Meşhur BUDA “Ne düşünürsek o’yuz. Biz her ne isek,
düşüncelerimizden doğar ve düşüncelerimizle dünyamızı kurarız” diyor.
Yani başımıza gelenler için fazla sızlanmaya gerek yok.
Düşüncemiz ne ise dünyamız ona göre teşekkül ediyor!
Bakın bir vatan toprağı olan Süleyman Şah Türbesi, takunyalı
iktidar ve ona uyan asker tarafından terk edildi ama vatandaştan hiç bir tepki
yok!
Bu olay dünyanın her hangi bir yerinde olsa, halk sokaklara
dökülür ve bu rezilliği yapan adamlardan hesap sorardı.
Öte yandan binlerce kişinin katili olan terör örgütü ile
görüşülüyor ve Süleyman Şah Türbesi gibi Türkiye’nin bir kısmı “askeri
gereklilik”ten terk edilecekmiş gibi duruyor ve gene halkın sesi çıkmıyor!
Halk her türlü araştırma şirketinin ulaştığı sonuçlara göre,
açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor gene bir kıpırdanma olmuyor. Demek
BUDA haklı “Ne düşünürsek biz o’yuz!”
Ülkenin gerçekleri ortada. Bir kısmında terör örgütü
devletleşmiş, kadın cinayetleri, alkol ve uyuşturucu kullanımı istikrarlı
artışını sürdürüyor, yolsuzluk ve rüşvet başını almış gitmiş! “Zinhar yalan”
diye inkar etseniz ne olacak? Aldoux Huxley “Siz görmezden gelseniz de
gerçekler var olmayı sürdürür” diyor.
Mahatma Gandhi: “Yasalara dayanan yargılamadan daha büyük
bir yargılama vardır ki; o da her insanın kendi vicdanıdır” derken acaba ne
kadar gerçeklerden kaçsanız ve düşünmek istemeseniz de, vicdan duvarına bir gün
elbet çarpacak mısınız demek istiyor?
Gerçekten Türk toplumu; kendisi için doğruları düşünmez ve
gerçekleri görmezden gelmeye devam ederse uçurumdan aşağı düşecektir.
Bu kadar uyarılardan sonra eğer uçurumdan düşeceksek, Sarah
Bernhardt’ın dediğine göre “Biri, sizi bir kez aldatırsa suç onundur. İkinci
kez aldanırsanız bilin ki suç sizin olacaktır”. Her şey çok anlaşılır değil mi?
Ben, bu dönemi ve yaşadıklarımızı; Mustafa Kemal Atatürk’ün,
İstiklal Harbi’ni başlatmak üzere Anadolu’ya çıktığı günlere benzetiyorum.
Atatürk, Sivas’tan Ankara’ya ilk gelişinde “Kırşehir Gençler
Derneği”nde 24 Aralık 1919 tarihinde toplanan halka şöyle hitap eder
“Milletimiz teşkilat fikrini henüz zihnine sokmamıştır. Ekseriya bunu hükümete
terk eder. Bu, milletimizin öteden beri itiyat ettiği bir ahlaktır. Büyüklere
hürmet iyi bir ahlaktır. Fakat, zaman, hadiseler ve tecrübeler gösterdi ki,
bizatihi milletin duyarlı ve hadiseleri doğru yorumlayabilecek durumda olması
lazım. Her ne şekil ve vasıfta olursa
olsun işi oluruna terk etmemek lazımdır, ederse bu günkü netice hasıl olur.
Nazarımızı tarihe çevirecek olursak, milletimiz bulunduğu
seviyeden aşağı doğru inmeye başlamıştır. Düşününüz, milletimizin her ferdi
duyarlı ve aydın insanlar olarak yetiştirilseydi muhakkak bu hale
gelmeyecektik” diyor.
Evet, tarih tekerrür eder, deyip dururlar. Nedense bu tarih
denilen hadise, biz Türkler için kısa aralıklarla ve hep benzer bir şekilde
tekrar edip duruyor!
Acaba düşüncelerimizdeki zaafiyet, gerçekleri görmezden
gelişimiz, vicdan hesaplaşması yapmayışımız ve bilgiden yoksun oluşumuz
nedeniyle mi, bu sorunları devamlı yaşıyoruz?
Biz böyleyiz… Ancak bunu yani istikbalimizi değiştirmek
için tedbir almalıyız. Bireysel düşüncemizi toplumsal düşünce haline getirmeli
ve bunu yurt sathında coşku ile diğer vatandaşlarımızla paylaşmalıyız. Yoksa en
büyük zararı Türk Milleti olarak biz göreceğiz. Onun için 2023’e kadar az bir
süremiz kaldı.
Büyük Önder Atatürk, 1919’dan bu yana yani daha cumhuriyeti
kurmadan bize yol gösteriyor: “Böyle bir milletin hakkı da bekası da olamaz”
diye alınan karar milletimizce dikkate alınmadı!.. Ve binaenaleyh anladılar ki;
Türk Milleti, miskin bir millet değildir. Altı yüz sene ve daha evvelden beri
hakimiyetini ispat etmiş, efendilik yapmış bir millet, onların tasavvur ettiği
gibi esir bir millet değildir.” Ben, 2023’ü bu düşüncelerle, gerçekleri
görmezden gelmeyerek ve vicdanımla yüzleşerek, bilginin aydınlığında ümitle
bekliyorum. Ya siz?
“Bu yazıyı 2014 Şubat’ında yazmışım. Okudum sanki bir
“dejavu” yaşadım. 2023’te yerli, milli, bağımsız ve bağlantısız (iç
ve dış şer güçler) bir aday özlemi içinde olduğumdan bir iki ufak değişiklikle
sizlere sundum. Sanki biz Türkler için zaman durmuş!.. Cumhurbaşkanı Erdoğan’da
2023’ün başka bir yıl olacağını söylüyor. Bana düşen de “İnşallah”
demek… Ancak Altılı Masa’nın haline bakarsak hiç ümit yok!
Biz Türkiye’nin önüne umut olacak bir 3.yolu getirmek
zorundayız vesselam…”