Milletlerarası Çatışmalar ve Emperyalist Güçlerin Türkiye Üzerindeki Oyunları

85

“Haçlı Zihniyeti” hiçbir zaman Müslüman Türk’ün Avrupa’daki ve Anadolu’daki varlığına tahammül edememiştir. Şerefini daima aziz tuttuğumuz Kudüs şehri, Hz. Ömer zamanında fethedilmiş ve büyük din mensuplarının ziyaretine açık tutulmuş, en geniş manada din ve vicdan hürriyeti tanınmış olmasına rağmen bilhassa Hıristiyanlarca öfkeyle karşılanmıştır. Bu fetihten asırlarca sonra, Doğu Roma İmparatorluğu’nun merkezi olan İstanbul’un kapıları Müslüman Türk’lere açılınca “Haçlı Zihniyeti” iyice kudurmuştur.

Bu ve daha nice sebepten dolayı kilisenin kışkırtmaları ile tertip edilen “Haçlı Savaşları” asırlarca Türk Milletini meşgul etmiştir. Saldırılar hâlâ şu veya bu şekilde devam etmektedir. Bütün maksatları Türk Milletini Avrupa’dan ve Anadolu’dan atmak, kurduğumuz kültür ve medeniyeti çökertmek, zengin, bereketli ve stratejik değeri yüksek olan vatanımızı paylaşmak, İslam dünyasını başsız bırakmak, sömürgeleştirmektir. Gerçekten de Anadolu’da bin yıllık tarihimiz göstermektedir ki Türk Devleti güçlü ve Türk Milleti birlik ise yalnız biz değil bütün İslam dünyası da barış, mutluluk ve huzur içindedir. Aksi bir durum varsa Türklük ile birlikte bütün İslam dünyası da perişandır.

“Haçlı Zihniyeti”, karşısında en büyük engel olarak daima Müslüman Türkü bulmuştur. O, ne pahasına olursa olsun Türk’ün gelişmesini, güçlenmesini önlemek, Avrupa’daki ve Anadolu’daki varlığını yok etmek için çeşitli entrikalar çevirmektedir. Onun için hiç durmadan iç ve dış tertiplerle saldırısını devam ettirmektedir. Vatanımızı ve milletimizi bölme planları içinde hareket eden düşmanlarımız devletimizi parçalamanın ince hesapları ile meşgul olmaktadırlar. Bilhassa Ortadoğu’ya hakim olmak isteyen muhtelif renkteki emperyalistler Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muzu kontrollerine almak için bitmez tükenmez bir gayret içerisindedirler. Büyük Ortadoğu Projesi bunun için uygulanmaktadır.

İngilizler vatanımızı bölmek için 1800’lü yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muza misyonerler göndererek bölücülük faaliyetlerini ülkemizde gerçekleştirmeye çalışmışlardır.

Fransızlar, Ortadoğu’da etkili olmak için Ermeni ve Kürt meselesini en çok istismar eden millettir. “Ermeni ve Kürt kardeştir” sloganını ısrarla işleyen Fransa, son birkaç asırdan beri Türkiye’mizin başına belalar açmak için özel gayret göstermektedir. Fransa 1948 yılında Paris’te Kürt etütler merkezini açarak Türkiye’ye yönelik düşmanlığını açıkça ortaya koymuştur.

Amerika Birleşik Devletleri de bu bölgelerimizde boş durmamaktadır. O da misyoner faaliyetleri ile “Barış Gönüllüleri” kanalı ile devamlı yaralarımızı kanatmaktadır. Nitekim Türk’ün idam fermanı olan “Sevr Projesi” ABD’nin eseridir.

Görüldüğü gibi bütün maksat, Türkiye’mizi bölmek, Ortadoğu’ya konmak ve İslam Dünyasını daimi bir sömürge statüsü içinde tutarak yiyip bitirmektir.

Bunun için Hıristiyan dünyası, Müslüman Türk’ün yıkılması ve İslam Dünyasının sömürgeleşmesi için el ele vermiş bulunmaktadırlar.

Şimdi bir yalnız propaganda ile yetinmeyen, vatan çocuklarını çeşitli tertip ve oyunlarla kandırıp silahlandıran iç savaşlara ve silahlı eşkıyalığa iten kahpe bir cephe ile karşı karşıyayız. Ermeni ve bölücü teröristleri açıkça himaye eden, akan Türk kanına aldırmayan, Türk’ün ve İslam’ın gözyaşlarını sadistçe bir zevkle seyreden, oyunlar tertip eden düşmanlarımız artık apaçık ortadadır. Vatan çocuklarını şu veya bu şekilde kandırarak terörist eğitimine tabi tutan, ihanet için şartlandıran bu çevrelerin ve onlara alet olan Türkiye’deki satılmışların faaliyetlerini görmemek artık mümkün değildir.

Öte yandan İlmî ve akademik çalışmalar adı altında gerçekleri gizlemek veya saptırmak bölücü ve yıkıcı niyetlere destek sağlamak için hâlâ kitaplar yazılmakta, yayınlar yapılmaktadır. Bilhassa dıştan desteklenen bu faaliyetler, yabancı ideolojiler kanalı ile yarayı gittikçe büyütmeye çalışmaktadırlar.

Bazı ahmak politikacılar, bazı gafil yazar ve çizerler aldatılmış piyonlar, basiretsiz ideologlar, milli ve mukaddes değerlere yabancılaşmış kadrolar, ajanlar, çeşitli türdeki azınlıklar, ırkçılar, yabancı uzmanlar, misyonerler el ele vererek ülkemizi felakete sürüklemek istemektedirler.

Türk Milleti bütün bu oyunları bozacak güçte ve yaratılıştadır. Muhtaç olduğu kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.