Siyasal İslam‘ın ve dindar geçinenlerin bizde iki temel karakteristiği vardır: 1-Dinî kavramları her mevzuya meze yapmak. 2-Cumhuriyet düşmanlığı yapmak. İlkini hayatın her alanında görebilirsiniz; inanç ve – varsa – ideallerini yaşamak yerine sırf ağız yoluyla (oral) konuşmak makamında dem sürenler gibi.
Türkiye’deki sığ ama yaygın futbol kültürüne benzer bir şekilde avamîdir ve temel bilgileri kamyon kasalarındaki yol edebiyatımız gibi takvim yapraklarının arkasına yazılanlardan ibarettir.
Diline pelesenk ettiği “Allah rızası” kavramı, dilencilerin cami önlerine serili mendillerine 3-5 kuruş atılması için sergiledikleri tutuma eşdeğerdir.
Zulme mukavemet, kötülüğe müdahale ve mazlumlar adına dövüşme yeteneği yoktur. Cihadı; söylenme ve Allah’a havale olarak algılar.
Sunturlu küfürler ve fıkralar bu kaynaktan neşet eder. İlahiyatçılar ve imamlar bu kaynakla ilgili kutsal kavramları en rahat ve en anormal ifade edenlerdir. Ve bu sıklıkla siyasî temsil noktasındakilere bulaşır. Saysak buradan köye yol olur da en son AKP Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz‘a bulaşmıştır: “Ben Hazreti İbrahim, küçük kardeşim de Hazreti Muhammed.”
İkinci karakteristik özellik de son tahlilde AKP Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşçu‘da cips olarak patlamış gözüküyor: “Cumhuriyet reklam arasıdır.”
Nasıl ki Osmanlı‘nın kuruluşundan sonraki 2 asır boyunca Karamanoğulları, Osmanoğullarını kabullenememişse bizdekiler de bu netameli coğrafyada 1 asra yakın zamandır yaşattığımız Türkiye Cumhuriyeti‘ni hala kabullenememiş gözükmekteler. Dahası Osmanlı’nın döküntüleri ve çöküş sembollerini has Osmanlı zannetmekteler.
İllâ Güneydoğu‘ya gitmenize gerek yok; bizim Samanlı Dağlarının eteklerindeki bazı Karadeniz kökenli köylerde bile “Cumhuriyet eşittir okul” olduğu için okul ve öğretmen düşmanlığı yapılır. Dedesi Atatürk’le beraber Türk İstiklal Savaşı için canını ortaya koyarken torunlarının M. Kemal ve Millî Mücadele düşmanlığına bile denk gelebilirsiniz.
Sanırsınız gerçek hayatı ‘Osmanlı Cumhuriyeti‘ filmine çevirse yedi sülalesinin başı göğe değecek. Sanırlar ki ismen Osmanlı nev zuhur ettiğinde dünya devletleri hemen “Oooo, Osman Bey! Buyurun başköşeye” diyecekler. Bizim arkadaşlar da “Dünyayı Kurtaran Adam’ın Oğlu” repliğiyle Mamçakoğlu Cüneyt Abi pozlarına bürünecekler. Bittabi Allah rızası için.
Bizim oralarda “Akıl, gel paçama takıl!” diye bir söz vardır. Yeni evin temellerini oyarak anılardaki eski evi canlandırmaya çalışan bir zihniyeti niteliyor. Hem de fay hattında, deprem kuşağında..
‘Akıl tutulması‘ tabiri bence eskidi, sırada ‘Ruh tutulması‘ var. Ruhu küresel kapitalizmin sahte cennet olarak sunduğu dünya nimetlerine esir, kalbi ve gönlü “Allah ile aldatan o yaman Aldatıcının Oyunları“nda mahpus bu kimselerin dillerini eğip bükmeleri çare sunmak adına değil çaresizliktendir.
Ruhunun sesini işitebilenlere selam olsun!