Bir yola çıkarken niyetiniz eğer halis değilse, hayır için yaptığınızı zannettiğiniz işler dahi olsa, er veya geç Allah onu şer olarak ayağınıza dolaştırır.
Türkiye’nin dört bir yanı ateş olmuş yanarken, Çözüm süreci, yolsuzluklar, hırsızlıklar, hukuksuzluklar, haksız tayin ve terfiler almış başını giderken;
Bu günkü yazımda bunların hiç birisinden bahsetmeyeceğim. Kıssa-dan hisse olsun diyerek bir fıkra ile iktifa edeceğim.
Okuyucularımız bilirler 12 yılını dolduran hükümetimiz işbaşına geldikten hemen sonra bir açılım furyasına girişti. (Kürt açılımı çok tepki toplayınca adına sonradan “milli birlik projesi” adını koydular, Alevi açılımı, Ermeni açılımı ve Roman açılımı gibi)
Açılımlar biliyorsunuz evlere şenlik, sorunları çözeceğim derken, daha karmaşık hale geldi ve kendileri dahi işin içinden nasıl çıkılacağını bilemez haldeler.
Ermeni açılımı: 1. Dünya savaşında Ermeni çetelerinin Türk kadın ve kızlarını kaçırıp, onların ırzlarına geçtikten sonra öldürüp, Van gölüne attıkları adadaki Akdamar Kilisesi’nin imarı ile işe başladılar.
En son yaptıkları icraat ise, Atatürk Orman Çiftliğine kondurdukları bin odalı Kaçak Saray oldu. Kaçak saray diyorum zira mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermesine rağmen gene de kaçak yapılan inşaatı tamamlayıp bitirdiler.
Haberlerden öğrendiğimize göre ilk yurtdışı misafiri (miz), Hıristiyan dünyasının dini lideri Papa olacakmış.
Yazımın başında da belirttiğim gibi niyetiniz halis olmazsa Cenab-ı Allah, başınıza öyle bir bela verir ki siz bile bunun farkında dahi olmazsınız.
***
Gelelim Fıkramıza:
Küçük, ormanlık bir ada’da bir Kilise varmış.
Kilisenin kapısının üzerinde de her zaman bir tas şarap bulunurmuş.
Kilisenin papazı her sabah geldiğinde bakarmış ki kuşun birisi şarabı içmiş,
Kilisenin üzerindeki haç’ın tepesine çıkıp pislemiş.
Bir gün böyle, iki gün böyle derken günün birinde Papaz efendi kuşu yakalamış ve başlamış söylenmeğe:
“Be hey kuş!
Müslüman olsan, şarap içmezsin,
Hıristiyan olsan, haçın tepesine çıkıp pislemezsin peki ama söylermisin sen nesin, kimsin” ?
Diye serzenişte bulunmuş.
Şimdi:
Müslümanlığınızla övünüyorsunuz ya,
Hem de meydanlarda “Sünni Müslüman’ım” diye nara atıyorsunuz ya,
İşte icraatınız:
“Söylermisiniz siz kimsiniz”?