Dünyada Hak Haklının Değildir!

89

Bu yazıyı yazarken gayemiz kamuoyunu aydınlatmaktır. Hakikatin kanunları, bütün kanunların üstünde olduğundan buna uyarak doğruları söylemeye kendimi mecbur hissediyorum. Bu konudaki düsturum, “Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır.”hadisidir.

Zindanlara atılan çaresizlere muhafızlarını seçme hakkı verilse, bu hak onların hürriyetlerini mi temin eder?

Birisi evinizi haksız yere işgal etse de onu iyi kullansa, ona iyi baksa, işgal meşru olur mu?

Hakkın kuvvette olmadığını, hakkın hak olduğunu, hiç kimsenin bir diğerini kul edinemeyeceğini, bayağı göremeyeceğini, bütün imtiyazları kaldırarak insanların insanlıkta, hukukta eşit olduklarını dinimiz bize açıklamıştır.

Nice insanlar vardır ki milletleri inek gibi sağan emperyalist güçlerin kendiliklerinden çekilip gideceğine inanırlar. Hâlbuki bu emperyalist güçler hiçbir zaman bir şeyi hak ve adalet olduğu için değil, kendisini gibi bir kuvvetin gücünü görünce ve onunla başa çıkamayacağını anlayınca kabul ederler.

Kuvvetlinin zayıfı yok etmesi kaidedir. Yerde, havada, denizde bu savaş geçerlidir. Ey Allah’ım insanın ihtiyacı bir lokma ekmeye olduğu halde bu ihtiyaç derdiyle uzun uzun çekişme nedendir?

Her hilekâr adamdan vefa bekleme! Çok hacıların putu koltuklarının altından çıkmıştır.

Rütbe sahipleri af ile müjdelenmiş midir? Ceza Kanunları zayıfa mı uygulanır?

Zenginler için din de iman da akçedir. Namus ve hamiyet sözü fukarada kaldı.

İhtiyaç için bir ekmek çalanı kürek mahkumu yaparlar, milyonları çalanları da baş tacı ederler.

Bütün nizamlar gazetelerle ilan olunur. Halkı sözle refaha kavuşturmak yeni çıktı. Aciz olanın en açık hakkı verilmez, arkası olanları her yerde himaye etmek yeni çıktı.

Devletin geri kalmasına sebep Müslümanlıkmış, bu rivayet eskiden yoktu, yeni çıktı. Her işimizde milliyeti unutarak Frenklerin fikirlerine uymak yeni çıktı.

Bu sözleri Ziya Paşa’dan okurken aklıma memleketimden manzaralar geldi. Rant için sağda solda vuruşanlar, tüysüz yetimin hakkını yerken vicdanı sızlamayanlar, evine sebze götürebilmek için pazar yerlerindeki çöpleri karıştıran insanların olduğu bir ülkede bir gecede içki masalarında milyonlar yiyenler.

“Devletin malı deniz, yemeyen domuz” diyen domuzlar.

Ziya Paşa diyor ki, “Feleğin rengine pek aldanmış o eski felektir. Çünkü meşrebi düzensiz ve dönektir. Biri ipek kumaşlı döşekte diğeri viranede can verse de zengin ve fakir nihayet toprağa girecektir.”

Bu millet bir gün mutlaka uyanacak ve kan emen sülüklere gerekli tokadı atacaktır.