Şuanda işbaşındaki iktidarını kaybetmiş AKP’nin 62. Hükümeti, PKK’nın her gün birkaç polis veya askerimizi şehit ederek, kışla ve karakol basarak yarattığı bukaos ortamını aşamaz Çünkü hükümetin arkasında bir parlamento çoğunluğu yok. Başbakan hariç hükümette görevli 25 bakandan 12’si milletvekili değil….Bir taraftan ülkede güçlü bir hükümet yok, bir taraftan koalisyon görüşmelerinin nasıl sonuçlanacağı belirsiz. Bir koalisyon kurulamazsa ya bir azınlık hükümeti kurulacak, ya da erken seçime gidilecek. Erken seçimde de benzer bir sonuç çıkarsa, ne yapılacağını kimse bilmiyor.
7 Haziran 2015 Milletvekili Genel Seçimlerinin üzerinden neredeyse iki ay geçti. AKP iktidardan düştü, diğer partiler de iktidar olacak sayıda milletvekili kazanamadılar. Sayın Bahçeli ilk günden koalisyonlara, özellikle HDP’nin içeriden veya dışarıdan desteklediği koalisyonlara, AKP’siz koalisyonlara kapıları kapadı. Bu yüzden TBMM Başkanlığı Seçiminde ilk ikiye kalan CHP adayı Sayın Baykal’ı değil, AKP adayı Sayın Yılmaz’ı destekleyerek başkan olmasını sağladı. Bu yüzden RTÜK Başkanlığı seçimlerinde de AKP adayı 4, MHP adayı da 4 oyda kaldı. Sonucu belirleyecek 1 HDP’li üye ise iki adaya da oy vermeyerek süreci tıkadı. Bakalım sonuç ne olacak?
Devletin güvenlik ve istihbarat birimlerinin başında bulunan yetkililer ya doğrudan ya da eski BDP, yeni HDP Milletvekilleri aracılığıyla son üç yıldır bölücü ve kanlı terör örgütü PKK’nın İmralı’daki mahkûm lideri APO ve Kandil ile Avrupa’daki örgüt liderleri ile görüşüyorlar. Amaç, teröre çözüm bulmak ve tamamen bitirmekti. Bu süreç, güya PKK unsurlarının silahlarını devlete teslim edip ülkeyi terk etmelerinden sonra devam edecekti. Ama ne PKK silahı bırakıp ülkeyi terk etti, ne de hükümet görüşmeleri kesti. Mektuplar peş peşe İmralı’dan Kandil’e uçtu, Nevruz mesajları her yıl Diyarbakır meydanlarında yüzbinlere ve kamuoyuna ulaştırıldı.
Bu süreç devam ederken AKP iktidarı orduyu kışlaya, polisleri karakollara çekti, korucuları kendi kaderleriyle baş başa bıraktı. Meydanı olduğu gibi PKK’nın şehir yapılanması olan KCK’ya devretti. KCK Güneydoğu Anadolu bölgesinde iyice örgütlendi, güvenlik güçlerini, zabıta kuvvetlerini, sokak ve mahalle teşkilatlarını kurdular, valilerini, kaymakamlarını, hâkimlerini tayin ettiler. Yol kesip kimlik ve araç kontrolleri yapmaya, vergi adı altında haraç toplamaya, yandaş belediyelerin iş makinaları ile savunma hendekleri kazmaya, sorunları kendi mahkemelerinde çözmeye başladılar. Siyasileri de, halka kendilerini barış havarileri olarak gösterdiler.
Kısmen PKK’nın dağ kadrosunun eylemleri durmuştu.Şehit cenazeleri hemen hemen hiç gelmiyordu. Uludere olayları ve Kobani protestosu gibi çok kişinin ölümüyle sonuçlanan olaylar, iktidarla (BDP-HDP/İmralı/Kandil) üçlüsünün ve bu arada iyi niyetli AKP’ye oy veren Kürt seçmenlerinin çoğuyla arasının açılmasına yol açtı.7 Haziran Milletvekili Genel Seçimlerinin yaklaştığı günlerde meydana gelen olaylar ve özellikle seçime üç gün kala HDP’nin Diyarbakır mitingindeki patlama bu süreci hızlandırdı. Sonuçta HDP beklemediği bir oy aldı vebeklemediği sayıda milletvekili çıkardı(% 13 oranında 6 milyon oy, 😯 milletvekili). AKP, birinci parti olmasına rağmen tek başına iktidarı kaybetti.
AKP ile (BDP-HDP/İmralı/Kandil) üçlüsü arasındaki “çözüm süreci” balayı, Sayın Yalçın Akdoğan’ın ifadesiyle, Sayın Demirtaş’ın Cumhurun Başına “Seni Başkan seçtirmeyeceğiz” demesiyle sona erdi. Cumhurun Başı, seçime iki ay kala “Kürt sorunu yoktur” diyerek sürece noktayı koydu. Seçimden sonra daha keskin bir nefret dili, daha büyük öfke patlaması ve IŞİD ile PKK’nın yurt sathında başlattıkları kanlı terör olayları, buna karşılık iktidarın ordu ve polisle terör yuvalarına ve teröristlere verdirdiği büyük zayiat, ortada “çözüm süreci” filan bırakmadı. Bu yazıyı hazırlarken Pozantı’da eli kanlı PKK teröristleri 2 polisimizi daha şehit ettiler(31.07.2015)
Bu kanlı kaos ortamını ancak güçlü bir iktidar aşabilir. Fakat ortada güçlü bir hükümet yok. Hiçbir parti tek başına iktidar olacak sayıya ulaşamadığı için, yeni hükümet kurulamadı. Mevcut hükümetin arkasında bir parlamento çoğunluğu yok. Başbakan hariç, hükümette görevli 25 bakandan 12’si milletvekili değil. İşte mevcut 62. Hükümette milletvekili dahi olmayan Bakanlar şunlar; Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Ali Babacan, Adalet Bakanı Kenan İpek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik,Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız,Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker,Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli,İçişleri Bakanı Sebahattin Öztürk,Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik,Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül,Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Feridun Bilgin.
Bir taraftan hükümetsizlik, bir taraftan koalisyon kurulamadığı için oluşan siyasi belirsizlik, bir taraftan da giderek hızlanan kanlı terör, ülkeyi bir çıkmaza doğru sürüklüyor. Bize göre 12’si milletvekili olmayan 25 Bakanlı Sayın Davutoğlu’nun 62. Hükümeti ülkeyi bu kaos ortamından çıkaramaz. Türk siyasetinin tüm aktörlerinin bu göre hesap yapıp, buna göre davranması gerekir. Allah Sonumuzu Hayretsin..