26.6 C
Kocaeli
Pazartesi, Ekim 27, 2025
Ana SayfaGüncelZeytindağı’ndan Gazze’ye, Filistin’e Bakışımız

Zeytindağı’ndan Gazze’ye, Filistin’e Bakışımız

Falih Rıfkı Atay’ın “Zeytindağı” adlı eseri Osmanlı’nın son döneminde Filistin, Suriye, Lübnan ve Hicaz’daki durumu, yapılan hataları ve ihanetleri anlatır. Bugün Filistin’de ve genel olarak Ortadoğu’da süren çatışmaları anlamak için, o dönemin aydınları ve yöneticilerinin Filistin’e bakışını ve yönetim tarzını hatırlamak yararlı olacaktır. Yöneticilerin ve bizim kardeş bildiğimiz ahalinin “ihanet, kibir ve körlükle” yoğrulmuş ilişkilerini bilmek gerekiyor.

Falih Rıfkı Atay, Osmanlı ordusunun Kudüs’teki son karargâhında, Cemal Paşa’nın yaveri olarak gördüklerini ve teşhislerini yazmıştır. Bu kitapta anlatılanlar Filistin, Lübnan ve Suriye’de bugün olanları anlamamız için eşsiz bir pusuladır. Atay, Zeytindağı’nda yalnız hatıralarını değil, bir çöküşün anatomisini anlatır.

Öncelikle Osmanlı aydını ve Anadolu Türk’ünün bölgeye hangi safiyane duygularla baktığını ve buna karşılık çıplak gerçeği anlatan şu ifadelere bakalım:

“Halep büyük bir şehir, Şam büyük bir şehir, Beyrut büyük bir şehir. Kudüs büyük bir şehir ve hepsi yabancı idi. Lübnan havası, bize Dobruca havasından yüz kat daha yabancı idi. Fakat her yere bizim diyorduk. Şam, evimiz kadar bizim. Lübnan bahçemiz kadar bizim… Bu tasarruf ve hüküm hissinin bizim damarımızdaki kandan geldiğine şüphe yoktu.”

Falih Rıfkı, merkezden atanan yönetimin bile yabancılaştığını şöyle anlatır: “Osmanlı bürokrasisi bile tam Arap yahut yarı Arap’tır. Türkleşmiş hiçbir Arap görmedikten başka, Araplaşmamış Türk’e az rastlıyordum.”

Bu yabancılaşma o kadar derindir ki, “‘Türk müsünüz?’ sorusuna çoğu zaman ‘Estağfurullah!’ cevabı verilirdi.”

Atay’a göre: “Bu kıtaları ne sömürgeleştirmiş ne de vatanlaştırmıştık. Osmanlı İmparatorluğu buralarda, ücretsiz tarla ve sokak bekçisi idi. Halep’ten Aden’e kadar süren o koca memlekette ‘Arap meselesi’ denen şey Türk düşmanlığı hissi idi.”

Bugün de Lübnan, Filistin ve Suriye’de yaşayan “Müslümanların” Türk’e bakışı aynı değil mi?

******************************

Arap Şeyhlerin Osmanlı’ya İhaneti

Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı’nda, Osmanlı’nın Arap vilayetlerinde otoriteyi korumak için başvurduğu yöntemlerden biri olarak “altın dağıtma siyaseti”ni anlatır.

Cemal Paşa, Suriye-Filistin cephesinde Arap kabilelerini Osmanlı’ya bağlı tutabilmek için büyük miktarda altın harcamıştır. Bu altınlar, özellikle Hicaz, Necef, Şam ve Filistin çevresindeki şeyhlere, kabile reislerine, aşiret liderlerine dağıtılmıştır.

Osmanlı, sadakati satın almak için harcadığı altınlarla aslında kendi sonunu hazırlamıştı. Çünkü aynı şeyhler, kısa süre sonra İngilizlerin altın torbalarıyla ikna edilerek saf değiştirdiler.

1916’da başlayan Şerif Hüseyin İsyanı, altın dağıtma politikasının trajik sonucudur. İngiliz casusu “Arabistanlı Lawrence” Hicaz ve Şam çevresinde Osmanlı’nın altınla desteklediği kabile liderlerini daha fazla altın vererek ve bağımsızlık vaadi ile İngiliz safına çekti.

Arap liderlerin çoğu Osmanlı’ya karşı İngiliz’le iş birliği içindeydi ama bu durum, bütün Filistin halkını kapsayan bir bilinçli ihanet değildi. Halkın çoğu, yoksulluk ve cehalet içinde, yöneticilerin tercihlerine mahkûmdu.

Bu süreçte Osmanlı ordusunun Suriye-Filistin hattındaki savunması çöktü. Cemal Paşa’nın komutasındaki 4. Ordu, lojistik, ikmal ve moral bakımından yıkıma uğradı.

Savaş bittiğinde, Cemal Paşa İstanbul’a dönerken Falih Rıfkı’ya şu yakınmada bulunur:

“Keşke, o kadar altını şu çöle değil, Anadolu’ya harcasaydık… En azından o altınlardan köy yolları, mektepler, tarlalar kalırdı.”

Bu cümle, bir imparatorluğun stratejik körlüğünün itirafıdır.

Halkın kaynağını halkına harcamayan; Türk halkının üretim yeteneğini artırmaya değil, dışarıdan sadakat satın almak için harcayan Osmanlı kalıcı olamadı. Osmanlı bu dersi aldığında artık çok geçti.

Buna karşılık Yahudiler parayı doğru kullanmanın, örgütlü olmanın ve kendi insanına yatırım yapmanın ödülü olarak güçlü bir devlet kurmayı başardılar.

******************************

İsrail Nasıl Kuruldu?

Atay, “Yafa’dan Kudüs’e kadar Yahudi Filistin’ini birkaç defa dolaştım. Filistin’in yeni kasabaları ve köyleri Yahudi eseridir. Bu, yeni değil, yepyeni bir Filistin’dir” der.

“Bir avuç Yahudi ile altı yüz bin Arap!” nüfusun yaşadığı Filistin’de daha o yıllarda Müslüman Araplar Yahudi efendilerin hizmetindedir.

“Simokinli İngiliz Yahudisi muhtarlık eder. Araplar üzümü sıkar, şarabını semiz Yahudi içer.” “Çıplak Arap, kapı eşiklerinde yemek artığı ve portakal kabuğu kemirip durur.”

“Eski Filistin” sefalet ve cehalet içindedir; Yahudilerin elindeki “yeni Filistin” ise modern ve düzenlidir.

O dönemde dahi para, diplomasi ve örgütlülük bir araya gelmiş; Filistin’in kaderi çoktan değişmeye başlamıştır.

Osmanlı çekilince bu altyapı, İngiliz mandası döneminde devletleşmeye elverişli bir temele dönüştü.

Yahudi nüfusun artırılması için 1882-1914 yılları arasında Rusya ve Doğu Avrupa’dan kaçan yaklaşık 30 bin Yahudi Filistin’e geldi. 1904-1914 arasında yaklaşık 40 bin Yahudi daha geldi. 1901’de kurulan Yahudi Ulusal Fonu (JNF) Avrupa sermayesiyle araziler satın aldı.

1917 Balfour Deklarasyonu ile İngiltere, Filistin’de “Yahudi halkı için bir milli yurt” vaat ederek Siyonist hedefe diplomatik meşruiyet kazandırdı.

1920-1948 arasında fiilen bir devlet öncesi yönetim kuruldu. Portakal ihracatı, Avrupa sermayesi, eğitim-sağlık altyapısı, savunma örgütleriyle, kurumlaşma ile Yahudi nüfusu 400 bine çıkarılarak ekonomik- idari egemenlik yaratıldı.

Yahudiler ekonomik üstünlüğü siyasal egemenliğe dönüştürmek ve Batı sermayesiyle yerel demografiyi değiştirme stratejisini başarıyla uyguladılar.

İsrail devleti 1948’de kurulduğunda, Filistin topraklarının yarısı fiilen el değiştirmişti. Falih Rıfkı’nın “Yeni Filistin” dediği yapı, yirmi beş yıl sonra İSRAİL adını alacaktı.

Türkiye, o dönemde Batı ittifakına yakın politikası gereği İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke oldu.

İsrail, kurulduğundan bu yana, topraklarını sürekli genişletti. Filistinlileri Gazze ve Batı Şeria’ya sıkıştırdı.

Bugün Gazze’de yaşanan dram, bir bakıma Zeytindağı’ndaki manzaraların devamıdır. İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’yı da yaşanmaz hale getirerek Filistinlileri tamamen göçe zorlaması, yüz yıl önce başlayan demografik mühendisliğin son perdesidir. Tıpkı Osmanlı’nın son döneminde olduğu gibi, dünya yine suskundur. İsrail’in Filistin halkına uyguladığı soykırıma karşı dünya devletleri kör ve sağırdır.

Ruhittin sönmez
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.

Seçtiklerimiz

spot_img