12 Eylül 1980 Darbesi Kime Hizmet Etti?

78

12 Eylül 1980, günlerden Cuma… Türkiye Radyoları, saat tam 03:59’da
İstiklal Marşıyla yayına girdi. Marş bitince birden Harbiye Marşı
çalınmaya başlandı. Ardından tok sesli bir erkek spikerin “Milli
Güvenlik Kurulunun bir numaralı bildirisi” şeklinde anonsu duyuldu.

Daha sonra Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren’in “Aziz Türk Milleti”
hitabıyla yönetime MGK tarafından, el konulduğunu belirten konuşması
kulaklarda yankılandı. Birazdan ülkemizde darbe dönemlerinin unutulmaz
solisti Hasan Mutlucan’dan serhat türküleriyle başlayan seremoni,
marşlarla devam etti.

Hakkında birçok kitaplar yazıldı. Bu dönemi anlatan filmler çekildi.
Paneller, açık oturumlar, protestolar düzenlendi. Ama şu bir gerçek ki;
karşı tarafı suçlayarak, herkes kendi fikriyatına göre darbeyi
değerlendirdi.

Değerlendirmelerin ana teması, ne olursa olsun bu darbenin Türk
Demokrasisine, Türk Devlet Geleneğine verdiği zararlar konusunda bütün
vicdanlar hemfikirdir.

“Kardeşin kardeşi öldürdüğü ve ülkenin derin bir bunalım yaşadığı”
iddia edilerek yapılan darbe için o günden bu yana çeşitli senaryolar
üretildi.

Solcular, 12 Eylül darbesinin sağcıların işi olduğunu öne sürerek,
yapılanları sürekli eleştirdi. Sağcılar ise bu darbeden en çok zarar
gören grup oldu. Kimse bu darbenin Türkiye’deki ideolojik grupların
menfaatine değil de; asıl amacın küresel güçlerin çıkarlarına hizmet
etmek maksadıyla olduğu gerçeğini göremedi.

12 Eylül darbesi günümüzde yapılan bazı araştırmalara göre ABD’nin
merkezi haber alma örgütü CIA tarafından ” güzelce organize edilen” bir
darbedir.

Yunanistan’da yönetimdeki darbeci “Albaylar Cuntası” 1973’te
NATO’nun askeri kanadından çekilme kararı aldı. Bu NATO açısından büyük
bir zafiyet demekti. Soğuk savaş yıllarıydı ve Sovyetler Birliği Batı
için önemli bir tehditti. Yunanistan’ın ayrılmasıyla birlikte, NATO’nun
savunma kanadında bir çatlak oluşmuştu. Türkiye’nin 1974’de Kıbrıs’a
düzenlediği Barış Harekatı Atina’daki cuntanın sonu oldu.

Yenilgi, Yunanistan’a demokrasiyi getirdi. Albaylar görevi sivil
iktidara devretmek zorunda kaldı. ABD baskısıyla Atina’daki Karamanlis
yönetimi NATO’ya dönme kararı aldı. Türkiye ise Yunanistan’ın birliğe
dönmesini kabul etmedi. Süleyman Demirel de, Bülent Ecevit de ABD’nin
bu isteğine şiddetle karşı çıktılar.

Netice de ABD açısından sorun 12 Eylül 1980 darbesiyle çözüldü Bu o
kadar açıktır ki; darbe sonrası dönemin ABD Başkanı Jimy Carter tiyatro
seyrederken bir Beyaz Saray görevlisi yanına geliyor “bizim çocuklar
Türkiye’de yönetime el koydular” diyor. Bu vakıa birçok CIA belgesinde
ve basında yer almıştır. Darbedeki ABD bağlantısını en iyi şekilde
gösteren bir delildir.

Netekim Kenan Evren darbe sonrasında, dönemin Dış İşleri Bakanı
İlter Türkmen’e talimat vererek Türkiye’nin hiçbir karşılık almadan
Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönmesine onay vermiştir.

Darbenin ertesi günü yani 13 Eylül de, sanki hiçbir şey olmamış gibi
bütün terör olayları, cinayetler son bulmuştur. Bu bile olayın ne kadar
muammalı olduğunu gösteren bir tarihi gerçektir.

Kanlı Çorum ve Kahramanmaraş olaylarının arkasında CIA bağlantısı
olduğuyla ilgili ciddi belgelere ulaşılmış, bu kanlı olaylarla ilgili
birçok soru da, cevapsız kalmıştır.

Babı-ı ali Baskını, 27 Mayıs, 12 Mart, 12Eylül, 28 Şubat, 27Nisan
isimleri ne olursa olsun bu müdahaleler sonuçları itibariyle, bu
millete hizmet etmemiştir. Bu memleketin önünü tıkamış ve Türk
Milletinin çocukları bundan zararlı çıkmıştır.

Allah bu ülkeye bir daha darbe yaşatmasın.