Türkiye 12 Haziran genel seçimine hazırlanıyor. 12 Mart Muhtırası, 12 Eylül Darbesi, 12 Eylül Halk Oylaması ve 12 Haziran Genel Seçimleri… 12 rakamının anlamı Türkiye için farklı olsa gerek. 12 Haziran’da genel seçim yapılıyor ama arkasından 2012 geliyor.
2012 yılı deyince; kehanetlerin havada uçuştuğu malum. Maya takvimine dayandırılan iddialara göre büyük bir tufan olacak, sonrasında yeni bir çağ başlayacak. Kimilerine göre Deccal ortaya çıkacak. Bir başka iddia; Üçüncü Dünya Savaşı “T” harfli bir ülkeden başlayacak ve bu ülke muhtemelen Türkiye olacak…
Böyle şom ağızla yazıya başladığım için üzgünüm. Biz yine de iyi düşünelim, iyi olsun ama bazen işi kış tutup yaz olunca keyiflenmekte ya da atalarımızın “eğer istiyorsan sulhu salah, hazır ol cenge” öğüdünü tutmakta yarar var.
12 Haziran seçimleri, 12 Eylül halk oylaması ile ciddi bir dönemece giren Türkiye’nin kilit noktalarından biri olacak. Bu seçimle oluşacak meclis, yapacağı yeni anayasa ile Türkiye’yi küresel bir planın parçası yapabilir ya da küresel planda bir devlet.
Gelecekte ne olacağını kesin olarak Allah bilir ama önemli bir geleceğe adım attığımızın işaretlerinin ortada dolaştığı da bir gerçek. Gönül ister ki; Türk halkı, bu seçimde bütün aktörlerini güçlü bir şekilde meclise göndersin ve iktidar, olası tehlikeler karşısında yalnız bırakılmasın!
Bu önemli zaman diliminin eşiğinde yapılacak genel seçimleri; AKP, CHP, MHP ve BDP gibi partiler üstünden yorumlamaya çalışacağım ama benim siyasete organik bir bağım yok. Şirazlı Sadi bir beyitinde; “Be deryader menafi bi şumarest / Eğer ahi selamet, der kenarest.” Yani; ‘denizde sayısız faydalar vardır. Eğer selamet isterseniz kenardadır’ der.
Siyasetin dışında olmak selametli midir bilmem ama siyaseti dışarıdan ön yargısız bir şekilde gözlemenize yardım ettiği kesin… Siyasi gelişmeleri, olayları, anlamını ve olacakları işte bu avantajla okumaya çalıştım.
Dilerseniz okumaya Mevlana’nın tabiriyle “yeni şeyler söyleyerek” başlayalım. Söylenecek en yeni şey; bu seçimde CHP’nin sürpriz yapacağı ve seçimin en karlı partisi olacağıdır.
Bu seçime en dinamik şekilde giren parti Cumhuriyet Halk Partisidir. CHP’ye uygulanan senaryo, AKP örneğindeki gibi tutmuşa benziyor. Şimdilik bir “Karaoğlan” efsanesi kadar olmasa da CHP seçime sadece Manisa’da değil Türkiye’de toparlanarak giriyor. Belli zihin kalıplarını yıkmaya çalışan CHP, eskileri tasfiye ederek geniş kitlelerin dikkatini üstüne çekmeyi başardı.
Manisa’da ancak iki vekil çıkarır denilirken, üçüncüyü garantilemiş görünüyor. Bu CHP açısından sevinilecek bir durum. Ancak CHP’ye yapılan operasyon yönüyle bakıldığında; bu olumlu gelişmenin Türkiye’ye ne getireceği konusu henüz net değil.
Tasfiye edilen genel başkan Baykal’ın; Türkmen ve Sünni olan kimliği, Türkiye’nin bütünlüğü konusundaki kararlılığı ve azmi -gizli iktidar odaklarıyla olan dirsek temasıyla gölgelense de- Türkiye üzerinde uygulanmak istenen küresel planlar için tehlike arz ediyordu. Baykal’ın tasfiyesi CHP’yi iktidar etmekten ziyade, CHP’nin direncini kırmak içindi. Yeni CHP bu paralelde mi hareket eder? Buna Manisa’dan seçilecek milletvekillerine -dostum Hasan Ören’e, genç yetenek Özgür Özel’e ve diğer adaylara- bakarak kolaylıkla ‘hayır’ diye cevaplarsınız.
CHP’nin, Manisa’da vitrine koyduğu adaylar ve onların onurlu bir şekilde halkın tercihine sunuluşu; siyasetimiz adına küçük, demokrasimiz adına büyük bir adım. Türkiye ölçeğinde göstermelik bir hareket gibi görünse de, halktaki yansımaları çok olumlu.
CHP’nin seçimden birinci parti olarak çıkması için bunlar yeterli mi? Asla! CHP %70’leri oluşturan karşı seçmen kesiminden de oy almak zorunda. TV spotlarında Sn. Kılıçdaroğlu; ‘benim için sağcı-solcu fark etmez’ dese de, Haberal ve Sinan Aygün’ün listelerde yer alışına gösterilen hazımsızlığı görünce, CHP’nin yakın gelecekte ‘Karaoğlan Fırtınası’ estirmesi için daha çok çalışması gerekecek ama son seçimlerdeki oy oranını geçeceğine kesin gözüyle bakabiliriz. Cihaner’in adaylığı konusunda yaşanılan ikilem; siyaset dışı oluşumların CHP’ye etkilerinin ve iletişimin devamı olarak göze çarpıyor.
Seçimin oluşturacağı yeni mecliste yapılacak ‘Yeni Anayasa’ çalışmaları, CHP’deki değişimin hangi yönde olduğunu netleştirecek. İsyancı Kürtler ve onların sözcülüğünü yapan siyasi organ ve dış güçler; yeni Anayasada ortak kimliğin “Türk” kelimesiyle tanımlanmasına karşı çıkıyor ve “Güneydoğu bizim, Türkiye hepimizin” mantığı içinde iki dilli, iki bölgeli federatif bir yapı dayatmasında bulunuyorlar. İşte bu aşamada yeni CHP ve içine aldığı yeni unsurların nasıl hareket edeceği çok önemli.
CHP, meclisteki iradesini Türkiye’nin federatif bir yapıya kavuşması, iki dili olması yönünde mi kullanacak, iradesi aksi istikamette olsa bile içindeki bir takım unsurların bu yönde tercihte bulunmak istemeleri halinde ne yapacak? Onu şimdiden öngörmek imkânsız ama CHP’nin kendi içinde bir fikir ayrılığı yaşaması ihtimallerden biri olarak karşımızda duruyor.
Yeni CHP işsizlik, eğitim, üretim, tarım, ticaret, ihracat vb. alanlardaki projelerini henüz halka takdim edemedi. “Aile Sigortası” konusundaki projesine halkın dikkatini çekmiş görünüyor. Umarız bu proje, partiler arasında halkı tembelleştirme, sosyal parazite dönüştürme yarışına dönüşmez. (devam edecek)