En İyi Müslüman Ölü Müslüman mıdır?

108

“Ey Müslüman! İslam’ı öyle canlı ve diri yaşa ki seni öldürmeye gelen sende dirilsin” diyordu Sezai Karakoç. Cevabı yine Diriliş Şairi versin: “Ben yaşamıyor gibi yaşamıyor gibi yaşıyorum.”

Biz Müslümanlar madden ve manen ölü gibiyiz. Hıristiyanların Ortaçağ Avrupası’ndaki hâli gibiyiz. Bir ölür (şehit binbaşı), bin eziliriz (Mekke – hac).

Fizikî anlamda dünyada en çok ölen biziz ve birbirimizi en çok öldüren biziz. Sosyo-ekonomik anlamda en az üreten biziz ve en iyi hazır yiyicileriz.

Dinimizin ilk emri ‘Oku‘dur; okuyanların oranı % 0,01 ama Müslümanlık iddiasındakiler yüzde 99,8.

Müslümanların kıblesi (yönü-ciheti-yönelişi) Kâbe‘dir ama her gün binlerce Müslüman karadan ya da denizden Avrupa‘ya kaçmaya çalışıyor.

Çalışarak ve üreterek Avrupa’yı geçmeye çalışmıyoruz; çalışan ve üreten Avrupa’ya mülteci olarak geçmeye çalışıyoruz.

Bizim dinimiz hak din, kitabımız son kitap, Peygamberimiz yüce ahlâklı. Hıristiyanların ise kitabı bozulmuş, dinleri yozlaşmış, ahlâksızlıkları diz boyu. Öyleyse biz ya Müslüman değiliz, ya adam değiliz.

Hacda ihramlıyken karıncayı bile öldürmen yasak ama birbirini eze eze öldürebilir ve sonrasında da tavafa devam edebilirsin. 1000’e yakın hacı adayı öldüğü halde hac iptal edilmedi. Ya Peygamberimiz zamanında olsa O ne yapardı?

Bizim Devletimiz; 8 ay önce Suudî Kral Abdullah el-Abdülaziz öldüğünde neden millî yas ilan etti ve Türk Bayraklarını yarıya indirdi, vinç kazası sonrası 800 Müslüman feci şekilde öldüğü halde neden millî/dinî yas ilan etmedi ve bayrakları niçin yarıya indirmedi? Kralın canı can da hacca niyetlenen Müslümanlar patlıcan mı?

“Mekke’de-Medine’de ölmeye gücü yeten burada ölsün. Burada ölene şefaatim vacip olur” hadisini kim, ne zaman uydurdu? Ebu Cehil‘den başlayıp tüm kâfirlerin, Abdullah bin Übey‘den başlayıp tüm münafıkların ve Osmanlı’ya ihanet eden Mekke Şerifi Hüseyin‘den başlayıp tüm hainlerin cesedi Kutsal Topraklara düştü diye mi kutsanacak?

Sahih bir hadiste Peygamberimiz “Müslümanlar bir vücudun âzaları/organları gibidir; bir uzvu/organı acı çekerse bütün vücut acı çekmelidir” diyor. Bu son hadisedeki hissizliğimiz – duygusuzluğumuz ölçü alınırsa biz vücut olarak ağaç kütüğü müyüz, kaya dibi miyiz, jant kapağı mıyız?

Cumhurbaşkanı yol vermezse elde Türk bayraklarıyla şehit cenazelerine katılıp slogan atamayanların millîliği ve yine o hüküm vermezse bir çırpıda ölen bin hacının taammüden vebalini sorgulamayanların Müslümanlığı hangi ülkede geçerli?

Bizim dinimiz akıl dini; hani akledenler?

Bizim dinimizin temeli sorgulama; kadermiş diyenler hangi dinden?

Bizim dinimiz dünyayı yaşanır bir hale getirmek ve insanlığı huzur ve barış içinde yaşatmak için; öyleyse bu kan, bu zulüm ve bu aymazlık neden?

Amerika’nın ve Batı’nın bize reva gördüğü “En iyi Müslüman, ölü Müslüman dır” sözünü biz kendimize nasıl layık görüyoruz. Ve imanımız kaç gram, yaşantımız kaç karat?

Muhammed İkbal ile bitirelim: “Müslümanlardan kaç, İslam’a sığın!