Bazen öyle zamanlar gelir ki, bunlar telafisi mümkün olmayan anlardır. Eğer geçmişle bağınız kuvvetli değilse veya tarihle bir ilginiz yoksa, değerli zamanların telafisinin olup olmadığını da anlayamazsınız. Şimdi biz Türkler olarak, bu telafisi mümkün olmayan zamanları yaşıyoruz…
Kaybettiğiniz topraklara gitmemişseniz, oradaki ecdat yadigarı eserlerin boynu bükük duruşunu görmemişseniz ve Türk kalamamış insanları tanımamışsanız; yaşadığınız zamanların telafisinin mümkün olmadığını da kavrayamazsınız.
Bugün vatan toprakları, devletimiz ve Türk Milleti; büyük bir tehdit ve tehlike altındadır. Zaman o zamandır! Ve bu zamanı doğru geçirmezseniz kaybedecek ve kaybettiklerinizi bir daha hiçbir zaman telafi edemeyeceksiniz.
Vatan topraklarının dörtte bire yaklaşan kısmının PKK’ya fiilen teslim edildiğini görmüyormusunuz? Irak Türkleri’nin canının, malının ve namusunun gittiğini bilmiyormusunuz? Şehit kanları ile alınmış Kuzey Kıbrıs’ın feda edildiğinin farkında değilmisiniz? Torunlarınızın sonunun Gazze’de yaşayanların akıbetine benzeyeceğini hissetmiyormusunuz? Balkanlardaki Türklere ve hatta Almanya’dakilere “bulunduğunuz ülkeye entegre olarak yok olun” dendiğini hiç duymadınızmı?
Ülkemizde dün ak denilene bugün kara denildiğini, huzur ve güvenin kalmadığını çok net görüyoruz. Fakirlik,yoksulluk,işsizlik almış başını gitmiş ve insanlarımız başında demokles kılıcı gibi sallanan yardıma yani devlet gücüne muhtaç kalmıştır.Türk zayıf düştüğünde azınlıkların ki; buna Müslüman azınlıklarda dahildir; nasıl baş kaldırdığını üzülerek izliyoruz.Yıllarca zindanda tutulanların sonra “pardon yanlış olmuş…” denilerek salıverildiklerine ve böylece bir korku imparatorluğu yaratıldığına şahit oluyoruz. Bölücü terör örgütü başının, önümüzdeki günlerde serbestçe aramıza katılacağını ve her türlü siyasi hakkının iade edileceğini biliyoruz. Devletimizin dünyada itibarının kalmadığını olayların gidişinden anlıyoruz…
Başkalarının 50 yıl önce yaptıkları, bize gelişme diye satılıyor ve asıl gidişat böyle göz boyamalarla gizleniyor. Bunun en büyük örneği Marmaray ve Yüksek Hızlı Tren’dir. Yine “Analar Ağlamasın” ayağı altında çözüm denilerek vatan toprakları peşkeş çekiliyor.Halbuki böyle giderse sadece anaların değil hepimizin ağlayacağı tartışılmaz bir gerçektir. Bir millet, kendi menfaatlerinden böyle kolayca vazgeçemez.
Şimdi önümüzde bütün bu gidişatı ters yüz edecek tarihi bir fırsat var. O da Cumhurbaşkanlığı seçimleridir. Seçin Ekmeleddin İhsanoğlu’nu durduralım bu felakete gidişi… Yoksa biz yanlış yapmaya devam edersek Cenab-ı Allah bile yardımımıza gelmeyecektir. Bakın Allah, bir Ayeti Kerime’de bize nasıl sesleniyor “Ektiğinizi gördünüz mü? Onu siz mi bitiriyorsunuz yoksa bitiren biz miyiz?”
Elbette biz ne ektik ise onu biçiyoruz. Allah’ın bize verdiği nimetleri ve zenginlikleri, yaptığımız yanlışlarla bitiren biziz!
Bugün arefe… Yarın Ramazan Bayramı’nı idrak edeceğiz. Ama bugünler biz Türkler için sadece bayramın değil birçok şeyin arefesi. O sebeple ya düşünüp başımıza gelecek olanlara engel olacağız yada görülen akıbet bizi gelip bulacaktır. Onun için sadece bayramın değil var olup olmamanın arefesindeyiz…
Yüce Allah “Gerçekten onlar, kendilerine Hak geldiğinde onu yalanlamışlardı. Fakat yakında onlara alay ettikleri şeyin haberleri gelecektir” diye buyuruyor. Bunları bilerek ve idrak ederek Ramazan Bayramı’na girelim. Bu duygu ve düşüncelerle Türk-İslam Alemi’nin bayramı mübarek olsun. Hepinizin bayramını tebrik ediyor, Türkmeneli, Doğu Türkistan, Gazze ve bütün dünyadaki mazlum ve mağdur kardeşlerimi kucaklıyorum…