakalıklarından veya küçük siyasi hesaplarından dolayı bu iftira kampanyasını destekliyorlar. Bu konudaki sözleri ve yazıları sosyal medyada paylaşıyorlar. Böyle olumsuz söylemlerin kesinlikle paylaşılmaması gerekir. Bunlar sadece MHP’yi barajın altına atmak isteyenlerin işine yarar. MHP’nin mevcut yönetim kadrosu, oluşturdukları imaj ve yarattıkları “MHP, AKP’ye her zaman payanda oluyor” algısıyla göreve devam ederse, parti, ilk seçimde baraj altında kalır.
Bu davanın gerçek sahibi, şahıslar değil, Türk milletidir. Milletin her kesiminden oy alabilecek ve meselelerimize akılcı çözümler ortaya koyabilecek yeni lider ve kadrolara ihtiyaç vardır. Bu sürecin önünü mutlaka açmak gerekir. Çünkü yeni lider adayları, tabana bir dinamizm getirmiş, ümit vermiş ve bir heyecan uyandırmıştır.. Bu dinamizm, partinin canlanmasına yol açacak ve baraj altında kalma riskinin önünü kesecektir. Onun için düne kadar partimizin popüler milletvekili olan aday arkadaşları, iftiralarla yıpratmamak gerekir. Bu hem onlara karşı bir ayıptır, hem de bu hareketlenmeden ümitlenen ve heyecanlanan MHP tabanına yapılan bir kötülüktür. MHP tabanının sizden sadece beklediği, susmanız ve olağanüstü kongre sürecinin önünü açmanızdır.