Türk demokrasi tarihinin en önemli seçimini yaşadık. Bu seçim, güç zehirlenmesi yaşayan totaliter ve otokrat bir kişinin, hak, hukuk ve adalet tanımadan muhaliflerine yaptığı baskı, zulüm ve tahakküme, hırsına, gururuna, kibrine ve nefret diliyle kendinden olmayanları ötekileştirmesine, Türk milletinin başkaldırısıdır. Saltanat ve zulüm dönemi kısmen sona ermiştir, gurur ve kibir kaybetmiştir. Bu seçimin tek kaybedeni, yeminini, sorumluluğunu ve tarafsızlığını bir tarafa bırakarak pervasızca ve devlet imkanlarıyla Başkanlık sevdasıyla meydanlarda resmen eski partisinin siyasi propagandasını yapan, Cumhurunbaşı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Kazananı MHP ve HDP’dir. CHP ise eski durumunu korumayı başarmıştır. Seçimin bir kazananı da, Başkanlık sistemine karşı, Parlamenter sistemdir.
Şimdi her partinin acele etmeden seçim sonuçlarını soğukkanlı değerlendirerek, bir çok sorunla -özellikle ekonomik ve dış politika sorunlarıyla- karşı karşıya bulunan ülkemizi hükümetsiz bırakmamaları gerekir. İktidarı yıkmak ne kadar önemliyse, ülkeyi hükümetsiz bırakmamak da o kadar önemlidir. Bu millet bu sonucu, ülkeyi hükümetsiz bırakmak için değil, müstebite haddini bildirmek için ortaya koymuştur. Bu nedenle, hiçbir parti acele edip yolu tıkamamalıdır. Yeni hükümetin bir an önce kurularak, Türkiye’nin son yıllarda her alanda bozulan dengesinin hızla düzeltilmesi ve normalleşme sürecine girmesi sağlanmalıdır. AKP’nin 2007’den bu yana devlet ve millet hayatında yaptığı büyük tahribatın hızla onarılması gerekmektedir. Hepsinden önce nefret diliyle oluşturulan toplumsal kutuplaştırmaya son verilmeli, milli birlik ve beraberlik yeniden sağlanmalıdır. Bölünen devlet kurumları yeniden bütünleştirilmeli, bürokrasi hukuk çizgisine çekilmelidir. Demokrasinin “kuvvetler ayrılığı” ve “hukukun üstünlüğü” prensipleri yeniden hayata geçirilmelidir.
Şimdi 7 Haziran 2015 Pazar günü yapılan Milletvekili Genel Seçimini partiler açısından inceleyelim. Sonuçları etkileyen faktörler üzerinde duralım. Bundan sonra partilerin nasıl bir politika izlemeleri gerektiği konusundaki görüşlerimizi paylaşalım.
AKP : 2007 Milletvekili seçiminde 16.3 milyon oy(% 46.58); 2011 Milletvekili seçiminde 21.5 milyon oy(% 49,83); 2015 Milletvekili seçiminde 18.2 milyon oy (% 40.7) almıştır. İktidar partisi AKP, 2014 seçimlerinde, 2011 seçimlerine göre 3 milyon oy ve % 9 puan kaybetmiştir. AKP’nin 7 Haziran seçimlerinde 51 ilde oyları gerilemiş, 2011’de 327 Milletvekili varken, 2015’te 256 Milletvekiline düşmüş, 71 Milletvekili azalmıştır. Bu azalan oyların yarısı iktidarın çözüm sürecinden ve milli kimlik karşıtı icraatından rahatsız olan AKP’lilere ait eski adresleri olan MHP’ye gitmiştir. Muhafazakar Kürt AKP’lilerden oluşan diğer yarısı ise HDP’ye gitmiştir. AKP’nin oy kaybetmesinin en büyük sebepleri: RTE’nin egosu, nefret dili, kutuplaştırma ve ötekileştirme, Kaçak Ak Saray ve savurganlık, Başkanlık sevdası, 17/25 Aralık yolsuzlukları, ekonomideki olumsuzluklar, başarısız ve riskli dış politika, devamlı mağduriyet edebiyatı, çözüm sürecindeki tutarsızlıklardır. AKP, seçim sürecinde kendi dışındaki partilere düşman muamelesi yaptığı için, koalisyonun gündeme geldiği bu dönemde diğer partilerden biriyle koalisyon kurması zor gözüküyor.
CHP : 2007 Milletvekili seçiminde 7.3 milyon oy(% 20.87); 2011 Milletvekili seçiminde 11.2 milyon oy(% 25.95); 2015 Milletvekili seçiminde 11.3 milyon oy(% 25) almıştır. CHP’nin 2011 seçimlerinde aldığı oyla 2015’te aldığı oy hemen hemen aynıdır. Aslında önerdiği ekonomik projelerden dolayı CHP’nin oyunun 2011’e göre en az 1 milyon, 2 puan arttığını düşünüyorum. Fakat AKP’yi iktidardan düşürmenin HDP’nin % 10 barajını aşmasıyla mümkün olduğunu düşünen 1 milyon civarında CHP’li seçmenin HDP’ye oy vermesiyle, bu artış sonuca yansımamıştır. CHP, dini bayramlarda iki maaş ikramiye vaat ettiği emeklilerden fazla oy alamamıştır. Çünkü emeklilerin çoğu zaten CHP’dedir. CHP’nin oy artışı şu anda tıkanmıştır. Oy alabileceği iki kaynak; AKP ve HDP’li seçmenlerdir. Politikasını ona göre değiştirmelidir. Koalisyonun gündeme geldiği bu dönemde, CHP’nin kurulacak koalisyon formüllerinde en önemli aktör olacağına inanıyorum.
MHP : 2007 Milletvekili seçiminde 5 milyon oy(% 14.27); 2011 Milletvekili seçiminde 5.8 milyon oy(% 13); 2015 Milletvekili seçiminde 7.6 milyon oy(% 16.3) almıştır. MHP, 2015 seçimlerinde oyunu 1.8 milyon ve % 3.3 puan arttırmıştır. MHP, 2011 seçimlerinde 34 ilden 52 Milletvekili çıkarmışken, 2015 seçimlerinde 47 ilden 80 Milletvekili çıkarmıştır. 51 ilde MHP’nin oyları artmıştır. Bu artışın kaynağı, yuvaya dönen AKP’ye giden eski MHP’liler ve yeni seçmenlerdir. MHP’nin oyunu arttırmasında rol oynayan faktörleri şöyle sayabiliriz: Milli kimlik konusundaki hassasiyeti, çözüm süreci konusundaki kararlı ve tutarlı tutumu, iktidarın haksızlık, yolsuzluk ve hukuksuzlukları karşısındaki dik duruşu, iç barışa yaptığı katkısı ve soğukkanlı, akılcı ve seviyeli muhalefet anlayışı. Elli yıldır Ülkücü Hareketi içinden ve yakından takip eden biri olarak alınan sonucu MHP için yeterli görmüyorum. MHP’nin potansiyeli bu oranın en az 10-15 puan üzerindedir. Ama hem stratejisini değiştirip, hem de temposunu arttırmak zorundadır. Ayrıca MHP’nin mevcut kadrolarında ciddi bir değişikliğe giderek, mutlaka bünyesine ciddi biçimde kadın ve gençlik aşısı yapmak zorundadır. O zaman AKP’den de, CHP’den de oy alma imkanı doğacaktır. MHP’nin koalisyon konusunda da, uzlaşmacı bir dil kullanması ve yaklaşım sergilemesi gerekmektedir. Çünkü iki büyük partiden kopan oyların gideceği tek adres, MHP’dir.
HDP’ye gelince; ilk defa seçime parti olarak girdiğinden, 2015 seçimindeki başarısını ölçebilmek için, 10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş’ın aldığı oyları ölçü alabiliriz. Demirtaş o seçimde, % 9.78 oranında 3 milyon 960 bin oy almıştır. O seçimde katılım % 74 oranında olmuştur. HDP, 7 Haziran 2015 Pazar günü yapılan Milletvekili seçiminde 4 milyon oy almış ve % 13 oranına ulaşmıştır. Bu sonuç, önemli bir başarıdır. Fakat şunu belirteyim, eğer seçim barajı yüzde 10’un altında, mesela yüzde 7 olsaydı, HDP’nin yüzde 13 oranında oy alması mümkün değildi. HDP yüzde 13 oyu; öncelikle doğu ve batıdaki çoğunluğu AKP’li olan Kürt seçmenden almıştır. Ayrıca hemen hemen aşırı sol partiler ve örgütlerin tümünün seçmenlerinden, yeni seçmenlerden, azınlıklardan, Alevi seçmenlerin bir kısmından almıştır. Gezi rüzgarından en fazla yararlanan parti, HDP olmuştur. En az 2 puan oyunu, “HDP barajı aşsın ki, AKP iktidardan düşsün” diyen CHP’lilerden, liberallerden, iş çevrelerinden ve elitlerden almıştır. Aslında seçimden bir hafta önce HDP oyları, yüzde 10-11 aralığında iken, seçimden iki gün önce Diyarbakır’da patlayan bombalar, oylarını bir anda 2 puan arttırmıştır. Şimdi HDP’nin işi oldukça zor. Türkiyelileşme iddiasıyla oy isteyen HDP’nin, öncelikle bu iddiasındaki samimiyetini kanıtlaması, “demokrat ve Türkiye’nin Partisi” haline gelmesi gerekir. Kürtlerle ilgili sorunları, Türkiye’nin diğer sorunlarıyla birlikte ele almalı, ana dilde eğitim, özerkleşme gibi iddialarından vazgeçmeli, PKK’ya silah bıraktırmalı, Kürt etnisitesi üzerinden siyaset yapmamalıdır. Toplantılarındaki PKK, Kuzey Irak bayraklarını ve Apo posterlerini yavaş kullanımdan kaldırılmalı, PKK, Kandil ve İmralı ile arasına mesafe konulmalıdır. Geçmişte “Ermeni soykırımı vardır”, “Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz” diyen ve seçim gecesi “zafer” konuşmasında, “Sayın Öcalan’a özellikle teşekkür ediyorum” diyen HDP eşbaşkanı Demirtaş’ın bu söylemlerini bırakması gerekir. Aksi takdirde HDP’ye verilen “emanet oylar”, asli kaynaklarına dönecektir. HDP’nin içinde bulunacağı tek koalisyon modeli, AKP-HDP Koalisyonudur. Ama, bu koalisyon modelinin, AKP’nin en son başvuracağı koalisyon modeli olacağını düşünüyorum.
Sonuç olarak, AKP ciddi kan kaybederek hükümeti kuracak milletvekili sayısına ulaşamamış, 258 milletvekilinde kalmıştır. HDP yüzde 10 barajını açık ara aşmıştır. CHP, ciddi bir oyunu HDP’ye kaptırdığı için, oyunu arttıramamıştır. MHP ise oylarını en az dörtte bir oranında arttırmıştır. Mevcut siyasi tablo. Tek partiye iktidar olma imkanı vermemiştir. Bu durumda hiçbir partinin ülkeyi hükümetsiz bırakma hakkı yoktur. Bu ülke son yıllarda en çok ötekileştirici ve kutuplaştırıcı nefret dilinden çekti. Şimdi ülkenin ılıman bir siyasi iklime ve uzlaşma kültürüne ihtiyaç vardır. Şu anda çok sayıda koalisyon seçeneği bulunmaktadır. Bu seçenekler içinde en mümkün olan birinci ve ikinci partinin, yani AKP ve CHP koalisyonudur. Bu seçenek bana göre en kuvvetli ihtimal gibi görünüyor. Çünkü, CHP’nin MHP’ye göre AKP ile anlaşacağı nokta daha fazladır. Toplumun normalleşmesi bakımından da, bu iki partinin koalisyonu ile toplumun yüzde 66’sı hükümette temsil edilmiş olacaktır.
Hükümeti hangi partilerin kuracağı önümüzdeki günlerde belli olacak. Ama mutlaka kurulacak. Kurulmadığı takdirde, bu süreci engelleyen parti veya partiler, erken veya normal ilk seçimde büyük oy erozyonuna uğrayacaklardır. Milletimiz için hayırlı ve uğurlu olsun.