Toplum yapımızla ilgili bazı bulgular dikkat çeker hale geldi. Bunlardan birisi Türk Milletine karşı yöneltilen bir terör çeşidi olan uyuşturucu saldırısıdır. Bu terör çeşidinde belki kan akmıyor ama bir nesil perişan edilmeye çalışılıyor. Sosyal bağların zayıflaması, insanın yalnızlaşması ve içe dönük hale gelmesi, moral tatmininin zayıflaması, ben merkezli davranışlar, insanların kendi kendini uyuşturarak sosyal çevrenin yarattığı baskı ve gerginlikleri gidermeye zorluyor. Maddi tatmine rağmen, moral tatminsizlik öne çıkıyor. Bunun yanı sıra, yükselen intihar ve boşanma olayları sosyal çözülme ile ilgili ipuçları veriyor. Aslında siyasette de bütünleşme, birlik ve bütünlük yerine parça öne çıkarılıyor. Bir başka dikkat çeken değişme de genç nesillere iyi rehberlik yapılamasıdır. Gençleri sadece modern teknoloji ile tanıştırmak ve maddi imkânlar sağlamak yetmiyor. Elde edilen verilere göre, suça bulaşan çocuk oranı 2013’e göre %14,5 artmış bulunuyor. Yasaların yetersizliği, şehre özgü yeni suçların ortaya çıkışının doğurduğu boşluk, yasa dışına çıkışların kısmen medya yoluyla teşvik edilmesi çocukları etkiliyor.
***
Her taşın altında aranan paralel yapı çok sık kullanılır oldu. Yeni Başbakan adayı da paralel yapı karşıtlığı ile öne çıkarıldı. Aslında paralel yapıların doğuşu asıl normal yapının yanlış ve eksiklikleriyle ortaya çıkıyor. PKK ve uzantıları, malum cemaat de birer paralel yapı. Paralel yapı içinde gösterilen bazı emniyetçilerin, yargı mensuplarının ve diğer kamu görevlilerinin Ümraniye, Balyoz, garip casusluk davalarıyla ve diğerleriyle suçsuz birçok insanın hayatı ile oynadıkları, onlara kumpaslar kurarak milli kurumları yıprattıkları bir gerçektir. Bunlarla maalesef birlikte çalışan ve çirkin işbirliği sergileyenler, hukuk devletini yıpratanlar, yargısız infaz yapanlar şimdi paralel yapıdan şikâyetçi.
Eğer cemaat ve bu doğrultuda yasa dışına çıkanlar paralel yapı ise; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ile ve Milli Mücadele ile ters düşen, Cumhuriyetle ve milli kimlikle kavgalı, siyaset yapmayı öç ve rövanş almaya dönüştüren, Türkçe yer adlarını değiştirebilen, ülke çıkarları ile bağdaşmayan yasalar çıkaran, Türk düşmanlarını sevindiren, katil terör örgütü ile müzakere ve işbirliği yapanlar, bunlara af peşinde olanlar, milli egemenliğe ortak arayanlar, bölgesel özerklik ve federal yapıya yeşil ışık yakanlar, Andımızı kaldıranlar da paralel yapı değil mi? Devlet kurumlarının isimlerinden T.C.’yi kaldıranlar, Türk Milleti dışında milletler arayışına çıkanlar, Rum, Ermeni ve Kürt açılımı peşinde olanlar paralel yapı değil de asıl yapıyı mı temsil ediyorlar? Her gördükleri yerde “Ne mutlu Türküm diyene” ifadesini sildirenler, milli bayramlara soğuk bakanlar paralel yapı dışında mı?
Doğu ve bilhassa Güneydoğu’da örgüt baskısı ile vatandaş göçe zorlanıyor. Malını mülkünü elden çıkarmak zorunda kalıyor. Terör örgütü “bunların ucuz da olsa mallarını ve evlerini almayın; nasıl olsa ileride bizim olacak” propagandası yapıyor. Lice’ye bir teröristin anıtı bile dikiliyor. İçişleri Bakanı bunun sorun yapılmasından şikâyetçi. Efendim anıt fiberglas ve fiber optikmiş!
İleride dış baskılarla Bölgede referanduma zorlanabiliriz. Artabilecek terörü durduramama iddiası ile acz içindeki BM Barış Gücü’nü Doğu Timor’de olduğu gibi aramızda görebiliriz. Türkiye öyle bir tuzakla karşı karşıya ki; şimdi bu “Yeni Türkiye” diye paketlenip satılıyor. Vatandaş hiç de haberdar olmadığı bu gidişi oyu ile destekliyor. Eksik demokrasi, fikir ve düşünce hürriyetinin sınırlı olması da vatandaşı gerçeklerden habersiz kılıyor.