Zoruma Gidiyor (2)

96

Nitekim ağızlarından çıkardılar sonunda sakladıkları baklayı.

Türkiye’den var utanmadan -bitmez tükenmez- toprak talepleri!

Arkasından gelecek tazminat!

Derken beklenecek durumu düzeltecek tanzimat istekleri!

Kuzum bunların asıl gayeleri; kıran getirmek bu vatana!

Ellerinden gelse, ateşe vermek Türk haneleri!

Çünkü canlarım, kılıç hakkı Anadolu’yu, çok görüyorlar Türklere!

İstiyorlar ki, kalmasın Anadolu’da, bir karış yer, bir tek Türk ferde!

Evet, Ermeni kayıpları için soykırım demek,

Ermenilere soykırım uygulandı demek,

Aklı başında kimsenin kabul edeceği bir şey değil.

O kadar değil ki, bu iftirayı yapanlara, bu ithama kalkışanlara,

Bu yanlışı yerleştirmek isteyenlere;

Her şeyden önce gerçek belgeler izin vermiyor.

Karşı çıkıyor. Onları yalanlıyor.

Bunun içindir ki, sahte belgelere başvuruluyor,

Sahte belgeler ihdas ediliyor, ortaya konuyor! Nitekim sözde soykırım hakkında

Yimialtı bin kitap yazıldı, yazdırıldı. Çoğu uydurma. Mesela:

Arapkir’den İskenderun’a giderken Sivas’a yaklaşıyordum (!)

Denilmesi gibi. Üstelik buna tekniği de âlet ediyorlar.

Gözleri öyle dönmüş ki, sahte belgelerde bilgisizlik kol geziyor.

Belgeyi öncelikle içindeki yanlış ve sahte bilgi yalanlıyor, ele veriyor.

Özellikle foto-montaj usûlüyle aldatma ve yanıltma yolunu seçiyorlar.

Ancak göz ucuyla bakanlar, üstünde dikkatle durmayanlar,

Teğet geçenlerde etkisini gösteriyor.

Gerçekle karşılaşıncaya değin;

İster istemez Ermeni diasporasına âlet oluyor nice dünya insanı.

İşin acı tarafı; kendi ilim adamlarımızdan da -nasılsa- kananlar çıkıyor!

Sahte belgelerin tesirinde kalanlar oluyor! Ve dönüp kendi devletini,

Kendi milletini suçlayanlar; ilim kisvesinde oldukları halde

Bu oyunlara geliyor ve yabancıların ekmeğine yağ sürmüş oluyorlar!

Eğer Osmanlı Devleti, Tehcir Kararı’nı, durup dururken alsaydı,

Hiç yoktan, Ermenileri yerinden yurdundan etseydi;

Belki bir derece suçlamak mümkün olabilirdi.

Fakat yine soykırım yaptı denemezdi. Çünkü ortada,

Ermenileri toptan öldürmek, kasten yok etmek gibi

Bir durum söz konusu değildir.

Belki sadece tedbirsizlik, ancak yeteri kadar

Güvenlik tertibatı almamakla suçlanabilir o kadar.

Kaldı ki, tükenmek üzere bir devlet durumunda olan

Şanlı-mazlum Osmanlı Devleti,

Yine de elinden geleni yapmaya çalışmış.

Asla art niyetli bir davranışın içinde olmamıştır.

Bu, böyle biline dünyaca. Zaten başka türlü düşünemeyiz;

O çok merhametli yegâne / tek insanî

Dünya devleti olan Osmanlı Devleti hakkında.

Olmamış, bu devletin siyasetinde geçit, soykırıma

Yazılıp çizilenler; hem zoruma gidiyor, hem arıma

 

 

Önceki İçerikDoç. Dr. BARIŞ DOSTER Suriye’deki Gelişmeleri Anlattı
Sonraki İçerikVatanı Dilinde Cengiz Dağcı Kitabı
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.