“Kahraman ve Fedakâr Silah Arkadaşlarım, Bugün, tarih sahnesinde var olduğu günden beri bağımsızlığı ile tüm dünyaya örnek olmuş, mazisi kahramanlıklarla dolu yüce Türk milletinin ve kahraman ordumuzun, kutsal vatan topraklarımızı istilaya ve milletimizi tarih sahnesinden silmeye kalkışan düşmana karşı tüm imkânsızlıklara rağmen Ebedî Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kazandığı Büyük Zafer’in 94’üncü yıl dönümünü kutlamanın onurunu ve gururunu yaşıyoruz. Atatürk’ün liderlik ve komutanlık dehası ile ordu-millet bütünlüğü içinde kazanılan bu büyük zafer, Türkiye Cumhuriyeti’nin sarsılmaz temellerini oluşturmuştur. İlke ve devrimleriyle sonsuzluğa uzanan bir abide gibi bu temeller üzerinde hızla yükselen Türkiye Cumhuriyeti, esaretin karanlığında kalan pek çok millete de örnek olmuştur. Orta Asya’dan Anadolu’ya, Akdeniz’e bir küheylan olup akan, 2225 yıllık ordu geleneğine sahip, gücünü yüce Türk Milletinin desteğinden alan kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, yüce Türk Milletinin; laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenliğini geçmişte olduğu gibi bugün de en üst seviyede tutmak için var gücüyle çalışmaktadır. Ordumuz, asil milletimizin temel karakteri olan ve hiçbir zaman ödün vermeyeceği egemenlik ve bağımsızlığının, şehit kanlarıyla yoğrulmuş bayraklaşan kutsal vatan topraklarının bütünlük ve güvenliğinin teminatı olmaya devam edecektir. Milli birliğimize ve bölünmez bütünlüğümüze kasteden tüm terör örgütlerine karşı, Türk Silahlı Kuvvetleri, vatan topraklarında tek bir terörist kalmayıncaya kadar jandarma, polis ve korucularımızla omuz omuza masum hiçbir insanımızın kılına dahi zarar vermeden mücadeleye devam edecektir. Bu azim, kararlılık ve bilinçle Türk Silahlı Kuvvetleri, dünyanın birçok bölgesinde üstlendiği barışı koruma ve destekleme görevlerini de büyük bir özveriyle yerine getirmeyi ve Türkiye’den binlerce kilometre uzakta şanlı bayrağımızı gururla dalgalandırmayı sürdürecektir. Menfur girişimden sadece günler sonra, hudutlarımızın ve komşu ülke insanlarıyla birlikte milletimizin güvenlik ve huzuru için hayati önemi haiz ‘Fırat Kalkanı Harekâtını’ icra eden, aynı anda gemilerimizle mavi vatanı savunan ve uçaklarımız ile gök kubbeye Cumhuriyetimizin imzasını atan Türk Silahlı Kuvvetleri, gücünden hiçbir şey kaybetmediğini, içinden hainler temizlendikçe daha da güçlü olacağını göstermektedir. Bilindiği üzere bu menfur hadiseye alanda ve yargıda tereddütsüz bir şekilde verilen cevap, hain bir takım emeller besleyenler için bir ibret vesilesi olarak tarihteki yerini alacaktır. Peygamber ocağı olarak da adlandırdığımız Türk Silahlı Kuvvetlerinin mensupları, şanlı tarihimiz boyunca olduğu gibi, bugün de, vazife uğruna ‘ölürsem şehit, kalırsam gazi’ inancıyla görev yapmaya devam etmektedir. Geçmişte ‘memleketini en buhranlı ve müşkül anlarda zulümden, felaket ve musibetlerden ve düşman istilasından’ koruyan ve kurtaran Ordumuz, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin ve onun temel değerlerinin korunması ve yaşatılması için, bugün de, aynı azim ve kararlılıkla, en kıdemlisinden en genç personeline kadar tüm mensuplarıyla, milletinin emrinde ve görevinin başındadır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin, anayasal düzen içinde yasalarla belirlenmiş tek bir emir komuta yapısı vardır. Ordumuzun teşkilat ve faaliyetlerinde, yasal hiyerarşi dışında hiçbir kişi ve oluşumun etkisi söz konusu olamaz. Dün ve bugün Türk Silahlı Kuvvetlerinin herkes tarafından bilinen en önemli vasfı disiplinidir. Bunun da temeli, ruhu ‘mutlak itaat’tir. Bundan asla taviz verilemez. Türk Silahlı Kuvvetleri, hiçbir yasa dışı yapı ve oluşuma geçit vermeden; ordu-millet bütünlüğü
içinde sadece yüce milletimizin sevgisinden, güveninden ve yasalardan aldığı güç ile ülkemize ve milletimize hizmet etmeyi varlık gayesi saymaktadır. Her yönüyle millî bir ordu olan Türk Silahlı Kuvvetleri üstün nitelikleri haiz kahraman ve fedakâr personeli ve milli kaynaklarla her geçen gün daha da geliştirilmekte olan imkân ve kabiliyetleri ile etkin, caydırıcı ve saygın bir ordu olarak; ülkemizde, bölgemizde ve dünyada güvenlik, barış ve istikrara katkı sağlamaya devam etmektedir. Bu inançla, tüm personelimize yeni rütbe ve görevlerinin hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederken görev sürelerini tamamlayarak emekliye ayrılan personelimize de değerli hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, aileleri ile birlikte sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir hayat diliyorum. Büyük Zafer’in yıl dönümü vesilesiyle, başta Ebedî Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları olmak üzere, bu zaferin elde edilmesinde olduğu kadar kazanımlarının korunması için verilen mücadelelerde de hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan ve bu uğurda canını feda eden aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle, kahraman gazilerimizi şükranla anıyor, aziz hatıraları önünde hürmetle eğiliyorum. Türk Silahlı Kuvvetlerinin her kademesinde görev yapan, general/amiral, subay, astsubay, sivil memur, uzman jandarma, uzman erbaş ve erlerimiz, köy korucularımız, işçilerimiz ile emekli personelimizin Zafer Bayramı’nı ve Türk Silahlı Kuvvetleri Günü’nü kutluyor; terörle mücadele harekâtı ile yurt içi/yurt dışı operasyonlarda görev alanlar başta olmak üzere tüm silah arkadaşlarıma kazasız, belasız başarılı görevler ve kendilerine aileleriyle birlikte mutluluk ve esenlik dolu nice yıllar diliyorum.”
Bu metin, ülkenin bu şartlarında o kadar önemlidir ki, adeta tarihî bir özelliğe sahiptir. Her kelimesi seçilerek yazılmış ve zamanın şartlarında tarihe bir kayıt düşme anlayışıyla hareket edilmiştir.
Böyle değerlendirdiğim bu metni okuyunca, geçen günlerde ÇMDB(Çukurova Millî Duruş Birliği) olarak Tümen Komutanını ziyaretimiz aklıma geldi. O ziyaretin amacı ve ziyaret esnasında yapılan sohbetin ana hatları ile Genelkurmay Başkanı’nın bu metninin büyük oranda uyuştuğunu gördüm.
Demek ki; Türk Milleti’ne hizmeti aslî görev sayan, bu konuda her fedakârlığa hazır Samimi olanların duygularının benzer olması kaçınılmazdır. Mesele kişiler değil, fikirlerdir.
Ne Mutlu Türküm Diyene!
30 Ağustos Zafer Bayramımız Kutlu Olsun!