Şehrimizin dünden bu güne su hizmetleri üzerinden önemli bilgilerin paylaşıldığı bir kitap ve buradan öğrendiğim ilgi çekici bilgileri paylaşacağım. Sn.Ahmet Nezihi Galitekin bu çalışmasında da şehrimizin geçmişi ve bugünü ile ilgili çarpıcı bilgileri resim ve belgelerle bizlerle paylaşıyor. Kocaeli’nin tarihine ışık tutan bu ve benzeri diğer eserleri sebebi ile kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır.
Eser ‘Kocaeli Su Medeniyetinden damlaları’ adı altında İSU genel müdürlüğünce bastırılmıştır. Antik Roma döneminden bugüne su hizmetleri üzerinden bölgemizinnin tarihine ışık tutulmaktadır.
İzmit’in en eski su kaynağı ‘Paşa suyu’ dur. İzmit’in 22 km kuzey doğusunda bulunan bu su, bir su kanalı ile 21 adet değişik büyüklükteki su kemerleriyle dere-tepe aşırılıp şehre getirilmiştir. Romalılar zamanında yapılan bu suyolunun birçok bölümü harap olmakla birlikte su kemerlerinin bir kısmı halen mevcuttur. Türklerin şehri fethettiği 1300’lü yıllara kadar bu su kullanılmıştır. Şehrin fatihi Süleyman Paşa, bu su kaynağından beslenen çeşmeler ve 2 hamam yaptırarak halkın istifadesini genişletmiş ve suyun adı muhtemelen bu dönemden itibaren Paşa suyu namı ile bilinmektedir. Bu suyolunun bakımı 1900’lü yıllara kadar eski adı Mihaliç olan Türk ve Rumların beraber yaşadığı bugün kü Gündoğdu köylüleri tarafından yapıldığını öğreniyoruz. Bu hizmeti yapan aileler vergi muafiyeti karşılığı bu hizmeti vermişlerdir. Paşa suyu, 1931-1950 yıllarında şehrimizin Belediye Başkanlığı nı yapmış olan Kemal Öz zamanında fenni anlamda ilk şebeke suyu olarak kullanılmış ve İzmit’in 1 numaralı abonesi de kendisi olmuştur. Bu çalışma ile İzmit de 120 çeşme, 100 yangın musluğu ve 1230 abone yapılmış olduğunu öğreniyoruz. Şu anda Kocaeli’nin toplam abone sayısı 700 bin, izmit’in abone sayısı ise 150bini bulmuştur. Kitap da ayrıca su ihtiyacı karşılığında kullanılan sarnıçlar, küçüklü büyüklü 77 çeşme,27 hamam ve bunlarla ilgili 66 adet vakıf hakkında bilgi-belge ve resimler bulunmaktadır. İzmit’in 1500’lü yıllarında 20 mahallesinin bulunduğu, adlarının bugünkü gibi olduğu, Rumlar-Yahudiler ile Müslüman Türklerin birlikte huzur içinde yaşadıkları bir şehir olduğu bilgisini de öğreniyoruz. Ayrıca Sakarya-Sapanca-İzmit suyolu çalışmaları ile ilgili değişik belgeler paylaşılıyor. Eskiden Ağaç denizi olarak adlandırılan Samanlı dağları, İzmit sahilinde bulunan Osmanlı Devleti tersanesinin ağaç, İstanbul’un odun ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılamaktadır. Bir suyolu ile bu işin daha kolay ve verimli hale getirilmesi maksatlı bu çalışmalar hakkında da enteresan bilgileri görüyoruz. Bu bilgilerden biri de bu hizmetler için Sivas’tan Ermeni taş ve bina ustalarının getirildiği, bunların daha sonra projenin askıya alınması ile Bahçeciğe yerleştirildikleri bilgisidir.
Günümüzde var olduklarını tahayyül bile edemeyeceğimiz Körfezin en ucundaki tuzlaların varlığı bilgisi, buralardaki bataklıkların kurutulma çalışmaları hakkındaki belge ve bilgiler tarihe ilgisi olanlar için zengin bir kaynak oluşturmaktadır. Su saatinin bulunmadığı devirlerde su miktarı, kalınlıkları belirli borulardan geçirilerek ölçülürmüş. Debimetre denen bu aletler lüle, kamış, masura, çuvaldız ve hilal ismiyle ölçü verirlermiş. Osmanlılar döneminde İzmit Paşa suyundan 23 masura su kullanılırmış.( 1 masura 4,5 litre/dk su miktarına eş değer) 8 masura ise bir lüle miktarında olduğu bilgisini öğreniyoruz.
Şehrimizin önemli bir diğer su kaynağı da Çene suyu dur. Derince Çenedağ’ından çıkan bu su, Osmanlılar zamanında da bilinmekte ve o dönemde, su sakaları tarafından ahşap fıçılarla getirip satılmaktadır. Bu sudan, Cumhuriyet döneminde şehrin çeşitli yerlerine yapılan çeşmelerle, İzmit halkının faydalanması sağlanmıştır. Bu çeşmelerden eski tren garındaki çeşme, tren yolcularımız için yakın zamana kadar hizmet vermiştir. Çene suyu şehrimizden geçenler için, pişmaniye ile birlikte, marka değerimiz olarak bilinir. Halen bu çeşmelerin hepsi iptal edilmiştir. Günümüzde Çene suyu Derince Belediyemiz tarafından, modern tesislerde dolumu yapılarak, bardak, şişe, damacana şeklinde paketlenerek ve de yakın zamana kadar kaşık tesisi olarak adlandırılan tesislerden satılarak, içme suyu olarak kullanılmaktadır.
Paşa suyu yetersiz kaldığında Seka fabrikası-sapanca hattından beslemeler yapıldığını öğreniyoruz.1951 de ise yeni bir su kaynağı olarak Karakaya suyundan faydalanılmıştır. Sn Erol Köse (1971) döneminde ise bu hat, önemli bir su kaynağı olarak kullanılacak şekilde yeni çalışmalar yapılarak, şehrin içme suyu ihtiyacı karşılanmaya çalışılmıştır.