Soma Faciası

97

 

Soma’da 13 Mayıs 2014 tarihinde yaşanan facia, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük iş ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçti. 301 işçi şehit oldu, çoğu ağır olmak üzere 80’den fazla işçi yaralandı. Birkaç gün sonra, 18 kişinin gözaltına alınması, bunlardan 5 kişinin tutuklanması, ‘yandaşları koruma‘ operasyonu olarak yorumlanıyor. Böyle bir uygulama, asıl facianın büyüklüğünü gölgede bırakan daha büyük bir faciadır.

Tartışmasız olarak kabul edilebilecek gerçek ise, Ağustos ayında ve gün ortasında görünen güneş gibi gözler önündedir: Kazanın sebebi ihmal ve kusur, ihmal ve kusurun sebebi ise denetimsizliktir. İhmal ve kusurları bulunanlarla birlikte denetim görevini yapmayanlar, yapılmasını engelleyenler ibret olacak tarzda cezalandırılmadığı sürece, maden ocakları başta olmak üzere, her alanda ölümcül kazalar için ‘fıtrat‘ denilip geçme teşebbüsünde bulunulur.

Fıtrat‘ insanın ve tabiatın yaratılışı sırasında var olan özelliklerdir. Bu özellikler, Cenab-ı Allah tarafından verilir. İslamî eğitim verilen okulların ilk yılında öğretilir ki; ‘Allah Teâlâ, hiçbir kulu için kötü bir kaderi önceden belirlemez.’

Soma faciası, insanın, tabiatın ve işin fıtratından değildir. Olsa olsa, ‘kaza‘ denilebilir.  Akl-ı selim sâhipleri,  onu bile söyleyemez. İhmaldir, sorumsuzluktur, aymazlıktır belki de taammüden toplu cinâyettir, her şeydir fakat asla ve kat’a fıtrat olamaz.

Bu hükme şuradan varılıyor: Türkiye’de madenciler, 2013 yılı sonunda ülkedeki tehlikeli çalışma şartlarını protesto etmişti. Protestonun kamuoyunu etkilemesi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı’na verilen bir önerge ile soruşturma açılması istenildi. Soruşturma önergesi, 29 Nisan 2014 tarihinde yâni  facianın yaşanmasından yalnıza 15 gün önce reddedildi.

Bu durumda yapılması gereken ilk iş; önergeye red oyu verenleri sorgulamak, hangi sebeplerle ve kimlerden gelen ne türlü yönlendirmeler sebebiyle red oyu verdiklerini ortaya çıkarmak olmalıydı.

Bir ülkede sorumlu yöneticilerin görevi, ülke insanının; can ve mal güvenliğini sağlamak, neslinin devamına imkân verecek tedbirleri almak, yönetimindeki insanların hakkının, namusunun, aklının ve sağlığının korunmasını temin etmektir. Bu; İslamî, millî ve insanî bir görevdir. Ve her yönetici için farz-ı ayn‘dır.

Farz-ı ayn; İslamî anlamda, her mükellefin (kelime-i şahâdet, beş vakit namaz ve oruç gibi) bizzat yapması gereken ibâdetlerdir. İslamiyet, insan eksenli bir dindir. Müslüman, yalnızca Allah’a (cc) karşı değil, insanlara, tabiata ve bütün canlılara ve hattâ insana fayda sağlayan cansız varlıklara karşı da sorumludur. Yöneticiler ise herkesten daha fazla sorumludur. Yöneticilerin farz-ı aynları, herhangi bir Müslüman’ın sorumluluğundan daha kapsamlıdır.

İnsanla ilgili hiçbir sorumluluk, farz-ı kifâye kapsamında düşünülemez. Farz-ı kifâye; herhangi bir kişinin yapması ile diğer kişilerin sorumluluktan kurtulacakları görevlerdir.

Sâde vatandaşlar, kendilerinin ve aile fertlerinin geçimlerini sağlamak, ülke ekonomisine katkı sağlamak için canlarını tehlikeye atarak çalışırlarken, ülkeyi yönetenlerin, makam ve koltuklarından vazgeçmek gibi basit bir işlemi akıllarından bile geçirmemeleri ne hazindir.

Daha da hazini, yaralı olduğu halde, sedye örtüsünün kirlenmemesi için tedbir olarak çizmesini çıkarmayı düşünecek kadar sorumluluk ve hassasiyet sâhibi güzel insanların bulunduğu candan aziz vatanımızda; yöneticilerin insan hayatına, sedye örtüsü kadar bile değer vermemiş olmasıdır.

 

 

Önceki İçerikKuman Balam, Kıpçak Balam, Ay Balam…
Sonraki İçerikMesele Kömür mü? Konu kömür mü?
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.