Temellerin Duruşması

125

Son yıllarda başımıza gelenler, tarihi öngörüsüzlüğün yanı sıra adeta geçmişten intikam alırcasına onunla bir hesaplaşmaya gidilmesine dayanır.

Hâlbuki yazımın başlığına koyduğum rahmetli Ahmet Kabaklının (Temellerin Duruşması) kitabında anlatmaya çalıştığı gibi; siz doksan küsur yıllık cumhuriyetin temel taşlarını yıkmağa çalışırsanız, başınıza gelecek her türlü musibet’e razısınız demektir.

Tabii ki geçmişin her şeyi iyi olacak veya iyiydi diyen yok. Ama aksayan yönlerini gerek kendi hükümet üyelerinizle gerekse muhalefet partileriyle istişarede bulunarak telafi etmek mümkün iken, her şeyi ben bilirim, benden akıllı kimse yok edasıyla bildiğinizi okumaya kalkarsanız, doğacak felaketlere de razısınız demektir.

Allah, her şeyi dengeli ve bütün varlıkları bir ahenk içinde yaratmıştır. Ama tabiatın dengesini bozan insanlardır.

Rahmetli DR. Halûk Nurbaki: “siz parçalanamaz dedikleri atomun çekirdeğini parçalamaya kalktığınızda, (Hiroşima)gibi bir felakete zemin hazırlarsınız” demiştir.

Devlet geleneği de böyledir. Belirli kuralları, kaideleri vardır. Yüzlerce yıllık tecrübe ile bu günlere gelinmiştir. Bu geçen zaman içerisinde çılgınca kararlar veren hükümdarlar, devlet adamları olmuştur. Nöron gibi, Hitler gibi. Bunlar, hem ülkelerini felaket’e sürüklemişler, hem de insanlara tarifsiz acılar yaşatmışlardır.

Oscar Wilde: “Tarihi bir budala da yapar, lâkin tarihi yazmak dehanın işidir” demiştir. Öyleyse tarihten ve tarihçiden ders almamız icap eder.

***        ***       ***

Ama şu an yaşadıklarımızın yukarıya aldığım örneklerin hangisiyle bağdaşır bir yönü vardır?

AB üyeliği vaadiyle iş başına gelen hükümet, on iki yıldır bir arpa boyu yol kat etmediği gibi Türkiye’yi AB ülkelerinin karşısında birçok olumsuz yükümlülüğün altına sokmuştur, ülkenin üniter yapısının işlemesini adeta güçleştirmiştir.

Ülkemiz, komşularla “sıfır sorun” vaadinden “onurlu yalnızlığa!” itilmiştir. Gürcistan dışında tek bir ülkeyle düzgün giden ilişkimiz yoktur.

İş başına geldiklerinde ülkeyi sıfır terörle teslim almalarına rağmen bu günkü gelinen nokta, tam bir felaket, tam bir kaos tur.

Yani Ülkeyi;

hâkim iken PKK karşısında, mahkûm” durumuna düşürmüşlerdir.

Paralel yapı” diye 12 yıldır birlikte yürüdükleri Gülen cemaatini dışlayarak, esas Paralel yapıyı Açılım süreci saçmalığı ile güneydoğuda PKK ya kaptırdılar.

Dünyanın en kuvvetli ordularından sayılan Türk ordusunu, çeşitli bahanelerle suçlayarak tarihinde görülmemiş biçimde itibarsızlaştırmışlardır.

Hukuk ayaklar altına alınmış, hukukçular üzerinde adeta terör estirilmiştir. Anayasa delinmiş, kanunlar ayakları altında pas pas yapılmıştır.

Devletin temel taşlarıyla bu kadar oynanınca da kaçınılmaz son olarak bu günkü duruma gelinmiştir.

Tabir caizse son günlerin moda deyimi:

Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete“.

 

Önceki İçerikAttila İlhan ve Işid Tezkeresi
Sonraki İçerikDiyemedim
İdris Türkten 1 12 1949 tarihinde Tokat/Artova da doğdu. İlkokulu Artova Gaziosmanpaşa ilkokulunda, Ortaokul ve Liseyi Turhal da okudu. Berlin Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünün 2. Sınıfından ayrıldı. Kocaeli Petkim Petro Kimya Fabrikasından emekli oldu. Ülkü Ocakları ve Milliyetçi Hareket Partisi teşkilatlarının her kademesinde görev yaptı. İYİ Parti Kocaeli İl kurucuları arasında bulundu ve İYİ Parti yönetim kurulunda bir dönem görev yaptı. Halen Kocaeli Aydınlar Ocağı İdari Sekreterliği görevini yürütmektedir. Editörlük ve güncel Köşe Yazarlığı yapmaktadır. Biri kız, iki erkek evladı var.