Hatip Dicle eski Milletvekilidir ve KCK davandan tutukludur. Yani bu davadan dolayı SANIK durumundadır.
Ancak Hatip Dicle bir başka eylemi sebebiyle bir seneden fazla ceza almış ve bu cezası kesinleşmiştir.
Türk Medeni Kanununun 407. maddesine göre ” Bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her ergin kısıtlanır.
Cezayı yerine getirmekle görevli makam böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını kendisine VASİ atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlüdür.
Türk Medeni Kanunun 410. maddesi de kısıtlama kararı, kesinleşince hemen kısıtlının yerleşim yeri ile nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilan olunur.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 76. maddesinde ” KISITLILAR ” Devlet sırlarını açığa vurma ideolojik veya anarşik eylemlere katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giymiş olanlar affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler.
Türkiye Cumhuriyetinin Anayasası da çok açık bir şekilde seçilmeye engel durumları belirtmiştir.
Şimdi bu kadar çok açık hükümlere rağmen televizyonlarda, gazetelerde hiç kimse bu açıklamayı yapmamakta herkes bu konuda açık hüküm varken kendilerine göre yorum yapmaktadırlar.
Yüksek Seçim Kurulu Hatip Dicle’nin Milletvekilliğine yapmış olduğu ilk müracaat da bu konuları araştırıp talebini Anayasa ve Türk Medeni Kanununa uygun olmadığı gerekçesiyle reddetmesi gerekmekteydi. Yüksek dereceli hâkimlerden oluşan bir heyetin böyle bir hataya düşmesi düşünülemez.
Seçim yapıldı neticeler açıklandı Diyarbakır İl Seçim Kurulu Hatip Dicle’nin kısıtlı olduğunu bildiği için mazbatayı almaya gelen avukatlarına müvekkiliniz KISITLIDIR, siz artık bu vekâletle iş göremezsiniz HATİP DİCLEYE VASİ tayin edilmesi gerekir. Tayin edilen VASİ yeni avukat tutabilir ancak müvekkiliniz KISITLI olduğu için vasinin tayin ettiği avukatlarda Milletvekili MAZBATASINI alamazlar” demesi gerekirken, mazbatayı avukatlara vermiştir.
Diyarbakır İl Seçim Kurulunun bu hukuka aykırı davranışını Yüksek Seçim Kurulu geçte olsa fark etmiş ve kanuna uygun olarak Hatip Dicle’nin Milletvekilliği iptal edilmiştir. Onun yerine seçilen ve mecliste yemin eden AKP’li milletvekilinin durumu da Anayasaya ve Seçim Kanunlarına uygundur.
Hiç kimse Hatip Dicle ve onu aday gösterenler başka aday niye göstermediler bu durumu bildikleri halde kasten böyle davrandılar diyemezler. Çünkü suçlu suçunu gizlediği veya sakladığı için ayrıca bir cezaya çarptırılamaz. TCK’da böyle bir madde yoktur. Kaldı ki PKK Terör Örgütü lideri İmralı Canisi ne talimat verirse hangi listeyi onaylarsa onu uygulamak zorundadırlar. Hiç kimse onun talimatının aksine bir tutum içerisinde olamaz.
Zaten PKK’nın gayesi Türkiye’yi devamlı germek ve bunun neticesinde de ayrı bir devlet kurmak istediklerini çok açık olarak bildirmektedir. Nitekim Diyarbakır ilimize “AMED” ismini açıktan söylemeye başladılar ve seçilen bağımsız Milletvekilleri gurup toplantılarını AMED’de yapacağız açıklamasını yapmışlardır.
Türkiye Cumhuriyeti Savcılarını göreve çağırıyorum. İnşallah görevlerini yaparlar.