“50 Yaş Üstündeki Herkesi Öldürün”

182

Bir ülkenin kralı, bir gün emir
veriyor. Bütün memlekette bulunan 50 yaş üstündekiler toplanacak ve infaz
edilecektir. Kralın bu emrini duyan gençlerden biri, babasını samanların altına
özel olarak yaptırdığı sığınağa saklar. Verilen emir mucibince memlekette
bulunan 50 yaş üstündekiler toplatılır ve hepsi infaz edilir. Sadece sığınakta
saklanan baba infazdan kurtulur.

Kral uyanıktır. Bakar ki, herhangi
bir tepki ve direniş olmamıştır. Hatta öyle ki, babalarını kendi elleriyle
teslim edenler dahi olmuştur.

Aradan bir süre geçtikten sonra
kral,“kırk ile elli yaş
arasındakileri deniz kenarına toplayın der.”
  Emir üzerine toplanırlar. Kral,“size
üç gün süre. Üç gün sonra geleceğim. Bana kumdan tespih yapacaksınız. Eğer
beceremezseniz hepinizin başı kesilecek”
der.

Bir gün geçer kumdan tespih yapmak
ne mümkün.

İkinci gün geçer hiç bir şey
yapılamaz.

Üçüncü günün akşamı, babasını
sakladığını bile, ölüm korkusundan unutan genç adam, koşarak babasının yanına
giderek durumu anlatır… Babasının nasihatini dinler.

        Verilen
üç günlük süre bitmiştir. Deniz kenarına toplanırlar.Fakat ortada tespihten
eser yoktur.

Cellatlar hazırdır. Ahali korku
içinde kimisi eşinin, kimisi babasının, kimisi abisinin, kimisi en yakınının
infazının kaygısı içindedir.

Kral infaz emrini vermek üzere
alana gelir. Verilen süre doldu,“görevi
yerine getiremediniz der.”
Tam cellatlara infaza başlayın, emrini vermek
üzere iken, babasını gizleyen adam, krala bütün ahalinin duyacağı ses tonuyla
seslenir;

“Muhterem Efendimiz, biz bu
vazifeyi yerine getirirdik. Lâkin, bize bir sorun bakalım niye getirmedik?”der.

Kral, olmayacak bir şeyin cevabının
da olmayacağını bildiği için, alaycı bir edayla “neden” diye sorar.

Genç adam cevap verir.
“Efendimiz, biz çok düşündük kumdan tespih taneleri yapmak çok kolay.
Lakin bunun imamesi nasıl olacak? Kralımız ya beğenmez ise diye endişe ederiz…

Siz her konuda memleketin en
iyisisiniz. İmameyi siz varken bizim yapmamız ne haddimize… “Siz imameyi yapın, biz de taşları etrafına
hemen diziverelim”
der.

Kral çok zor durumda kalmıştır.

Haliyle, infaz emrini veremez.
“Tamam sizleri afettim” demek mecburiyetinde kalır. Fakat etrafında
bulunan kurmaylarına dönerek,“Ulan
şerefsizler hani hepsi ölmüştü bunların? Saklanan tecrübeli birini mutlaka
gözden kaçırmışsınız!”
der…

Evet üretilen bir virüs hayatımızı
ve dünyamızı alt üst etti. Devletimizin yöneticileri salgına karşı tedbir almak
gerekçesiyle, en tecrübeli kesim olan büyüklerimizi normal hayattan
uzaklaştırdılar. Hayatımızın en kıymetlileri olan, hafızamız olan, bir sözleri
ile bizi yaşatacak ya da kırk yıl ileri götürecek olan tecrübelilerimizi hedef
aldılar. İnsan içine çıkmalarına izin vermediler.

Maalesef öyle bir psikolojik
duruma geldik ki; neredeyse virüsün sebebi ilan edeceğiz onları. İşte bunu
onlara yapmayalım, onları incitmeyelim…Tıpkı menkıbedeki babasını gizleyen evlat
gibi koruyalım. Onlara çok kıymetli olduklarını, onlara çok ihtiyacımız
olduğunu, onlarsız bu karanlık yoldan çıkamayacak olduğumuzu ve onları çok
sevdiğimizi hissettirelim.  Şunu
unutmayalım ki, onları feda edersek mutlaka sıra bize gelecektir.

Mesela ben 48 yaşındayım kumdan
tespih nasıl yapılır onu da bilmem. Çok krizler yaşadık hayatımızda. Lakin;
rahmetli babam ve anam, her ne zaman zorda kalsak, hep bir hal çaresi bulmak
suretiyle bizi selamete çıkarırlardı. Biz onları gözden çıkaramayız.

Sıkı sıkı sarılın, korkmayın, onlar
olsa olsa bizim PANZEHİRİMİZ olur.

Yeter ki, biz onların VİRÜSÜ
Olmayalım.

Onlara “Evinde Kal” değil, “BİZIMLE
KAL” deme vaktidir.