Ortadirek Ağıtı

42

Özal Hükümeti zamanında meşhur bir ‘Ortadirek‘ sınıfı vardı, toplumun çoğunluğunu ve bel kemiğini oluşturan; o nerede şimdi? Hani Ağrı‘nın Ortadirek Köyü, kande o meşhur Ortadirek Tiyatrosu?

Merhum Kemal Sunal‘ın “Ortadirek Şaban” filmi komedi değildi, gerçekti. Yakınlarda kaybettiğimiz Yaşar Kemal‘in ‘Ortadirek‘ romanı da öyle. Dahası geçen yıl 10 bin küsur artarak 77 bine yükselen milyoner sayımız Ortadireğimizin çatırdamasına sebep olan ana faktörlerdendir.

Ne yani İbrahim Sadri ‘Kuş Hatıraları’ gibi ‘Ortadirek Hatıraları‘ diye şiir yazmadı diye mi unuttuk o koskoca, o gepgeniş kesimi? Bir düzineyi aşkın yıldır Hükümet olan AKP İktidarı işçi-memur-esnaf-emekliden oluşan Ortadireği nasıl yok etti, soruyor muyuz?

Ya tam yoksul var, ya da tam zengin. Asgarî ücretle geçinmek için karı-koca çalışan, bir işle geçinemeyip ek başka işler yapan, hatta emeklilik sonrası bile çalışmak zorunda kalan milyonlarca insan var bu ülkede. Kalantorların sayısı daha da artsın diye yoluyorlar tüylerimizi; ey halkım, unutma bizi!

20 milyona yakın insanımız sosyal yardımla yaşıyor. Toplam yıllık gelirimizin (810 milyar dolar) Kırk’ta Bir’i (20 milyar dolar) işbu ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor. Sanki zekât veriyorlar, sevap kazanası. Ve sanki babalarını parası.

Toplumsal tefessüh almış başını gidiyor, yozlaşma desek az gelir; çürümüşlük ve kokuşma. Boşanmalar ve kadın cinayetleri gırla. Stadyumlar boş, hapishaneler tıklım tıklım. Bonzai, Bonzai dedikleri; ilkokullarda bile 5 liraya bulunur vaziyette.

2 milyon Suriyeli kaç yıldır sokaklarımızda dilenme vaziyetinde; ne zaman gidecekler belli değil, yenileri gelecek mi belli değil. Şairin dediği gibi; “Biz böyle değildik, ne oldu bize?[1]

Dolar dizginsiz at, ekonomi stres altında. Geleceğimiz karanlık, sınırlarımız delik-deşik. Millî değerlerimiz aşındırılmış, dinî değerlerimiz tam yol istismarda ve alayda. Cumhurbaşkanımız Saray‘larda, alâyişte. Sanırsın bir Osmanlı dizisi.

Bu üçüncü yazıdır, soruyorum: Tüm bunları paralelciler mi yaptı yoksa siz mi yaptınız? 3 yazıdır daha teröre ve dış politikaya bile girmedik; 3 yazıdır vatandaşımızın tarlasının, tenceresinin

sınırlarından çıkmadık. Hatta Parti Müslümanlığı adı altında dini şirk dini, ülkeyi de şirket haline sokanları da dile getirmedik.

Nereden bakarsanız bakın, Türkiye tel tel dökülüyor ve bıçak Türk Milleti’nin kemiğine-iliğine girdikçe giriyor. Ve yine diyoruz ki 7 Haziran öncesinde de, sonrasında da işbu satıhtır vatan.

Ve ekliyoruz; “Vatanın bağrına dost bilinen düşman dayamış hançerini / Ancak ‘Varlığım Türk varlığına armağan olsun’ diyenler kurtaracak yine baht-ı kara maderini!”

Usta şair Hilmi Yavuz‘dan müsaade isteyerek ve ‘Her zaman bir umut vardır‘ diyerek iki nokta koyalım:

ACININ HARACINI VERDİK,

DERDİN VERGİSİNİ ÖDEDİK.

ZULMÜ SANDIKTA SİLMEYE GELDİ SIRA!

 


[1] Turhan Şahin